Uzun süreli ilişki için ne yapmalı?

Eveeeeetttt…. Yine konumuz ilişkiler. İlişkilerin her an yeni bir mesele yaratma potansiyeli sürdüğü müddetçe yaz yaz, konuş konuş, yaşa yaşa bu konu her zaman gündemde kalacağa benziyor. Her an, her dakika değişen, dinamik bir süreç olduğu ve tek kişilik yaşanmadığı için  yüzlerce yıldır  herkesin ortak uğraşı ve üretme alanı.

iliskiler_uzun_sureli_soluklu_karisik_karmasik_complicated uzun sureli iliski sirri

Tam, her şey oturdu, her taş yerini buldu dediğinizde, bir bakıyorsunuz hala en temel alanlarında çok önemli bir sorunla karşılaşıyorsunuz. Nereden çıktı bu diyorsunuz, onu onarıyorsunuz, ardından bir yenisi. Tabii her olayın ardından yaralar, yaraların iyileşme süreçleri, yeni dinamiklerin kurulması, yapının sağlamlaştırma çalışmaları.

Biteviye uğraş vereceğiniz bir alan burası. Tek başına olsa kolay ama ilişki için mutlaka sizin dışınızda başkaları giriyor hayatınıza. Kişinin kendisi ile  bile ilişkisinin ne kadar  sorunlara gebe olduğu düşünülürse, iki ayrı Ben’in ortak bir platformda  bir süreci yaşamasının, ne kadar kanlı canlı olaylar doğurabileceğini anlarsınız.


İkili ilişkilerde uzun süredir özellikle çok üstünden geçtiğim bir konu beklentiler. Sizin dışınızdaki bir kişinin olması gerekli tanımlamasını zihninize kazıyıp, onun kendi özgür iradesini konu bile etmeden, o tanının içindeki kurallara göre yaşamasını beklemekten bahsediyorum.  Bu durumda zaten bir başkası ile ilişki kurulmamış oluyor. İlişkiyi  siz ve sizin kafanızdaki sanal kişi ile kuruyorsunuz. Bu yanılsama içinde iken karşınızdaki ne olursa, ne yaparsa yapsın, sizin kafanızdaki kuralları belirlenmiş, sınırları çizilmiş alanda olduğu müddetçe bir sorun oluşmaz. Ama iş bu kadar basit değil.

Karşınızdakinin özgür iradesi işin içine girdiğinde, ilk seferinde  olmazsa ikinci seferinde mutlaka bir hayal kırıklığı kapıda bekler. Burada olması gerekenler diye belirlediklerinizin ağırlığı aslında sizi tutsak etmiştir. Karşınızdaki kendi istediğini yapar ve bunu yapmakta da özgürdür, çünkü gerçekte ilişki dediğimiz alanlar mahkumiyet alanları değil, herkesin kendisini özgürce yaşayabileceği alanlar olmalıdır. Diyorum da genelde ilişki denildiğinde iki tarafta bir sahiplenme güdüsü belirdiğini de unutmayalım. “Sen benimsin, ben seninim” ile başlar genelde ilişkiler. İşte başladığı anda da ilk yalan söylenmiştir. Sahiplenme, ilişkinin gerçek bir ilişki olmasını engelleyici olan ana konudur.

Çünkü ilişki birbirini yaşamaktır, sahiplenmek değil.

Eğer kendinizi bir başka varlığa sahip olarak görüyor ve bu çerçevede yaşamak istiyorsanız, kendi yalanınıza kendiniz inanıyorsunuz demektir ki, burada hayata karşı olan dürüstlüğünüzü de sorgulamanız gerekir. Bir yalanı yaşayacağınıza, gerçek için ölmek daha hayırlıdır.

Siz herhangi birini kendi sahiplenme alanınızın içinde ne kadar tutmaya çalışırsanız çalışın, bir gün gelecek o kişi de kendi özerkliği konusunda savaşını vermek isteyecektir.

İlişkiler savaş mıdır?

Tabii ki değil. İlişkiler yaşamın kendisidir. Her birey  ilişkilerinde kendini gerçekleştirmek  ve kendisi olarak sürdürmek ister ne yaşanıyorsa.

Bu kadar laf salatası nereye getirdi bizi. İlişkiler beklentisiz olduğunda ve ilişki yaşayanların kendi özgür iradelerine uygun şekilde yaşandığında, gerçekten ortada sağlıklı  bir ilişki var diyoruz. Bunun başka alternatifleri yaşanmıyor mu? Oooooooo; O kadar çok çeşit ilişki gözlüyorum ki. Şunu da unutmamak lazım mutlak doğru diye bir şey yoktur ve kimse ilişkiler  için böyle olmalı diyemez.  Çok sevdiğim bir lafı da söylemeden edemeyeceğim.

“Her ilişkinin dinamiği kendine özgüdür.”

“Madem öyle diyorsun da neden dinamiklere karışıyorsun?”  denilebilir Erkan Efendi’ye. Her ilişkiye saygım sonsuz, ama artık bireyin özgür olması ve kendini gerçekleştirmesi gereken bir enerjisel alana giriyoruz. Bu esaslara göre kurulmamış olan ilişkiler bir süre sonra ortada kalamayacak o yüzden bu ukalalığı yapıyorum.

“Herkes kendini ifade edebiliyor, kendini yaşıyor. Bu durum ilişkiyi değil de ikili bireyselliği getirmez mi?” diye bir soru aklınıza gelebilir.

İşte bu konu çok çetrefilli… Berabersiniz, bir süreci beraber geçirme kararı almışsınız ve bunun için elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorsunuz. Çünkü ortada bir ortak paydayı paylaşıyorsunuz yani ilişkiyi. Bu paydayı sahiplenmezseniz zaten ilişki olamaz ki. Buradaki anahtar nokta elinizden gelenin en iyisini yapma noktası. Birliktelikler gerçekten emek istiyor. Emek derken, kendiniz olmayın, karşınızdakinin istediği gibi olundan bahsetmiyorum. Sadece karşınızdaki kişinin kullanma kılavuzlarını iyi okuyun ve ona göre yaşayın diyorum.


Bu kullanma kılavuzu da nereden çıktı şimdi değil mi?

Ne güzel konuşuyorduk. Karşınızdaki kişinin yapısı için kafanızda bir şablon oluşturmadan özgürce deneyimle deyip, arkasından kılavuzdan bahsetmek çok da uygunsuz oldu gibi gelebilir. Uzun süreli birlikteliklerde, karşınızdaki kişiyi kendi oluşturduğunuz resim içinden değerlendirmeden hangi olayda ne tepkiler vereceğini aşağı yukarı biliriz. İşte bu kılavuz, karşınızdaki kişinin otantik yapısının ana kurallarını içeren bilgi birikiminizdir.  Bu sizin değil, o kişinin oluşturduğu özgün bir yapıdır. Bu kılavuz sabit bir yapı zannetmeyin sakın, kişi ilişkilerin gelişmişliği içinde her an bu kılavuzu yenileme özgürlüğüne sahiptir. Zaten insanın sabit bir varlık olmaması, onun en büyük özelliğidir.

İşte ilişkilerin en zorlandığı alana giriyoruz. Bir kişi ile eğer bir ilişki yaşamak istiyorsanız, sizin değil, yaşanılmışlıkların kurallarını belirlediği bir alan içine girdiğinizin farkında olmanız lazım. Buradaki en önemli tuzak, karşınızdakini kendi filtremizden görmemiz olur ki, zaten o zaman ilişki baştan yanlışa gider. Neyi ne zaman yapar, neye kızar, ne kadar zorlanabilir gibi birçok değişkenin parametrelerini zaman içinde az çok öğrenmişsinizdir. Buradaki ince soru şu, siz gerçekten bu ilişkiyi sürdürmek istiyor musunuz, yoksa inceldiği yerden kopsun diyebilecek kadar umarsızca mı yaklaşıyorsunuz? Bu sorulara vereceğiniz cevap ilişkinin geleceğini belirleyicidir.

Eğer ilişkinizin uzun süreli ve iki taraf için besleyici bir şekilde sürmesini istiyorsanız biraz çaba gerekiyor. Karşısındakini tanımak ve kendi özel alanınızın sınırlarını karşınızdaki yüce varlığın özel alanları ile yumuşak geçişlerle düzenlemek gerçek inceliktir. Bu kendinden ödün vermek değil, ilişkinin uzun süreli ve sağlıklı olması için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmaktır.

Bütün bu aşamalardan geçildi, ilişki çok güzel bir dinamik içinde ilerliyor, yani her şey harika. Bunun ardından da ‘ilişki sizi geliştiriyor mu, siz ilişkinizi ve karşınızdakini besliyor musunuz?’ sorusu geliyor.

Evrensel ana kurallardan biri “Ya büyürsün, ya ölürsün.”

Her şeyde olduğu gibi ilişkilerde de değişim ve gelişim kaçınılmaz olandır. Çünkü her an, her şey değişim içindeyken bundan ilişkinizin de nasiplenmemesi mümkün değil. Bir de hep söylerim ya, kişinin en çok kendinin farkındalığına geçtiği alanlar ilişkilerdir. Her ilişkiniz size bir koca kitap yazdıracak şeyler içerir aslında ama bunları farkedebilirseniz.  İlişkisel farkındalık denilen şey aslında çok komplike fakat bir o kadar da yüceltici.

Neler yaşıyoruz bir bakalım beraber…

İkili ilişkinizde bir olay yaşadığınızda bunun size katması gereken hediyeler öyle bir bakışta görülecek kadar aşikar değildir çoğu zaman. Ben madem yaşadım öyleyse hediyemi de almalıyım diyorsanız, burada sormamız gereken iki adet soru var:

Bu olay bana ne gösterdi?

Bana bu olayı gösteren kişiyi ben niye hayatıma dahil ettim?

“Hayatı hep böyle komplike mi yaşayacağız?” diye sorabilirsiniz bana. Başta gerçekten öyleymiş gibi geliyor ama, temel yapılarınızı ve kendinizin farkedemediğiniz ince özelliklerinizi anlamanın başka yolu yok. Biliyorsunuz başımıza ne geliyor, karşımıza kimler veya ne olaylar çıkıyorsa, bütün bunların yazarı da, oynayanı da, seyredeni de bizleriz. O yüzden bir olay gerçekleştiğinde “Ben bana göstermek için bu mizanseni neden oluşturdum?” demeye başladığınızda, ne yaşadığınızı çok daha iyi görebiliyorsunuz.


İlişkiler, özellikle yakın olanları hakkında o kadar çok söylenecek, yazılacak şey var ki. Bir süre sonra ben yine hadi bakalım ilişkilerden bahsedeceğim deyince şaşırmamanızı tavsiye ederim. Farkındalıklı yaşam içinde her gün, her ilişkinizden o kadar çok şey alıyorsunuz ki, zaman zaman bu kazanımları sizlerle paylaşmakta yarar görüyorum.

İlişkide Doğru Cümleler: Tehlikeli Yaklaşımların Sonuçları

İlişkilerde Direnç ve Kutuplaşma