Dertleri sırtlayan adam: Odysseia’nın Atlas’ı

Lapetos ile Klymene’nin 13 çocuğundan en güçlü olanıydı Atlas. Onun önderlik ettiği Titanlar kaybederler Olymposlu tanrılara karşı açtıkları savaşı. Ve Olymposlu tanrılar birer cani gibi tıkarlar onları Tartaros’un cehennemine.

Dertleri sırtlayan adam: Odysseia'nın Atlas'ı

“Dünyanın bittiği bir yerlerde

Güzel sesli akşam perilerinin karşısında


Dimdik durup ayakta tutuyor göğü

Başı ve yorulmaz kolları üstünde.

Akıllı Zeus’un ona ayırdığı kader bu.

Bu Atlas görür denizin bütün uçurumlarını,

Ve koca direkleri omuzlarında taşır,

Yeri göğü birbirinden ayıran direkleri”

(Odysseia I, 53-55)

Lapetos ile Klymene’nin 13 çocuğundan en güçlü olanıydı Atlas

Onun önderlik ettiği Titanlar kaybederler Olymposlu tanrılara karşı açtıkları savaşı.

Ve Olymposlu tanrılar birer cani gibi tıkarlar onları Tartaros’un cehennemine.

Liderleri Atlas’a ise daha farklı bir cezayı reva görürler.

Bu güçlü adam, Dünya’nın en batı ucunda dikilip,

Taşıyacaktır gök kubbeyi omuzları üstünde

Ve onu, düşürmeyecektir bir an olsun sırtından.

Böylece yer – gök buluşmasının meyvesi olan Titanları sonsuza dek tarihe gömme görevini vermiş olurlar liderleri olan Atlas’a.

***


Gök kubbeyi omuzlarında taşıdığı sıradan bir günde Herakles ile karşılaşır Atlas

Herakles ondan yardım ister ejderhanın koruduğu bir adadaki altın elmaları çalması için.

Göğü sırtında tutmakta olan Atlas, altın elmaları alıp getirene kadar bir süre yükünü tutmasını ister Herakles’den…

Anlaşırlar…

Atlas da söz verdiği gibi altın elmaları getirir ona, ancak döndüğünde tekrar omuzlamaktan kaçınır göğü.

Yükün omzundan kaydığını ve hiç olmazsa düzeltmek için kısa bir süreliğine tutmasını ister Herakles ondan.

Bu basit hileye kanan Atlas göğü yüklenir yüklenmez hemen uzaklaşır oradan Herakles. Böylece Atlas, sonsuza kadar taşımak zorunda kalır gök kubbeyi.

Atlas’ın yükü ve sonsuza kadar sürecek olan cezası ile Zeus ona kendi varoluş sebebini aslında bir ceza olarak yüklemiştir sırtına.

Bu sorumluluğunun altında nedenlerini, niçinlerini, varoluşunun sebeplerini düşünür durur koca Titan.

***

İnsanoğlu da tıpkı bu koca titan gibi sorunlarını ve dertlerini yükler durur sırtına…

Ve Atlas gibi ölene dek taşır omuzlarında.

Zaman zaman dertlerinden kaçıp kurtulmak istese de

Ancak kısa süreliğine devreder bir başkasının sırtına…

Ve tekrar geri almak koşuluyla.

Gerçekte onu güçlendiren ve direncini artıran yükün aslında varoluşunun da nedeni olduğunu bilmeden.

***


Atlas’ın sırtında taşıdığı kürenin dikkatli bakıldığında yer küre değil gök kubbe olduğu görülecektir. Gök kubbeyi sırtında taşıması da pek çok literatüre ilham kaynağı olmuştur. Bu mitolojik hikayeye dayanarak tıpta kafatasını taşıyan ilk omura, toplu bilgi vermek için bir araya getirilmiş coğrafya haritalarına, o zamanlar dünyanın bittiği yer olarak görülen
kuzeybatı Afrika’nın ucundaki dağlara, bu dağların baktığı uçsuz bucaksız okyanusa, Atina’yı fethetmeye çalışan ancak başaramayınca bir gecede okyanusa gömülen uygarlığa isimleri hep ondan esinlenilerek verildi.

Sümer: Tanrıların çocukları Sümerler


Taner Erim
1966 yılında İstanbul'da doğan yazar, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun olmuştur. Hava Kuvvetlerinin çeşitli birimlerinde hekim olarak görev yaptıktan sonra 2010 yılında emekli olmuştur. Halen özel sektörde kulak burun boğaz uzmanı ve bir yüksek öğretim kurumunda öğretim görevlisi olarak çalışmakta olan yazarın ilgi alanları siyasi tarih, sinema ve motosiklettir.