Tülin ile Caner: Küresel kapitalizmin ürünleri

Küreselleşen vahşi kapitalizm yine devrede… Evlenme programlarına katılan bir zamanların medyazedeleri olan Tülin ile Caner yeniden televizyon ekranlarındalar. Peki neden?

Tülin ile Caner

Küresel kapitalizmin ürünleri: Tülin ile Caner

Yıllar öncesinde bugünkü evlenme programlarının atası, cenin halindeki programlar vardı…

2000’li yıllardan itibaren ortaya çıkan bu programlar “Kaynanam olur musun?”, “Karım olur musun?”, “Kocam olur musun?” gibi adlarla ortaya çıkmış ve o günlerde ciddi anlamda talep bulmuş, toplumun katmanlarında ciddi anlamda destek görmüştür…


Hatta bu programlarda “Semracılar”, “Atacılar”, “Sinemciler” gibi isimler kendilerine taraftar oluşturmuş; cebinde parası olmayan, çocuğunu okula gönderirken simit parasının hesabını yapan halkımız bu programlara mesaj göndererek kendi tuttukları ismi öne çıkarmak için çaba göstermişlerdi…

Bundan vatandaşın kazancı neydi peki?

Ekranda kızdıkları Semra Hanım’a karşı korudukları Sinem’i öne çıkarmaktı! Bir anlamda bizim gönlü büyük Türk halkımız ezilenin yanında yer alarak Sinem’e destek oluyordu…

Belki de kendilerince Semra Hanım’a kızarak ellerini bağırlarına götürerek oh çekiyor, Semra Hanım kaybedince de mutluluktan dört köşe oluyorlardı…

Semra Hanım o günlerde büyük bir üzüntü yaşıyor, oğlu Ata, kullandığı bir maddeden dolayı hayatını kaybediyordu!

Kazandıkları neydi bu yarışmacıların?

Koca bir hiç!..

017

Ata ile Sinem evlenemedi

Hayat o kadar tuhaf ki Semra Hanım yıllar sonra bir televizyon kanalında evlenme programının sunucusu oldu! Tabi tutmadı program ve ayrıldı…

O günlerde hakikaten fırtına gibi esiyordu bu programlar…

Bu programların birinde yine iki genç çıktı: Tülin ile Caner.

Halk için o kadar dert olmuştu ki bu gençlerin birbiri ile evlenememesi sokakta pazarda Tülin ile Caner’in önleri kesiliyor, “Neden be evladım?” gibi sorulara muhatap oluyorlardı…

Hatta bu ikili programdan sonra bir dizi için yan yana geldiler, ama dizi ortaya çıkmadı…

Caner kafasında bardak kırdı; Tülin, Caner’e gülüp geçti ve köyüne geri döndü…

Sonra ikisi içinde programlar yapıldı; televizyon kanalları, program yapımcıları, sunucular bu programlardan o dönemin parası ile trilyonları kaldırdılar…

Peki Tülin ile Caner ne kazandı?

Hiç!..


Her ikisi de ekranlardan uzaklaştı; Caner, gidip bir köşede köfteci dükkanı açtı, Tülin köyüne geri döndü!..

Konuyu nereye mi getireceğim?

Vahşi kapitalizm öyle bir şey ki hani derler ya “etinden, sütünden, kılından, tüyünden yararlanmak diye” işte tam da öyle bir şey!..

Şimdi Caner bir evlenme programında, Tülin başka bir evlenme programında…

Bu kan emici kapitalizm, insanları bu noktaya kadar getirdi…

Bu kadar medyatik olan insanların çevresinde hiç mi kız, erkek kalmamış da bu ikili, bu programlara çıkıyor?!

Bu insanlar daha önce bu programlar tarafından kullanıldı, şimdi yine kullanılıyor!

Hatta bir şeyi belirtmek gerekiyor burada…

Cemaatin kanalı olup kapatılan Bugün TV’de “15 Dakika” diye bir program vardı ve bu programın birinde de Caner konuk olmuştu. Caner bu programda, evlenme programına katıldığı için pişman olduğunu anlatmış, gençleri de bu tür programlara katılmaması yönünde uyarmış, kendi yaptığının da büyük bir hata olduğunu belirmişti!

Ama Caner ne hikmetse yine bir evlenme programında!..

Sizce neden?

Tek sebebi vahşi kapitalizmin ruhları okşaması, olaylara duygusal (!) yaklaşılması!

Halkı uyutmanın en güzel yolu ve en ucuz para kazanma yöntemleri bu programlar…

Tülin ve Caner ise sadece sembolik isimler, figüranlar…

Daha önce yazmıştım yine yazacağım Esra Erol 2015 yılında (2016 yılı için değil) ayda 1 milyon 100 bin Türk lirası, eşi Ali Özbir de aynı programdan 1 milyon 100 bin lira aldı, yani ayda 2 milyon 200 bin lira. Bir yılda ise eski para ile toplamda 26 trilyon 400 milyar…

Onlar bu programlar ile servet kazanırken bizim Türk halkı da acaba bu kez ‘Tülin ile Caner bir araya gelir mi’ bunun hesabını yapıyor…


Küresel kapitalizm de; işte, böylece bizim gibi züğürtlerin çenesini yoruyor!

Düşünmeyi Unutturan Televizyon Kültürüne Dikkat!

Evlilik programları: Hanife artık evlensin!


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…