Din olgusu zihinlerde tasavvur ettiği andan itibaren zihinler asimile olmuş bir düşünce yapısıyla onu tek yönlü anlamaya çalıştı. Bu yön, zahir (şekli) yöndür. Halbuki zahir yanılgı doludur ve içinde gerçeği ve gerçekliği bulmak zordur. Unutmayalım her durumun bir de diğer yüzü vardır.
İnancın sadece şekli olarak yaşanması yüzyıllar geçtikçe erozyona uğramıştır. İnsan beyninin düşünme ve sorgulama yetisi bu yamacı sürekli toprak kaymasına tabi tutmuştur Sorulan sorulara ikna edici cevaplar vermek zorlaşmıştır. Belki de tam bu yüzden oluşan yorum farklılıkları mezhepsel ayrışmalara yardımcı olmuştur. İşte tam bu nokta da
Batın (öz düşünce, özü anlama) can simidi olur inanca.
Kardeşler hep kavgalıdır. Batın gel kardeşim ortada bir kavga yok bu küslük neden diye sordukça. Zahir çatar kaşlarını “Ben seni sevmiyorum” der.
Tahammül yoktur batında hoşgörü gizlidir ruhunda. Kimsenin kendisi gibi olmasını istemez sadece kişinin kendisini tanımaya çalışmasını ister.
Batını göremeyen yaratanın anlatmak istediğini eksik anlayandır. Batın gözünüzün açık olması dileğiyle.