53. Uluslararası Antalya Film Festivali: Ulusal Belgesel ve Kısa Film seçkisi

53. Uluslararası Antalya Film Festivali, Ulusal Belgesel ve Kısa Film seçkileri Türkiye sinemasının usta yönetmenlerinden genç yeteneklerine açılan bir yelpaze oluşturuyor.

uluslararsai-kisa-film-festivali

Uluslararası Antalya Film Festivali kısa film ve belgesel dallarında nitelikli yapımlara destek verip üretim gücünü arttırmayı, ulusal ve uluslararası düzeyde izlenme oranlarını çoğaltacak altyapıyı oluşturmayı, finansman bulmakta güçlük çeken yapımlara kaynak yaratmayı hedefleyen çalışmalarını sürdürüyor.

Bu çerçevede belgesel filmler, sadece Ulusal Belgesel Seçkisi başlığı altında toplanmıyor, bütün programa yayılıyor. Bu amaçla Ulusal ve Uluslararası Uzun Metrajlı Film Yarışması’na katılabiliyor. Belgeseller ayrıca Sümer Tilmaç Antalya Film Destek Fonu ve Antalya Film Forum’un Belgesel Pitching Platformu’nda değerlendiriliyor. Festivalin bu yılki Ulusal Belgesel Seçkisi, Türkiye’de alanındaki ustalarının yeni ve güçlü yapıtlarıyla birlikte meslekte sağlam adımlarla ilerleyen genç yönetmenlerin çarpıcı çalışmalarını kapsıyor.


On filmlik Ulusal Kısa Film Seçkisi ise geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Uluslararası Yarışma filmlerinden önce gösterilerek hem yerli hem yabancı sinemaseverlerle buluşarak geniş bir izleyici kitlesine ulaşacak. Her iki seçkide yer alan filmler, seyircilerin oylarıyla, İzleyici Ödülü’nün sahibi olacak.

Ulusal Belgesel Seçkisi:

-Ah / Mustafa Ünlü

-Balerinin Bir Günü / Özgü Özbudak

-Ben Ömer / Mesut Gengeç ve Bülent Günal

-Bir Yenilginin Anatomisi/ Hasan Özgen

-Bulgur Değirmeni / Bekir Bülbül

-Dağların Oğlu / Yavuz Selim Taşçıoğlu

-Gelin / Mehmet Yamak

-Gözyaşı Yolu / Engin Türkyılmaz

-İçimizdeki Öküz / Sinan Aygün

-Işıklık / Burak Doğan

-İstanbul’un Gözü / Binnur Karaevli ve Fatih Kaymak

-Lamorde / Orhan Dede

-My Suburban Stories / Yunus Ozan Korkut

-Pervane / Celal Argın

-Rafet’in Çocukları / Mümin Barış, Reşit Ballıkaya

-Susuz Yaz’ın İzinde / Duygu Üzel, İrem Özyürek

Ulusal Kısa Film Seçkisi:

-7 Santimetre / Metehan Şereflioğlu

-Büst / Hakan Hücum

-Elene / Sezen Kayhan

-Göç Mevsimi / Caner Baykara

-I Know My Murderer / Arif Akdenizli

-Nebile Hanımın Solucan Deliği / Pınar Yorgancıoğlu

-Patates Olmasın / Melisa Üzeri

-Siyah Çember / Hasan Can Dağlı

-Yeryüzündesin. Bunun Bir Tedavisi Yok / Umut Beşkırma

Zeitgeist / Cenk Ertürk

Belgesel Seçkisi:

uluslararasi-belgesel-film-festivali-seckisi

Ah

Ankara’da, 10 Ekim 2015 tarihinde sivil toplum örgütlerinin düzenlediği Barış ve Demokrasi Mitingi’nin başlamasına dakikalar kala, Gar Meydanı’nda 3 saniye arayla 2 canlı bomba patladı. Mustafa Ünlü’nün yönettiği “Ah”; 101 kişinin öldüğü, 500’den fazla kişinin de yaralandığı o can pazarından sağ çıkan, akla sığmayan anları ve sonrasını, en yakından yaşayan 24 insanın anlatımıyla aktarıyor.

Balerinin Bir Günü

Geçtiğimiz yıl “Timur Hakkında” ile Uluslararası Antalya Film Festivali’nde yer alan Yönetmen Özgü Özbudak, bu kez bir balerinin hikayesiyle festivalde. Antalya Devlet Opera ve Balesi’nde sahne alan 19 yaşındaki Nil Bengü Altunkaş… Bu genç kadın, dört yaşında baleye başladığında tüm hayatını kaplayacak şeyin bale olduğunu bilmiyordu. İnsanlar onu kostümlü ve makyajlı tanıdı. Zorluklar, yalnızlıklar ve kostümlerin elinden tuttuğu sihirli bir dünya… Ardındaysa hayalleri için çabalayan belgeselin kahramanı.

Ben Ömer

240 şehit, 1500’ü aşkın yaralı ile Türk siyasi hayatının en büyük kırılma noktalarından biri olarak tarihe geçen 15 Temmuz darbe girişimi… O gecenin simge isimlerinin başında gelen Ömer Halisdemir… Yönetmen Mesut Gengeç, adı parklara, okullara verilen Halisdemir’in bugüne kadar medyada yer almayan hayatından birçok kesiti “Ben Ömer” belgeseliyle aktarıyor. Çekimleri Niğde Çukurkuyu ve İstanbul’da gerçekleşen belgeselde, Ömer Halisdemir’in ülkesini korumak için en zor görevlerin üstesinden gelişini ve 15 Temmuz gecesi gözünü kırpmadan yaşadıkları anlatılıyor.

Bir Yenilgini Anatomisi

Yönetmenliğini Hasan Özgen’in üstlendiği “Bir Yenilginin Anatomisi” belgeseli, Türkiye’de “modernleşme ve kentleşme” gerçeğinin mekânsal değişiminden yola çıkarak sosyo-kültürel hayatımızdaki kayıp-kazanç ilişkisine odaklanıyor. Selçuklu ve Osmanlı toplumlarınca üretilmiş ana yerleşme formu olan “mahalle-çarşı” bütünlüğü ile bunların çevresinde oluşan yaşama kültürünün günümüzde neye evrildiği sorgulanıyor.

Bulgur Değirmeni

Yönetmen Bekir Bülbül, Bulgur Değirmeni için şöyle diyor: “Bir buğday tanesi gibi hayatın fırtınaları içinde uyanır, gün be gün boy atarız. Nice tufanların tozu dumanı içinde ayakta kalmak için büyük uğraş veririz. Bütün bunları ise yılların yorgunluğu içinde kendimizi ihtiyarlık mevsiminde bulduğumuzda anlayıveririz.”

Dağların Oğlu

Yönetmen Yavuz Selim Taşcıoğlu, objektifini Bülent Erkan’ın öyküsüne yöneltiyor. Erzurum Yedigöl köyünde doğup büyüyen, yılın büyük bir kısmını dağlarda geçiren nam-ı diğer “Dağların Oğlu” Bülent Erkan, çobanlık yaparken doğal hayatın yok olmaya başlamasına şahit oluyor ve “bir şeyler yapmam gerek” diyerek, sosyal medyayı toplumsal bilinç oluşturmak için harekete geçiriyor.


Gelin

Yönetmen Mehmet Yamak, genç yaşta evlendirilen şimdi ise yetmişli yaşlarının üzerinde olan kadınların hikayesine odaklanıyor. Yamak kamerasını, bu gelinlerin bir ömür yaşadıklarına, kendi tecrübelerinden yola çıkarak aktardıklarına yöneltiyor ve bize ‘Türkiye’de kadın olmanın’ zorluklarını anlatıyor.

Gözyaşı Yolu

“Gözyaşı Yolu”nda, Yeşil Yol başta olmak üzere Karadeniz’de gerçekleştirilen Hidroelektrik Santraller, Karadeniz Sahil Yolu, Maden Ocakları, Cerattepe gibi projelerin; yöre halkıyla birlikte kültür, ekoloji, insan, doğa ve yaşam üzerindeki etkileri perdeye yansıyor. Engin Türkyılmaz’ın yönettiği belgeselde büyük bir mücadeleyi izliyoruz. “Devlet benim!” cümlesiyle hatırladığımız Havva Ana da bu mücadelenin bir parçası haline geliyor.

Işıklık

Giresun ili, Çanakçı ilçesine bağlı Kuşköy ve çevresinde insanlar yüzyıllardır ıslıkla iletişim kuruyor. Burak Doğan’ın yönettiği “Işıklık” da, yok olmaya yüz tutmuş bir kültürel miras olan ıslık dilini, bu dili kursta çocuklara öğreten eğitmen Orhan ve öğrencilerinin hikayesiyle perdeye taşıyor.

İçimizdeki Öküz

Sinan Aygün’ün yönetmenliğini yaptığı belgeselde Trabzon’un Alacaçayır yaylasında yaşayan bir öküzün bir gününü izliyoruz. Yönetmen çoğu zaman insanların göremediği çevre sorunlarını, Karadeniz’in sınırlı bir coğrafyasına odaklanarak, yaşamını o bölgede sürdüren ve esas sahiplerinden biri olan sevimli bir öküzün gözüyle aktarıyor.

İstanbul’un Gözü

Türkiye’nin duayen foto-muhabiri Ara Güler hakkındaki belgesel, dünya prömiyerinin yapıldığı Washington DC Bağımsız Film Festivali’nde “Festivalin En İyisi” ödülünü kazanmıştı. Binnur Karaevli ve Fatih Kaymak’ın yönettiği belgesel, Güler’in 87 yıllık sanat hayatını ve her biri ders niteliğindeki çalışmalarını konu alıyor.

Lamorde

Katarakt, göz içindeki lensin saydamlığını kaybederek bulanık bir görünüm almasıdır ve tedavi edilmediğinde körlüğe sebep olur. Afrika’da sıcak hava, beslenme ve iklim koşulları sebebiyle pek çok insan genç yaşta katarakt olarak görme yeteneğini yitiriyor. Özellikle Sahra kuşağı üzerinde yer alan ülkelerde, 40.000 insana bir doktor düşüyor. Orhan Dede’nin Lamorde’si, işte bu çemberde sıkışmış iki katarakt hastasının hikayesini anlatıyor.

My Suburban Stories

Yönetmen Yunus Ozan Korkut, seyirciyi Adana mutfağına buyur ediyor. Elbette bu bir yemek programı değil; Adana mutfağı, yönetmenin Ankara’ya taşınmadan önceki hayatıyla bir bütün: Arkadaşlıklarla, komşuluklarla ve akrabalıklarla…

Pervane

Aslında aşk ateşine uça uça yanmaya gitmenin remzidir semazenlerin meşhur dönüşü. Semazenlik, ruhsal olarak kolay olmadığı gibi aslında sadece bedensel hareket olarak bakıldığında bile zannedildiğinden daha zordur. Yönetmen Celal Argın, semazenlerin ‘meşk tahtası’ dedikleri çivinin üstünde dönüş eğitimlerini beyazperdeye taşıyor.

Rafet’in Çocukları

Mümin Barış ve Reşit Ballıkaya, gizli bir şöhretin peşine düşmüş; Rafet’in. Rafet yıllarca Türkiye’de sol örgüt liderliği yaptıktan sonra 12 Eylül darbesi öncesi Berlin’e gider ve 25 yıl boyunca Türkiye’ye dönemez. Berlin’de hayatın güçlükleri ile mücadele eden göçmen çocuklara psikoloji, felsefe ve politika seminerleri verir. En önemlisi de onlara bir nevi ‘babalık’ yapar. Seminer verdiği gençler bugün 30’larını geçkin, dünya görüşü ve bilgi açısından çoğu üniversite öğrencisiyle rahatlıkla tartışabilecek seviyededir.

Susuz Yaz’ın İzinde

Türk sinemasının efsane filmlerinden Metin Erksan imzalı “Susuz Yaz”, genç sinemacılara ilham vermeyi sürdürüyor. Duygu Üzel ve İrem Özyürek, filmin çekildiği Bademler köyüne, yaklaşık 50 yıl sonra yeniden gidiyor ve filmin izlerini köyden, köylülerden toplamaya çalışıyor.

Kısa Film Seçkisi:

7  Santimetre

Erdem, liseye giden bir çocuktur. Okul müdürü kılık kıyafet kuralları çerçevesinde saçını kesmesi için uyarılarda bulunur. Bu uyarılar aile baskısıyla birleşince Erdem’i kendi içinde bir ikileme sürükler çünkü hoşlandığı kız Zeynep, saçının uzun halini beğenmektedir. Metehan Şereflioğlu’nun yönettiği filmde Özgür Molla, Zeynep Eser, Murat Kapdağlı, Orhan Öztokat, Ali Düşenkalkar ve Jülide Kara gibi isimler yer alıyor.

Büst

Bir gün uzak bir köye yepyeni bir Atatürk büstü gelir. Yeni büstü getiren devlet görevlileri, eski büstü almayı unutur. Köy okulunun tek öğretmeni olan Şeref, eski büstü koruma görevini okulun hademesi İzzet’e bırakır. Bu büyük sorumluluk İzzet’in hayatını çıkmaza sokacaktır. Önceki kısa filmleriyle dünya festivallerine katılan Hakan Hücum’un yeni filminde Salih Usta, Bertan Dirikolu ve Fatoş Özyer rol alıyor.

Elene

16 yaşındaki Elene, Karadeniz’deki çay tarlalarında kaçak çalışan Gürcü bir işçidir. Yabancı bir coğrafyadaki bu tedirgin ortamda, o da diğer işçiler gibi dikkat çekmemeye, görünmez olmaya çalışır. Ancak bu, düşündüğü kadar kolay değildir. İlk kısa filmi “Erik Zamanı” (2012) pek çok festivalde gösterilen ve ödüller alan Sezen Kayhan’ın ikinci kısa filminde; Mariam Buturishvili, Canan Kızılay, Maya Pachuashvili, Magda Karsidze ve Alperen Kandemir rol alıyor.

Göç Mevsimi

40 yaşındaki Mustafa, yaşlı annesiyle birlikte Anadolu’nun bir köyünde yaşayan bir ilkokul öğretmenidir. Bu yaşına rağmen hayatının birçok yerinde annesine muhtaç olsa da Mustafa, İstanbul’a tayinini ister. En büyük arzusu, büyük bir şehirde yaşamak ve özgür olmaktır. Caner Baykara’nın yönettiği filmde başlıca rolleri; Ercan Demirhan, Satı Demirhan, Hamit Bozkaya, Kübra Sarıçiydem ve Melike Nur Özdemir paylaşıyor.

I Know My Murderer

Yönetmen Arif Akdenizli, Ceren Karakuş’un canlandırdığı karakterinin ağzından şöyle anlatıyor; “Bunu daha önce yapamıyordum. Yeni edindiğim özelliğim bendeki yalnızlık duygusunu arttırıyor. Seyahat etmeye başladım. Şehrin her yerini geziyorum, vagonlara girip çıkıyorum. Buralarda kimse yok ama her yerde insanlar var. Zaman daha farklı akıyor. (…) Işığın ne kadar uzağa gidebileceğini, neyi seçtiğimi, neye ihtiyacım olacağını gördüm. Bu yeterli, daha fazlasını isteyemem. Hepsini gördüm, daha fazla görecek bir şey yok.”

Nebile Hanım’ın Solucan Deliği

Almanya’da yaşayan, iki çocuk annesi ev hanımı Nebile’yi, sıkıcı, rutin yaşamından uzaklaştıran tek şey, yan komşularından gelen seslerdir. Günlerini genç çiftin gülüşmelerini dinleyip hayaller kurarak geçiren Nebile, daha fazla dayanamayıp gizli bir tünel kazmaya başlar. Yazıp yönettiği kısa filmler; Palm Springs International Shortfest, Antalya ve Adana gibi festivallerde gösterilen Pınar Yorgancıoğlu’nun bu filminde başrolleri; Jale Arıkan, Tim Seyfi, Yaşar Çetin, Selin Kavak ve Judith Hoersch paylaşıyor.

Patates Olmasın

Yönetmen Melisa Üneri, “Patates Olmasın”ı; modern toplumun bizi içine sürüklediği öfke ve soyutlanma anlarının trajikomik öyküsü olarak tanımlıyor. Filmde ise İnan Hira ve Cem Avnayim rol alıyor.

Siyah Çember

Terk edilmiş bir köşkte, esrarengiz bir grup insan özel bir etkinlik hazırlamaktadır. Davetlilerin gelmesiyle birlikte olaylar gelişir. Hasan Can Dağlı’nın yönettiği filmde Turgay Doğan, Tolga Akman, Dounia Jauneaud, Sait Erol, Yüce Eşer ve Serdar Aras rol alıyor.

Yeryüzündesin. Bunun Bir Tedavisi Yok

Levent, uzun yıllar sonra hapisten çıktığında kardeşi Selma’dan başka gidecek yeri yoktur. Alzheimer hastası olan babaları 2 aydır kayıptır. Levent’in bir gece evine giren hırsız çetesi yüzünden bütün hayatı alt üst olmuştur. İki kardeş geleceğin kaygıları ve geçmişin karanlığıyla amansız bir mücadeleye girişir. Umut Beşkırma’nın yönettiği filmin başrollerini Ahmet Kaynak, İpek Türktan ve Cemil Büyükdöğerli paylaşıyor.

Zeitgeist


Yönetmeni Cenk Ertürk’ün yorumuyla Zeitgeist, izlemekte oldukları filmden başka hiçbir ortak yanları bulunmayan bir kadın ve erkeğin hikayesi. Birbirini hiç tanımayan bu iki insanı bir araya getiren film, sanatın buluşturucu yönüne de selam veriyor. Kadın ve erkek rolünde ise Dave Coleman ve Katie Rose Summerfield var.

Filmekimi festival programında yer alan 25 film ve fragmanları


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.