İnanç gerçekliktir

İnanç gerçekliğin ta kendisidir desem ne düşünürsünüz? İnancımızın yarattıklarını, yaratabileceklerini kabul edebilir misiniz? Eğer bu doğruysa; Neyi biz yaratıyoruz veya neyi yaratamıyoruz?

inanç isa petrus suda yürümek mucizeler

Su üzerinde yürümekle, toprak üzerinde yürümenin hiçbir farkı olmadığını duysanız ve hatta havariler gibi şahit olsaydınız ne yapardınız? Petrus, inanmayı seçti ve su üzerinde yürüdü ta ki küçük bir şüphe onu batırana kadar…

Havariler gölde, kayığın içerisinde rüzgar ve dalgaların eşliğinde onu bekliyordu; güneşin oğlunu… Ve o sırada bir siluet gördüler gölün üzerinde. Havariler çok korktular, tüyleri ürperdi, silueti gösterek; “Bu bir hayalet!” diyebildiler bağırarak sesleri titrek, vücutları soğuktan ve bilinmeyenden dolayı ürkek bir şekilde. “Hayır!” diye bağırdı siluet, “Dikkatli bakın, gelen benim; İsa! Cesur olun!”. Havarilerin gözleri açıldı ve gerçekten altın rengi parlamasıyla İsa’ydı bu; gölün üzerinde kendinden emin bir şekilde yürüyordu. Su üzerinde yürüyordu! Hepsi hayranlık içerisinde ona bakıyordu.


Petrus gözlerini kıstı, emin oldu ve bağırdı “İsa, eğer sen su üzerinde yürüyorsan, izin ver bende geleyim.” Ve Petrus ayağa kalktı, gölde İsa’ya karşı yürümeye başladı, su üzerinde yürümek en az toprak üzerinde yürümek kadar kolaydı… O an rüzgarı hissetti, küçük bir endişe ve korku hissetti, kalbi attı ve bir anda suyun dibini boyladı. İsa gülümseyerek elini uzattı ve Petrus’u sudan çıkardı, dedi ki; “Ey inancı kıt olan, neden şüphe duydun?” (Matta 14: 22- 31)

İnandığımız şey gerçekliği yaratmaya muktedirdir.

Ama bu inancın şüphelerden, endişelerden ve korkulardan arınık olması şarttır. İncil’de geçen bu hikaye, İsa’yı gören Petrus’un aynı inancı taşıyarak nasıl rahatça su üzerinde yürüdüğünü ama inancındaki küçük bir sapmanın onu suya batırdığını anlatır. Bu bize en üst olasılıkları gerçek yapmanın sırrını anlatır.

Elbette burada inançtan bahsederken klasik bildiğimiz inançtan farklı bir kavramdan bahsediyoruz. Burada bahsettiğimiz inanç; güvenme, bilme, içselleşmiş niyet ve tam olarak farkında olarak olma halidir. İnancın gerçekliğe dönme ihtimali ancak inanç “kalpte” mümkün ise doğrudur. Beyinde var olan inanç mantığa, mantıksal söylemlere ihtiyaç duyar ve her an şüphe, endişe ve kaygı ile zedelenir. Lakin kalpten olan inanç saftır, içselleşmiştir ve gerçekliğin bir yansımasını yaratır. Maalesef birçoğumuz kalpten değil beyinden inanmayı tercih ediyoruz. İşin daha da kötüsü bu inanç kalıplarını küçüklükten bu yana alıyoruz ve sürekli onu kendi gerçekliğimiz haline döndürüyoruz.  Haliyle herkes inancıyla kendi gerçekliğini yaratır ve yaşar.

Jesus_Walking_on_Water

Yanlış inanç kalıpları

İnandıklarımız gerçekliğimiz ise yanlış inanç kalıplarına bu noktada dikkat etmek zorundayız demektir. Örneğin her cumanın sizin için kötü geçeceğine inanırsanız, belli bir süre sonra gerçekten de her cuma sizin için kötü geçecektir. İşte burada yarattığınız durum bilinçaltı düzeyinde yanlış inanç kalıbıdır.

“Ben hiç şanslı değilimdir zaten.” “Ben başarılı bir insan değilim.” “Hiç kimse beni umursamaz.” “Hiç işlerim yolunda gitmez.” “Para kazanmak zordur.” “Ben hiçbir zaman yeterince para kazanamayacağım.” “Ruhsal yükseliş zordur ve acı doludur.” “Ben yeterince iyi değilim.” “Ben güçsüzüm” “Ben yapamam.” ve daha çok fazla negatif inanç kalıbı kendi gerçekliğimiz haline gelir. Bu inanç kalıplarından bazılarını atalarımızdan alırız, bazılarını ise kötü deneyimlerden dolayı biz yaratırız. Yapmamız gereken ise bunları fark etmektir.

Fark etmek, hayatı gözlemekle başlar

İnanç kalıplarını değiştirmek yeri geldiğinde zor olabilir çünkü bilinçaltı düzeyinde kalıplaşmış yollar ve deneyimler içerir. Ayrıca bunu değiştirebilme gücü sadece ama sadece sizdedir, başkasında değil. Ama bunu yaratan bizler olduğumuz için değiştirebilme gücüne de sahibiz. Tek yapmamız gereken önce fark etmek.


Fark etmek, hayatı gözlemlemekle başlar; hayatınızda hangi hataları çok sık tekrarlıyorsunuz, hangi sorunları tekrar tekrar yaşıyorsunuz, bunları gözlemlemeniz gerekir. Mesela çok başarılı biri olmanıza rağmen bir türlü para kazanamıyorsanız, “Para kazanmak zordur.” inancına sahip olabilirsiniz. İlginç bir şekilde genelde inançlarımızı sözlü olarak tekrarlarız. Bunu ya atasözleriyle ya da günlük konuşmalarda dile getiririz. Sadece fark ederek, gözlemleyerek kendi inanç kalıplarınızı rahatlıkla bulabilirsiniz.

inançgerçekliktir

Soru sorduğunuzda mutlaka cevabı alırsınız

Bir başka yöntem ise meditasyon yapmak yani tefekkür etmektir. Sorununuzu tespit edip, derin nefes alıp vererek zihniniz boşalttığınızda, sorununuzla ilgili yanlış inanç kalıplarını ani bir farkındalıkla –veya gün içerisinde- fark etmeye başlarsınız. Cevap bazen rüyada gelebilir. Ama unutmayın bir soru sorduğunuzda mutlaka cevabı alırsınız; sadece açık olun yeter!

Fark ettikten ve belirledikten sonra onu değiştirmek daha kolaydır; zıttı inancı yaratarak. Mesela “para kazanmak kolaydır ve bereket sonsuzdur” tarzı bir olumlamayı bu inanca odakladığınızda ve her fark ettiğinizde tekrarlarsanız inanç kalıbı zamanla değişecektir.  Bunun yanı sıra gece yatmadan önce tekrarlamak (ve öyle uyuya kalmak) ve sabah uyanır uyanmaz tekrarlamak bu olumlamayı kolayca bilinçaltının kabul etmesini sağlayacaktır. Çünkü o saatler beynin theta dalgasına geçtiği ve bilinçaltının açık olduğu hafif trans halinde olduğunuz saatlerdir. Theta dalgasında olumlamaları iletmek çok daha kolaydır. Ama bunu yaparken en önemli şeyi unutmamalıyız; kalpten inanmak ve bilmek.

Böyle bir inanç kalıbı üzerine çalıştığınızda, örnek olarak ilk başta yerde bozuk paralar bulmaya başlayacaksınızdır, sonra maaşınız artacak, bereket gelecek ve bu inanç kalıbı gördüğünüz kanıtlara dayalı olarak sabit hale gelecektir.

inançgerçekliktir

İnanç kalıplarını fark ettikten sonra üzerine çalışarak zamanla değiştirebilirsiniz. Bunu sadece maddi konularda değil manevi konularda da yapabilirsiniz. Ben dahil birçok tanıdığım sırf  kalbindeki derin inançla, sıradan insanların “mucize” dediği şeylerin kolayca olabildiğini gördü. Su üzerinde yürümekle toprak üzerinde yürümek arasında hiçbir fark yok, havada kuş gibi uçmakla, yürümek arasında da… Sadece çok derin ve %100 bir inanç olmalı kalpte. O yüzden önce kendinize derin inancınız olsun, kendinizin tanrısal bir varlık olduğunuza inanın –ama aynı zamanda herkesin öyle olduğunu unutmayın.- İşte bu gerçekleştiğinde, tam bir kalpten inancı taşıdığımızda, sonsuz olasılıklardan herhangi birini kendi gerçekliğimiz haline çok rahat bir şekilde çevirebiliriz.


Sadece inanın, inanmaktan hiçbir şey kaybetmezsiniz…

Sağ ve sol beyin testi: Beyninizde hangi lobu daha iyi kullanıyorsunuz?