Hermafrodit, hem erkek hem de dişi üreme organı bulunduran canlılara verilen ad olarak tanımlansa da kelime olarak, Yunan mitolojisindeki Haberleşme Tanrısı Hermes ile Güzellik Tanrıçası olan Afrodit’in adlarından gelmektedir.
Hermafrodit kimdir?
Efsaneye göre Afrodit ile Hermes‘in bir oğulları olur. Adını Hermafrodit koyarlar. Hermafrodit o kadar güzeldir ki bir su perisinin dikkatini çekmiştir. Peri kız, sürekli ona yakınlaşmak için uğraşsa da Hermafrodit’in nazı ile karşılaşmaktadır. Bir türlü yüz bulamayan peri kız, Hermafrodit gölde yüzerken birdenbire karşısına çıkar ve sıkı bir şekilde ona sarılır. Tanrılara onları birbirlerinden ayırmamaları için yalvarır. Sonunda dileği kabul olur ve ikisi de aynı vücutta can bulurlar. Böylece ortaya çift cinsiyetli bir insan çıkar.
Bu konuya dikkat çekmemin sebebi hermafrodit (çift cinsiyetli) Bülent Coşkun’un Hürriyet gazetesinde yer alan söyleşisiydi. Ben de böylelikle bu durumda yaşayan insanların varlığından, acılarından, üzüntülerinden, taleplerinden haberdar oldum. Söyleşiden önce farkına varamadığım çiftcinsiyetlilik gerçeğiyle yüzleşme fırsatı bulmuş oldum.
Söyleşide Düzce’den yaşayan bu gencin sokağa çıkamadığından, alay edilip tacize mağruz kaldığından, bunlarda yetmezmiş gibi evinin taşlanıp yakılmak istendiğinden bahsediliyordu. Çift cinsiyetli doğduğu için toplumun kendisini cezalandırdığını anlatıyor, yardım istiyordu. Hatta bir kafeteryada oturup röportaj yapmanın imkânsız olduğundan, bu yüzden söyleşi için kır evine gittiklerinden sözediliyordu.
Çift cinsiyetlilik neden kaynaklanıyor?
Konuyla ilgili kısa bir araştırma yaptığınızda çift cinsiyetlilerin sayısındaki artışın nedeninin meçhul olduğu sonucuyla karşılaşıyorsunuz. Uzmanlara göreyse sebep; Akraba Evlilikleri. Uzmanlar akraba evliliklerini gerekçe olarak gösteriyorlar ama net ve tek sebep olarak kabul etmiyorlar. Yani bilim de bu konuda henüz yeteri bilgiye sahip gözükmüyor.
Bilimsel çevre çift cinsiyetli vakaların artmasını değişen çevre şartlarına bağladığı gibi; günümüzde tüketilen gıdaları, radyasyon dalgalarını, hatta cep telefonlarını bile bu konuda şüpheli birer etken olarak görüyor. Lakin çift cinsiyetli doğumların genetik sebebe bağlanması Türkiye’de pek geçerli gözükmüyor. Çünkü; Türkiye’de akraba evlilikleri her geçen yıl azalırken, istatistikler de tam tersi çift cinsiyetli doğumların arttığını belirtiyor. Ayrıca çift cinsiyetli doğumların doğu bölgelerine nazaran batı bölgelerinde daha çok olması da bu tezi çürütüyor.
Sebebi ne olursa olsun seçme şansı olmadan yaşama gözlerini bu şekil açmış insanların sokaklarda taciz korkusundan kurtulduğu, çalışma yaşamına dahil edildiği, öldüğümde beni kadınlar mı yoksa erkekler mi yıkayacak? gibi soruların cevaplarını bulduğu, sosyal yaşamla entegrasyonunun devlet imkanlarıyla kolaylaştığı yeni Türkiye zaruri bir ihtiyaç haline gelmiştir.
Gerçek olan Bülent Coşkun başta olmak üzere çift cinsiyetli tüm insanlarımızın nefret suçu mağduru olduğu tezinden yola çıkarak bu durumun insan olduğumuzu düşünen bizler içinde büyük bir ahlak sınavı olduğudur.
