O benim kollarım bacaklarım. Yavrum, anam, karım, kız kardeşim, hayat arkadaşımdır. Nazım Hikmet (Kadın)
Merhaba,
Benim adım Saliha.
49 yaşındayım.
Evliyim ve 3 tane dünyalar güzeli çocuğum var.
Eşimin adı İrfan,
8 çocuğun babası.
Benim dışımda 2 eşi daha var.
Onunla evlendirildiğimde 16 yaşındaydım.
Evlilik veya bir okul okumak ile ilgili fikrimi merak eden olmadı.
Zaten okuyanını da görmedim.
Ama İrfan okul okumuştur. Masa başı bir işte çalışır.
İşinde gücünde bir adamdır.
Çok şükür kazandığı para bütün ailemize yeter.
Elhamdülillah Müslüman’ız,
İslam hoşgörü dinidir,
Annelere saygı ve sevgi duyulur,
Hatta vaat edilen cennet annelerin ayaklarının altındadır.
Eşim İrfan dini bütün bir insandır,
Sık sık camiye gider,
Namaz kılar, vaazları dinler, düzenlenen sohbetlere katılır.
Ailenin reisi İrfan’dır.
3 kadın ve 8 çocuktan sorumludur,
Daha da önemlisi 3 kadının ve 4 kızın namusundan sorumludur.
Namus bir kadın için her şeydir,
Yaşama nedenidir veya ölüm sebebi.
Bedenlerimiz,
Erkeklerin gözlerinden ırak,
Örtülü olmalıdır.
Saçımızdan ayak bileğimize kadar hiçbir yerimizi gösteremeyiz.
Erkeğin nefsini uyandırmamak için,
Namusumuzu korumak için,
Dini bütün bir kadın,
Bir kul olmak için,
Bürünürüz karalara.
Bazen çeşitli maskeler ardına saklanırım.
Kendimden geçtim kızlarım ve kız kardeşlerim için üzülürüm,
Şiddete ve haksızlığa uğrarlarken,
Kendi kararlarını kendileri veremezken,
İşte o maskeler ardına saklanırım:
Evimizin reisi sonuçta,
Dinimiz gereği bunlar,
Kitapta yazıyor,
Hocalar öyle anlatıyor.
Nasıl karşı gelirim,
Sonra cehenneme giderim.
Düşünmek bile istemem,
Düşünemem,
Düşünmemeliyim.
Düşünürsem eğer,
Karşı bir şeyler söylersem,
Bilirim,
Yaşayamam bu dünyada.
Kirlenen yine ben olurum,
Namussuz, dinsiz, imansız olurum,
Gözlerinde,
O kahrolası düşüncelerinde.
Tövbe Tövbe,
Dine dayanır o düşünceler Saliha!
Dinden imandan mı çıkacaksın.
Kendine gel hemen,
Düşünme bir daha,
Asla!
Merhaba
Benim adım Cemile.
Gaydırı gubbak Cemile derler bana,
Hani şarkısı var,
Duymuşsunuzdur mutlaka.
35 yaşındayım.
Liseye kadar okudum,
Daha sonra hayat mektebine devam ettim.
Hala mezun olamadım,
Malum hayatı anlamak zor.
Ben bu yaşıma kadar bir anlam veremedim.
Dürüst olmam gerekirse,
Bundan sonrası için de pek umudum yok.
Sıkışıp kaldım hayatta,
Düzenin pisliğine gömüldüm.
Bir ismi var ama,
Genel ev diyorlar.
Bir de kimlik veriyorlar,
Onun da ismi vesika.
Nereye gitseniz sizi tanıyor,
Yaptığınız işi biliyorlar.
Yaptığım işi hala anlamadınız mı?
Siz de çok safmışsınız,
Pek de kibarsınız hani.
Ağzımı bozmadan nasıl söylerim,
Bir dakika…
Para karşılığı erkeklerin nefislerini doyuruyorum,
Tatmin ediyorum onları diyelim.
Zor iştir yalnız;
Açık saçık giyinmelisin,
Cilveli olmalısın,
Hayal gücün geniş olmalı,
Fantezilere açık olmalısın.
İstenilene karşı çıkmak zordur.
Düşünsene,
Patronlar erkek,
Müşteriler erkek,
Sesini çıkarırsan yersin dayağı.
Bazen kendi kendime,
Gülüyorum,
Acıyorum,
Kendime değil onlara.
Ben neysem oyum.
İnkar etmiyorum,
Orospuyum.
Ağzımı bozdum kusura bakmayın,
Ama bu ismi takmışlar.
Sokakta birine söylersen,
Sinirlenir,
İş cinayete kadar gidebilir.
Ama burada gün içinde defalarca duyarsın dediklerini,
Bir şey diyemezsin,
Orospusundur çünkü.
Ama onlar,
Onlar nedir bilmiyorum.
Ağzımı bozmayayım yine,
İki yüzlüler diyeyim.
Dışarıda;
Aile babası,
Doktor, mühendis, öğretmen…
Demokrasiyi, insan haklarını savunan,
Kendilerini, karısının, kızının namusundan sorumlu gören,
Dini bütün Müslüman veya hepten dinsiz,
Camiye gidenleri, namaz kılanları bile var.
Neden buraya geliyorlar,
Girerken vestiyere bırakıyorlar herhalde bütün kimliklerini.
Burada başkalar,
Yine erkekler,
Ama başka.
Garip değil mi?
Karısını, kızını örten,
Eve kapatan,
Namus bekçileri,
Bizi de buraya kapattılar,
Bu düzene ortak olarak,
Veya uzak durup göz yumarak.
Yaptığım iş kötü,
Yıpratıyor insanı,
İğrenç bir iş.
Nefret ettiriyor dünyadan, insanlardan, kendinden,
Her şeyden.
Bazen temelli gitmek istiyorum bu hayattan,
Nereye gidecekse yol oraya,
Cennet ve cehennem diyen var.
Ben öteki taraf demeyi daha çok seviyorum,
Öteki tarafa gitmeyi istiyorum,
Bir şans daha istiyorum.
Gerçi benim gibilerin nereye gideceği belliymiş:
Cehennem.
Günahkar diyorlar bana,
Yaptığım iş büyük günahmış,
Kafirmişim.
Ulan,
Ülke Müslüman,
Genel eve izin veren yöneticiler Müslüman,
Burayı kuran işletenler Müslüman,
Gelen müşteriler Müslüman,
Müşterilerin yakınları her şeyin farkında ve onlar da Müslüman,
Bir tek ben kafirim anasını satayım!
Cehennem çukurlarında yanacaksın diyorlar,
Halbuki bilmiyorlar,
Ben zaten yanıyorum,
Hem de her gün.
O çukurun dibindeyim
Ve bunun sorumlusu sadece ben değilim.
Şeyh fahişeye demiş ki: -Utanmaz kadın.
Her gün sarhoşsun, onun bunun kucağındasın.
-Doğru, demiş fahişe, ben öyleyim; ya sen?
Sen bakalım şu göründüğün adam mısın? Ömer Hayyam
Merhaba
Benim adım Ayşe.
Yaşım 13.
Artık büyümüşüm ben,
Artık çocuk olmadığımı söyledi ailem.
Tıpkı annem gibi kapanmam gerekiyormuş,
Dinimiz bunu emreder dediler.
Nedenini anlayamadım,
Ama daha fazla bir şey de öğrenemedim.
Ailem doğrusunu bilir,
Söyleneni yaptım.
Aylar geçti.
Nihayet sabırsızlıkla beklediğim yaz tatili geldi.
Her sene olduğu gibi,
Deniz kıyısına gittik.
Babam yine klasik cümlesini kurdu:
‘Kuma yatalım da bol bol güneşlenelim,
D vitamini alalım.’
Üstümü değiştirirken fark ettim,
Annemin uzattığı eski mayom değildi.
Artık geçen seneki mayomu giyemezmişim.
Annemin uzattığına baktım,
Daha önce görmemiştim.
İsmi haşemaymış.
Yeni çıkmış.
Annem:
‘Ben de bunu giyeceğim ne güzel bir örnek oluruz.’ dedi.
Giydim.
El ve ayaklarım dışında her yerimi örttü.
Geçen seneki mayom aklıma geldi,
Neden onu giyemiyorum diye sordum anneme.
‘Her yerin açıkta onunla kızım bak bu daha iyi.’ dedi
‘Açıkta olsun ne olacak ki?’
‘Geçen sene giydim bir şey demediniz.’ dedim.
‘Artık büyüdün her yerin görünmesin.’ dedi.
Görünen kollarım, bacaklarım, saçlarımdı halbuki.
‘Niye ki?’ dedim.
‘Çok konuştun ama, giy hadi bekletmeyelim babanları.’dedi.
Her zaman ki gibi havlularımızı serdik,
Kardeşimle ben kumda oynamaya başladık.
Geçen senenin tekrarı gibiydi her şey.
Ne değişmişti de,
Ben bunun içine girmek zorunda kalmıştım anlamadım.
Benden küçük kız kardeşim,
Güneş ve kumu tüm bedeninde ve teninde hissederken,
Ben niye bunun içindeydim.
İlk defa kıskandım kardeşimi.
Babama baktım,
Şortuyla gayet rahattı,
Uzanmış,
Güneşin tadını çıkarıyordu.
Ben ve annem niye rahatça, dilediğimiz gibi giyinemiyorduk,
Anlamadım.
Benim adım Nadira.
28 yaşında, Pakistan‘da yaşıyordum.
19 yaşında evlenmiştim.
Evlendiğim adamın 2 karısı daha olduğunu öğrenince boşanmak istedim.
Ama kocam bunu kabul etmedi.
Birden fazla eş sahibi olmak hakkıydı onun,
Bu son derece normaldi,
Dini kurallar izin veriyordu.
Sen kim oluyorsun da karşı çıkıyorsun dediler bana.
Sadece kocam değil,
Etrafımı saran, kardeş, baba, akraba bildiğim,
Herkes aynı şeyi söyledi.
Ama kabullenemedim bir türlü,
Ayrılmak istedim.
Bir gece üstüme kabus gibi çöktü kocam,
Bir daha uyanamadım o kabustan.
Acılar içinde hastaneye kaldırıldım.
Dökülen asitten yüzüm, saçlarım, göğsüm yanmıştı,
Bir gözüm de kör oldu.
Sayısız ameliyat geçirdim,
Dayanılmaz acılar çektim.
Ama en büyük acıyı aynada kendimi görünce hissettim,
Artık insana benzemiyordum.
6 sene süren tedavi ve bütün uğraşlara rağmen,
Hala aynada kendime bakamıyordum,
İğreniyordum kendimden.
Ama en çok da,
Sadece 5 ay ceza alan kocamdan,
Artık yaşama sebebim kalmamıştı.
İntihar ettiğimde,
28 yaşında, Pakistan’da yaşıyordum.
İntihar edenlerin cehenneme gittiğini söylüyorlar.
Ben de onlara bıraktığım notta cevabımı verdim:
‘Cehenneme bile gitsem burada yaşadığım hayattan daha iyidir.’
Benim adım Esma.
22 yaşındayım.
Siz de bu protestoyu neden yaptığımı soracaksınız,
Biliyorum.
Öncelikle,
Yaptığım hareketten gurur duyuyorum.
Bir şekilde tepki göstermem gerekiyordu.
Biz kadınlara uygulanan bu baskının,
Haksızlık olduğunu düşünüyorum.
Aslında ondan da öte,
Zulüm olduğunu haykırmak istiyorum tüm dünyaya.
Bunu başardım da.
Bizi karaların ardında,
Yaşamaya mecbur eden,
Din dedikleri zindandan çıkmak istiyorum artık.
Her şeye razı olmak,
Tepkisiz kalmak,
En kötüsü hayatta.
Erkek odaklı bir dini anlayamıyorum.
Kadınların ayaklarının altında olduğu söylenen,
Cenneti anlayamıyorum.
Biz çok değerliyiz,
Ondan mı kendimizi sakınıyoruz,
Saklıyoruz bedenlerimizi.
Hiç sanmıyorum.
Toplumda aşağılara mahkum edilen,
Kadının yeri,
Evde çocuk büyütmek,
Erkeğine hizmet etmek,
Olarak görülüyor.
Din dogmalarıyla,
Ezilen kadın buna karşı çıkamıyor.
Saçımızdan ayak bileklerimize kadar,
Her yerimizi kapattınız.
Ama bu bez parçaları,
Sizin kötü düşüncelerinizi,
İçinizdeki çürümüşlüğü,
Kokuşmuşluğu,
İğrenç nefsinizi,
Engelleyemez.
Müslüman olmak;
İyi insan olmak,
Nefsine hakim olmak,
Kötü gözle bakmamaktır.
Siz insan olmadıkça,
Bizim de insan gibi,
Yaşamamıza izin vermeyeceksiniz.
Biliyorum.
KADIN
Kimi der ki kadın
Uzun kış gecelerinde
Yatmak içindir.
Kimi der ki kadın yeşil bir
Harman yerinde dokuz zilli
Köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir.
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal
O benim kollarım bacaklarım.
Yavrum, anam, karım, kız kardeşim
Hayat arkadaşımdır…
— Nazım Hikmet