Gençlik yıllarımda Sızıntı isimli bir dergi vardı. 1979 Şubatı’nın İran İslam Devrimi’ne denk gelen günlerinde yayın hayatına başlayan bu derginin Gülen çizgisinde yayın yaptığı bilinirdi. Gülen, ta o yıllarda çıkardığı dergiye verdiği isimle devlet kurumlarının nasıl ele geçirileceğinin ipuçlarını vermiş. “Sızıntı” demiş daha ne desin?
Orduya sızan altın nesil
Çoğunuz, bir mahalle imamının nasıl olup da müritlerini TSK içine bu derece sızdırabildiğini anlamakta zorluk çekiyorsunuzdur muhakkak.
“Komutanların basireti mi bağlandı yoksa adamlar mı kendilerini çok iyi gizlediler?”
“Nasıl oldu da hiçbir yerde açık vermediler?” gibi bir çok soru kafanızı kurcalıyordur.
Yaşananların nedeni ne basiret bağlanması ne de iyi gizlenme. Neden, sadece eldeki verilerin değerlendirilmesinde yapılan hatalar, ihmalkarlık, neme lazımcılık, bilimsel ve sorgulayıcı akıldan yoksunluk… Yoksa ortalama zekayla bile fark edilecek açıklar verdikleri ortada.
KPSS’deki sızıntının belirtileri
Her yıl KPSS eğitim bilimleri sınavına 300 bin aday giriyor. Kopya skandalının yaşandığı 2010 yılında sınava giren adaylardan tüm soruları doğru cevaplayanların sayısı 350. Yani sınava girenlerin % 0.11’i. O zamanki Milli Eğitim Bakanı Nimet Baş bu sonucu olağan bulmuyor ve sınavın eğitim bilimleri bölümünü iptal ettiriyor. Sınav 3 ay sonra tekrarlanıyor. Bu kez geçen sınavda full çekenlerden sadece 2’si tekrar full çekiyor.
Gelelim Askeri Liseler Sınavındaki (ALS) sızıntıya
Her yıl ALS sınavına ortalama 60 bin öğrenci giriyor. Tüm soruları doğru cevaplayan aday sayısı 2004 yılına kadar 60’ı geçmezken bu yıldan itibaren üç basamaklı sayılara ulaşıyor. 2010 KPSS rezaletinin yaşandığı yıl ALS sonuçları evlere şenlik! Askeri liselerin kontenjanı 1040; tulum çıkaranların sayısı 1214. Yani anlayacağınız, o yıl bütün soruları doğru cevapladığı halde askeri liseye giremeyen adam olmuş. Full çekenlerin oranı tüm adayların % 2’si.
O zamanın genelkurmay başkanı kim?
İlker Başbuğ.
2014 yılından itibaren kopya söylentileri artınca güvenlik artırılmış ve full çeken aday sayısı birden bire tek basamaklı sayılara kadar düşmüş. Yahu..! Bilimsel ve sorgulayıcı bir akıl olaylara biraz şüpheci bakar. Bir adama 120 kere adını sorsan birinde şaşırıp yanlış cevap verir. Hiç mi sormadınız bütün sorulara doğru cevap mı verilir diye?
Altın nesilmiş…
O yüzden bırakın artık “altın nesil” söylemlerini falan. Salya sümsük bir imamın her gece rüyasında peygamberle konuştuğu yalanına bile inanacak kadar akıl sağlığını yitirmiş insanlardan altın nesil mi oluşurmuş? Bunlar olsa olsa kafası basmadığı için soru çalarak bir kuruma zar zor sokulan toplumun artık kesimidir. Öyle, “altın” yakıştırması falan yapıp da proleter lümpen yığınına hak ettiğinden fazla değer yüklemeyin.
İki yönetici arasındaki belirgin farklılık
2010 yılındaki KPSS sonuçlarını görüp de sınavı iptal ettiren Nimet Baş’ın aklına düşen şüphe ve kaygının zerresinin, İlker Başbuğ’un aklına düşmemesi de ayrı bir merak konusu tabii.
Bu durumda aklıma iki ihtimal geliyor: Ya komutan bu sonuçları olağan karşılamış yada “Şunun şurasında 3 ay sonra nasılsa emekli olacağım, karışmayayım. Benden sonrası tufan” demiş olabilir.
Eğer olağan karşılamışsa kendisine, % 0.11’lik sonucu bile normal karşılamayanlar varken hangi matematiksel gerekçeyle % 2’lik sonucu olağan karşıladığını sormak isterim tabii. Yok eğer “Benden sonrası tufan” demişse – olabilir diyebilir tabii – o zaman da oturduğu o makamın hakkını verip vermediği konusundaki düşüncesini sormak isterim.
Bir bakanda gördüğümüz şüpheci ve sorgulayıcı aklı bir genelkurmay başkanında görmemiş olmamızın, ülkenin beka sorunu açısından kaygı verici bir durum oluşturduğunu söylemeliyim. Böyle bir akla sahip olmamanın 15 Temmuz gecesi nelere mal olduğunu da hep birlikte yaşadık.
**