Cansel de gitti: Kına Yakın!

Cansel Buse Kınalı, 18 yaşında öğretmeni tarafından tecavüze uğradı ve bu durumu daha fazla kaldıramadığından babasının silahı ile intihar etti!.. Suç kimin? Ben söyleyeyim; suç Cansel’in! Suçu kız olması, suçu güzel olması, suçu adaleti olmayan Türkiye’de dünyaya gelmesi…

cansel-tecavüz-kayseri-ölüm

Cansel de gitti: Kına yakın!

Yok baba; bu ülke adam olmaz!..


Sözümüz meclisten dışarı…

Ama, amma…

Dincisi sapık, öğretmeni sapık, minibüs şoförü sapık! Yok böyle bir ülke yahu!..

Kime güvenecek bu anneler, kime emanet edecek kızlarını, çocuklarını?

Şunu söylemek gerekir ki bu insanlık eğitimle de olmuyor anlaşılan!..

İnsanlık, adamlıkla alakalı bir durum herhalde; yani adamın mayasına, sütüne kalmış bir durum…

Hani bir söz vardır ya; Eğitim cahilliği alır, eşeklik baki kalır.

Cuk oturur herhalde bu son olay…

Cansel Buse Kınalı… Kim mi bu kız? Bu kız, Kayseri’de lise son sınıf öğrencisi, 18 yaşında babasının tabancası ile intihar etti!

Neden intihar etti? Büyük bir suçu vardı!..

O bir kızdı ve hem de dünyalar güzeli bir genç kızdı… “Eee ne yani bu mu suçu?” diyebilirsiniz. Evet suçu bu? Ne yani başka ne suçu arıyorsunuz, yeterli değil mi? Türkiye’de bu suç (!) yeterli…

Güzel olmayacaksınız, hele mümkünse kız olmayacaksınız! Olursanız yandınız!

Bir kere belli bir yaşa geldiyseniz babanızın kucağına oturamazsınız; yoksa babanız da şehvet duygusu olabilir! Ne yani olmaz mı? Bal gibi olur! Bizim dini bütün din alimlerimiz böyle diyor? Şehvet duygusu olur diyor… Yoksa boşuna 9 yaşındaki kızla evlenilir diyebilirler mi?..

Bu arada gecenin 3’ünde dışarı çıkamazsınız! Çıkarsanız ne mi olur? Adam önce paranızı alır sonra İstanbul’un orta yerinde size tecavüz eder!


Haa kusura bakmayın bizim suçumuz ne demeyin bayanlar! Suçunuz bellidir! Bir kere kız olmayacaksınız, güzel olmayacaksınız!..

“Yahu kardeşim sen ne partal atıyosun, bu ülkede köpeği şey yapmadılar mı?” diyebilirsiniz…

Haklısınız, hem de çok haklı!..

Evet “şey” yaptılar! Zaten ne varsa bu “şey” de var! Adam şeyine sahip çıkamıyor! Şeyine şey ettiğimin adamları kendi “şey”lerine sahip çıkamıyorlar, sonra hakimin karşısına çıktıklarında “şey efendim, aman efendim” derler, iki de takım elbise giyerler sonra da iyi hal indirimi ile paçayı sıyırırlar!..

“Bu ülkede kızlar etek giymesin!” diyorlar; kızlar hakikaten etek giymesin! Çünkü bu eteği onlardan önce Türk yargısı, Türk hukuku giymeli!

Türk hukuku giymeli ki hukukun ne olduğunu anlayalım… Yoksa hukuk etek giymezse, kadının ne hissettiğini anlayamayacak…

Hukukçuğum şu kafanı bir çıkar da dincilerin vaazlarını bir dinle de bu adamların ne dediklerine kulak ver!..

Bu ülke nasıl ve hangi kanunlar ile yönetiliyor bir izah et!..

Sen bu adamlara dur demezsen daha nice “Can sel” olup gidecek!

Bir genç kız daha bu kez okumuş, eğitim almış bir öğretmen tarafından vicdansızlığa uğradı!

Küçük yaştaki kızların evlendirilmesini isteyen dinciler kına yakın, bir can daha gitti!..

Türkiye’nin çağdaş, medeni insanları susacak mıyız?..

İlgili yazılar

Tecavüze Uğrayacak Çocuklardan Biri Sizinki Olabilir!

Kravatlı ve Saygılı Tecavüzcüler

Bağdat Caddesi: Namuslu saatlerinizi ayarlamayı unutmayın!


Değersiz hayaller gibi insanlığımızı da yok mu ettik?


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…