MİT duydu mu acaba İstanbul Beşiktaş patlamasını?

İstanbul’daki patlama sonrası artık bir şeylerin sorgulanması gerekmiyor mu? Türkiye’de bir iki yıl içinde kaç patlama oldu? Bu patlamaların öncesinde ve sonrasında neler yapıldı? Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Hakan Fidan ne yapıyor?

MİT duydu mu acaba Beşiktaş patlamasını?

MİT duydu mu acaba İstanbul patlamasını?

Şarkı sözlerine, şiirlere konu olmuş bir şehir İstanbul. İstanbul’u, İstanbul’un önemini, İstanbul’un tarihsel süreçteki değerini bilmeyen yoktur. İstanbul’u düşündüğünüzde Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan jeopolitik konumu itibari ile de siyasi bir öneme sahip.

Avrupalı birine “Türkiye’den birkaç şehir sayın” deseniz akla ilk gelecek, söylenecek şehirler arasında ilkidir. Türk turizminin kalbidir. O yüzden Antalya ile de turizm alanında yarış halindedir. Uluslararası toplantıların merkezidir. AKP iktidarının anayasada değişiklik yapma şansı olsa başkent yapacağı şehirdir İstanbul…


İstanbul’daki patlamaya gelecek olursak…

Emniyet görevlileri bir eylemi çözüme kavuşturmaya çalıştığında veya gelecek bir tehlikeye karşı öngörüde bulunurken olayı eylemcinin gözüyle çözmeye çalışır. “Ben olsam eylemi nerede, nasıl, gerçekleştirirdim?” sorusunu kendisine sorar. “Terörizm, Türkiye’de bir eylem yapmak istese ve bu olayı dünyaya duyurma amacı olsa eylem nerede gerçekleştirilmelidir?”

Başta İstanbul, başkent Ankara, amacına göre İzmir, turistik şehir Antalya gibi şehirler ön plana çıkar. Geçmişe gidildiğinde de bu illerin her birinde muhakkak bir terör eylemi gerçekleşmiştir.

İstanbul’da da daha önce bomba patladığında dünyaya “Türkiye’nin metropolünde” diye yansıdı. Ankara’da bomba patladığında “Türkiye’nin kalbinde” diye dünyaya duyuruldu.

OHAL sürecinde bile böyle bir patlama gerçekleşiyorsa…

Bu terör eylemleri bizim ülkemizde olduğu gibi dünyada da yaşanmaktadır. Fransa’da 2015 yılında bomba patladığında, Fransa’da 6 aylık OHAL ilan edildi, yeterli olmadı 6 ay daha uzatıldı. Türkiye’de de 15 Temmuz olayı gerçekleşti 3 aylık OHAL ilan edildi ve daha sonra Türkiye’de de 3 ay daha uzatıldı. OHAL’in varlığı, uzatılması tartışılır; ancak eğer OHAL’de de bu kadar çok önem arz eden, dünyada kabul gören İstanbul’da böyle bir patlama meydana geliyorsa durup düşünülmelidir!..


Nasıl önlem alınamıyor?

Yukarıda da ifade ettiğim gibi siyasi, jeopolitik, tarihi, kültürel yönden bu kadar güçlü olan güvenlik açısından tam korunaklı olması gereken bir şehirde böyle patlamalar nasıl bu kadar kolay gerçekleşiyor, nasıl önlem alınamıyor?

Dünyanın gözünün üzerinde olduğu Türkiye’de son bir iki yıl içerisinde İstanbul’da kaç patlama olduğu düşünülürse bir şeylerin yolunda gitmediği ortadadır…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2015 yılının Kasım ayında Fransa’daki patlamadan sonra “Fransa’nın istihbarat örgütü ne yapıyor?” diyerek Fransa’yı sorgulamıştı. Fransa’daki o patlamadan hemen sonra 2016 yılının Ocak ayında ise Sultanahmet Meydanı‘nda patlama meydana gelmiş ve biz de o gün, bizim istihbaratımız olan MİT’i ve müsteşar Hakan Fidan’ı sorgulamıştık…

15 Temmuz darbe girişimi oldu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hakan Fidan’a İyi bir görev sergilemediniz! diye ifade de bulundu. Başbakan Binali Yıldırım’ın, Fidan’a sorduğu ‘darbe girişiminde istihbarat zafiyeti’ sorusuna Fidan’ın cevap veremediğini öğrenmiştik. Şimdi ise 15 Temmuz darbe girişimi için araştırma komisyonu kuruldu ve hala Fidan bu komisyona gelmiyor ya da gelemiyor!..


Tüm bunlara rağmen İstanbul’daki bu patlama sonrası ne olacak, hükumet neler yapacak göreceğiz. İstanbul’daki bu göz yaşından sonra MİT’in varlığı, Hakan Fidan’ın müsteşarlığı artık sorgulanmalıdır!..

10 Aralık Beşiktaş saldırısından sonra gazete manşetlerinde ne vardı?

Video: Beşiktaş’ta 2. patlama Marmara otelinden amatör kamera


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…