Turizmde son durum: Yolunacak kazlar bitti!

Yeni Türkiye’de değişen sadece insanlar ve sistemler değil; ülkedeki resimler ve sesler de değişti. Doğada yeşil alanlar griye dönerken, turistik yerlerdeki renkli insan görüntüleri de yerini siyaha bırakıyor. Çünkü bunca yıldır Türk esnafının tüm abes muamelelerine rağmen Türkiye’ye gelmekten vazgeçmeyen Batılı turist, artık demokrasisine güvenmediği ve en önemli havaalanını bile korumaktan aciz olan Türkiye’ye gelmek istemiyor.

Turizmde son durum: Yolunacak kazlar bitti!

Turizm sektöründe büyük kriz

Evet, son otuz yılın en büyük turizm krizi ile karşı karşıyayız. Başta ABD olmak üzere Avrupa ülkelerinin büyük bir bölümü vatandaşlarına ‘Türkiye’ye gitmeyin’ uyarısı yapıyor. Şimdiye kadar Almanların ilk tercihi olan Türkiye turları, bu yıl ilk defa ciddi bir azalma gösterdi. İskandinav ülkelerinde bu oran yüzde 60’a kadar düştü. Türkiye’ye gelen turist ise vaktini otelinin içinde geçirmeyi tercih ediyor.

Türkiye’nin adı terör ve yolsuzluk kelimeleriyle anılıyor. 500 bin kişi işsiz kalabilir!

Ülkenin en büyük ekonomik sektöründeki bu kriz, 500 bin kişiyi işsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. Bankalar artık turizm esnafını riskli sınıfa koyduğu için kredi vermiyor. Lüks oteller fiyatlarını düşürdü, yüzlercesi iflasın eşiğinde, apartlar kapatılıyor. Turistik bölgelerde İngilizce’den çok Arapça ve Farsça duyuluyor. Renkli ve özgür Türkiye görüntüleri kararıyor. “Olsun, bizim de artık bir Dünya Liderimiz var” söylemi de artık ekonomik sorunla karşı karşıya olan iktidar yanlılarını teselli etmiyor.


Çünkü Türkiye’nin son yıllarda dünya basınında birçok olumsuz haberde anılması, ülkeyi gözden düşürdü ve otomatikman olumsuz bir algı yarattı. Türkiye adı artık en çok “terör” ve “yolsuzluk” kelimeleriyle yan yana geliyor.

türkiye'nin gidilecek yerler listesinden çıkarılması

Sadık turist artık bıktı

Şimdiye kadar esnafın yolunacak kaz olarak gördüğü, malını en fazla kar ile satmaya çalıştığı, satış yapana kadar taciz ettiği, mini etek giymiş turiste hayat kadını muamelesi yaptığı, taksicinin anlamaz diye taksimetreyle oynayıp, fazladan tur attırdığı, ama tüm bunlara rağmen ülkeden koparamadığı Batılı turist, artık Türkiye’yi tercih etmiyor. Çünkü gideceği ülkedeki son durum hakkında sürekli kendini güncelleyen bilinçli turistin güvendiği kaynaklardan Türkiye hakkında edindiği bilgiler hiç de iç açıcı değil. Dünyada birçok ülke ne Türkiye’nin ne de Türk adalet sisteminin güvenilir olduğunu düşünüyor.

Bilinçli turist ne düşünüyor?

Türkiye’de turistin istediği her şey hala var aslında: tarih, kültür, deniz, güneş, manzara, tesis, ucuzluk, misafirperverlik vs. Lakin demokrasi işlemiyorsa tüm bunların turist için bir önemi kalmıyor. Müslüman olmasına rağmen şimdiye kadar İslam ve Arap ülkelerinden farklı bir yerde tutulan Türkiye, artık bu ülkelerle aynı kategoriye konuluyor. Çünkü bikinisiyle rahatça denize giremeyeceği, sokakta sevgilisiyle sarılıp dolaşamayacağı, istediği vakitte içki içemeyeceği bir yerde tatilin anlamı kalmıyor turist için.

Her an karşılaştıkları protesto yürüyüşleri, biber gazlı polis saldırıları, binlerce IŞİD militanlarının ve destekçilerinin ülkede rahatça hareket edebiliyor olması, ülkenin tüm komşularıyla kavgalı olması, art arda patlayan canlı bombalar ve muhafazakarlaşan halk, Batılı turistin ayağının Türkiye’den kesilmesinin sebeplerinden bazıları…

Aslında bunların hepsi bir kalem altında toplanabilir: Ülkede demokrasi işlemiyor. Bir dikta rejimiyle, mafyavari bir şekilde yönetiliyor, diktanın olduğu yerde de kimsenin can ve mal güvenliği olmuyor.

Yani; Türkiye’nin çoktan beri yaşayıp idrak ettiğini artık yabancılar da açıkça görebiliyor: Türkiye’de iktidar değilsen tehlikedesin. Art arda temelini attığı devasa büyüklükte havalimanı inşaatlarıyla övünen Türkiye’nin en büyük ve en önemli havalimanına kalaşnikoflu canlı bombalar ellerini kollarını sallayarak girebiliyor. İstanbul Atatürk Havalimanı‘nda yaşanan katliamı çözünülürlüğü en düşük ve miadı çoktan dolmuş havaalanı güvenlik kameralarından izleyen turist, muhtemelen bu havaalanına bir daha ayak basmamaya yemin ediyor.

Sorun terör değil, teröre karşı alınmayan önlemler

Terör sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın sorunu. Canlı bombalar her yerde patlıyor. Buna rağmen insanlar seyahat ve tatil yapmaya devam ediyor. Terör konusunda turistin dikkat ettiği şey nedeni değil, olayın akabinde neler yapıldığı…

Paris’teki son katliamdan sonra Fransız yetkililer, yayın yasağı getirmek yerine, sınırlarını ve Eyfel Kulesi gibi saldırı yapılma potansiyeli olan diğer yerlerin girişini kapattı. Fransız politikacılar tüm halkı sakinleştirecek kapsayıcı mesajlar verdi. Saldırının hemen akabinde IŞİD’e baskınlar yapıldı. Paris birçok terör örgütünün hedefi olmasına rağmen bu şehri görmeye gidenlerin  sayısında bir azalma olmadı.

Terör saldırıları araştırılsın önergesi neden reddedilir?

Türkiye’de turistlere yönelik terör saldırıları ülkeyi zayıflatarak parçalamak isteyen terör örgütlerinin bilinçli olarak yaptığı aşikar. Ama Türkiye’ye artık daha az turistin gelmesinin sebebi tek başına terör değil. Saldırıların sıklıkla tekrar edilebiliyor olması, devletin aldığı önlemlerin acizliği ve politikacıların verdiği mesajların anlamsızlığı asıl sebep. Muhalefetin “terör saldırıları araştırılsın” önergelerinin AKP oylarıyla reddedilmesi, durumumuzu net bir şekilde açıklıyor aslında…

istanbul-siluet-gokdelen

Ayağını kesen sadece turist değil!

Türkiye’yi “gidilecek yerler listesi“nden çıkaranlar sadece turistler değil. Erasmus öğrencileri, akademisyenler ve uluslararası firmalar da Türkiye planlarını askıya almış durumda. Önceden Türkiye’deki üniversiteler Avrupalı öğrenciler tarafından oldukça talep görürken, şimdi daha ziyade Ortadoğu’dan öğrenci geliyor. Bunun dışında Türkiye’de bulunan yabancı akademisyenler ve uluslararası firmaların temsilcileri, duydukları ya da şahit oldukları terör olaylarını anında bağlı oldukları kurumun internet sitesine bilgi olarak geçiyor ve son dakika iptallerine sebep oluyorlar. Çünkü yabancılar artık, ne kadar güncel olsa da turistik rehber kitaplarına güvenmiyor, Türkiye’yi öncelikle internetten takip ediyor. Zira o kitaplarda gördükleri İstanbul silüetini İstanbul’a geldiklerinde göremiyorlar.

Batılı turist yerini Araplar’a bırakıyor

Arap ve Müslüman ülkelerden gelen turist sayısında da bir azalma görülse de, hala yeterli sayıda gelen var. Zira kendi kültürüne yakın olduğu için Türkiye’ye daha kolay uyum sağlayan, kendini esnafa kolay kolay kazıklatmayan, terör ve şiddetle zaten haşır neşir Müslüman turist vizesiz girebildiği Türkiye’yi çok seviyor. Ayrıca Müslümanlar açık saçık giyinen Hıristiyan turistlerin azalmasından da memnun, çünkü kendileri gibi olan insanların arasında daha rahat hareket edebiliyor.


Batılı turist yerini Araplar'a bırakıyor

Bikiniden çok haşema göreceğiz

Turizmciler artık Arap turistleri Türkiye’nin boş plajlarına çekecek yeni düzenlemeler yapma peşinde. Yani yakında Türkiye plajlarında bikiniden çok haşema göreceğiz. Ya da turizm gelirlerini tekrar kazanmak için yıllar önce kapatılan kumarhaneler tekrar açılacak. Bu arada özellikle çocukların kullanıldığı seks turizmi çoktan boşluğu doldurmaya başladı.

Esnafa göre suçlu; tur rehberleri

Türkiye turizminin de diğer sektörler gibi krize girmesi beklenmeyen bir sonuç değildi. Muhakeme yapabilen herkes bu sonucu görmüştü. Ama gene de bir şeyler yapılmalı diyen Antalya’nın Belek ilçesindeki bir grup esnaf ve taksici, gidişatı protesto etmek için kısa da olsa bir eylem düzenledi. AKP’ye oy vermekle övünen bu esnafa göre iş yapamamalarının sorumlusu; “dışarı çıkmayın can güvenliğiniz yok” diyerek turistleri tedirgin eden turist rehberleriymiş…

Küreselleşmenin ters yöne gitmesi

Küreselleşme, çağımızın inkar edemeyeceği bir olgu. Tüm dünya yavaş yavaş aynı değerler altında birleşmeye doğru gidiyor. Türkiye’deki mevcut iktidarın çaba ve icraatlarıyla kazanmış olduğumuz uluslararası itibar, ülkemizi hızla küreselleşmenin dışına itiyor. Türkiye daha da muhafazakarlaşarak renklerini kaybediyor. Hükümetimiz pembe tablolar çizilmeye devam etse de Türkiye’nin turizm krizi kısa vadede çözülecekmiş gibi durmuyor.

Türk insanı aslında ünlü misafirperverliği ve sıcakkanlılığıyla bile turist çekebilirdi. Ama Türk halkının daha mutsuz ve sinirli olması da yabancıların gözünden kaçmıyor. Ülkenin şu durumunda ekonomisi çökmüş, yaşama sevincini çoktan kaybetmiş esnafı ya da işletmecisi ve hoşgörüyü kendi komşusuna göstermeyen yorgun halkı turiste ne kadar misafirperverlik gösterebilir? Asıl sorun bu aslında.

Diğer kapak yazıları:

• Kim ister buraların otel mezarlığı olmasını?

• Türkiye’de sağlık turizmi: Dünyada neredeyiz?

• Türkiye’nin acil bir turizm politikasına ihtiyacı var

• Türk insanının yabancı gezginler ile imtihanı

• Türkiye’de turizm sektörünün katili kim?

• Doğu Karadeniz: Rize, Ayder Yaylası, Trabzon, Artvin

• Tarih ve kültürün buluştuğu şehir: Kapadokya


• Selimiye bir gurme köyü


Deniz Alan Held
1974 Ankara doğumlu ama 2 yaşından beri Istanbullu. Çocukluk ve gençliği cimnastik ve dans çalışmalarıyla geçti. 2000 yılından beri yoga yapıyor. 2002 yılında evlenip yurtdışına yerleşti ama bir ayağı hep Istanbul'da oldu. Çocuklardan sonra, Norveç'te hayalindeki işin eğitimini alma fırsatı geçti eline. Trondheim Üniversitesi'nde Medya Bilimi ve Görsel Kültür dalında lisans ve yüksek lisans okudu. İki yıl Zürih, 10 yıl Trondheim'da yaşadıktan sonra 2014 yazında eşinin memleketi Almanya'ya yerleşti. Şİmdi iki oğlu ve eşi ile sakin bir hayat sürmekte, ve Türkiye'nin Gezi Gençleri'nce yönetileceği çağdaş bir ülke olduğu hayalini kurmakta. // ENGLISH: Born in Ankara in 1974, moved to Istanbul at age 2. Spent lots of time with gymnastic and contemporary dance at early ages. since 2000 practices rather yoga. Married to a German in 2002 and move to Zurich. Later lived 10 years in Norway/Trondheim and eventually settled down in Germany. Studied Media Science in Trondheim and finished master degree in 2012. Has two sons. Looking forward to the days that Turkey is eventually led democratically by the Gezi youth.