Türk Nefroloji Derneği’nin 2011 verilerine göre Türkiye’deki toplam kronik böbrek yetmezliği olan hasta sayısı 60 binin üzerinde olup her sene bu havuza ortalama 12 bin yeni hasta katılmaktadır.
2013 yılında Organ Nakli Koordinatörleri ile kurduğumuz irtibatlarda toplumdaki yetersiz bilginin bağışları büyük ölçüde negatif olarak etkilediğini öğrenmiştik. En doğru bilgileri uzmanlarından öğrenerek sizlere ulaştırmaya devam edeceğiz. Organ Nakli ve Bağışı konusunda irtibat kurduğumuz tüm uzmanlarımıza bilgi akışı konusunda bizlere verdiği desteklerden dolayı teşekkür ederiz.
[quote]Organ bağışı konusunda unutmamamız gereken noktalardan biri: İhtiyaç duyduğumuzda nasıl almaya hazırsak, vermeye de hazır olmamız gerektiğidir.[/quote]
Organ Bağışı
“Organ Bağışı ve Nakline Yakından Bakış” adlı yazı dizimizde, bu kez Başkent Üniversitesi İstanbul Araştırma ve Uygulama Merkezi Hastanesi Uz. Dr. Ümit Özçelik , bizleri kronik böbrek yetmezliği hakkında bilgilendirecek. Verdiği değerli bilgilerden dolayı Ümit Bey’e teşekkür ederiz.
Sevgili İndigo Dergisi Okuyucuları;
Kronik böbrek yetmezliği toplumumuzdaki en ciddi ve yaygın kronik hastalıklardan biridir. Türk Nefroloji Derneği’nin 2011 verilerine göre Türkiye’deki toplam kronik böbrek yetmezliği olan hasta sayısı 60 binin üzerinde olup her sene bu havuza ortalama 12 bin yeni hasta katılmaktadır. Maalesef bu hastaların ancak yılda 3 bin tanesi böbrek nakli ile sağlığına kavuşabilmektedir. Bu durum da aslında kronik böbrek yetmezliğinin toplumumuzda giderek büyüyen önemli bir toplumsal sorun olduğunu göstermektedir. Çoğunlukla şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği ve nefrit adı verilen böbreklerin iltihabi hastalıklarına bağlı olarak gelişen kronik böbrek yetmezliğinin tedavisinde hemodiyaliz, periton diyalizi ve organ nakli tedavi üçgenini oluşturmaktadır.
En iyi koşullarda bile hemodiyaliz ve periton diyalizi ile bir insanın sağlıklı böbreklerinin yaptığı işin %5’ine ulaşılabilmektedir. Ancak organ nakli ile bu oranın on katına ulaşmak mümkündür. Bu nedenle son dönem böbrek yetmezliğinin en iyi tedavisi böbrek naklidir. Diyaliz programında olan hastalarda gelişen komplikasyonlara bağlı olarak hastaların yüzde ellisi onuncu yılın sonunda kaybedilirler. Organ nakli yapılan bir hastanın beklenen yaşam süresi diyaliz programındaki bir hastanın beklenen yaşam süresinden iki katı fazladır. Diyaliz programındaki bir hastanın devlete yıllık tedavi maliyetinin yaklaşık 15 bin dolar olduğu göz önüne alınırsa bu hastaların sağlık sistemindeki yükünün büyüklüğü de daha net anlaşılabilmektedir.
Diyaliz programındaki hastaların yaklaşık yarısı kadavra bekleme listesinde olup yıllık kadavradan yapılan böbrek nakli sayısı ortalama 1500–2000 arasındadır. Organ bağışının ülkemizde bu kadar az olması nedeniyle hastaların canlı vericili böbrek nakli dışında bir şansı kalmamaktadır. Bu sebeple organ bağışının artırılması hususunda yapılacak çalışmalar büyük önem taşımaktadır.
Canlı vericili böbrek naklinden sonra birinci yıla ulaşıldığında hastaların %95’i sağlıklı ve diyalizden uzak yaşamını sürdürürken hastaların yarısı 25. yıla sağlıklı girerler. Toplumdaki genel kanının aksine böbrek bağışlayan kişilerde böbrek yetmezliği gelişme riski artmaz. Yine böbrek vericilerinde hipertansiyon gelişme riski toplumla aynıdır. Organ nakli merkezlerinde tetkikleri yapılan böbrek verici adayları uygun bulunurlar ise böbrek bağışladıktan sonra hayatlarında bir değişiklik olmadan yaşamlarını sürdürebilirler.
Canlı vericili organ nakli akraba ve akraba dışı olarak da yapılabilir. Birinci dereceden (anne, baba, çocuk) dördüncü derece akrabalara (yeğen, kuzen) kadar akrabalar doğrudan verici olabilirler. Eş akrabaları da aynı koşullarda değerlendirilir. Akraba dışı veya dördüncü dereceden uzak akrabalar arası nakiller ise İl Sağlık Müdürlüklerinde bulunan Etik Kurul tarafından değerlendirilir. Etik Kurul onayından geçen hastalar için de akraba dışı nakil yapılabilir.
Canlı vericili organ nakillerinde ABO kan grubu uyumu, doku grubu uyumu ve Cross match testinin negatif olması şartları aranmaktadır. Yaş tek başına sınırlayıcı bir faktör olmamakla beraber çok ileri yaştaki verici adaylarının verici olma şansları daha düşüktür. Diabet hastaları, hepatit B veya C hastaları ve kontrolsüz hipertansiyonu olanlar canlı verici olamazlar. Bu koşulların dışındaki verici adayları organ nakil merkezleri tarafından tetkik edilir ve nakile engel herhangi bir durumları saptanmaz ise verici olabilirler.
Ülkemizde organ naklinin artırılması için hedef her ne kadar organ bağışını ve kadavradan yapılan nakillerin sayısını artırmak olsa da kısa ve orta vadede bu hedefe ulaşılana dek canlı vericili organ nakli bu hastalar için hayati öneme haizdir. Unutmayalım ki bizler de bir gün hasta olabilir ve nakile ihtiyaç duyabiliriz.
Bu hususta toplumsal bilincin artırılması, kronik böbrek yetmezliğinin en iyi tedavisinin böbrek nakli olduğu ve sağlıklı canlı böbrek vericilerinin herhangi bir sorun olmadan hayatlarına devam ettiklerinin bilinmesi ülkemizde yapılacak olan böbrek nakli sayısının artırılmasına ciddi katkı sağlayacak etkenler olup bu konuda hepimize büyük bir görev düşmektedir.
Hepinize sağlıklı günler dilerken ülkemizde transplantasyonun duayeni saygıdeğer hocamız Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın şu mesajı ile satırlarıma son vermek istiyorum: ‘Yaşamak güzel yaşatmak sonsuz…’