Referandum’da neden #Evet demeliyiz?

Dile kolay, 15 yıl… AKP, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin gelmiş geçmiş en uzun iktidarda kalan ve bunu tek başına başaran bir parti… AKP’nin başardığı (!) başka şeyler de var: Alevi sorunu, Oslo görüşmeleri, Habur faciası, Kabataş yalanı, Tekel işçileri olayı, Gezi eylemleri, Kürt sorunu…

referandum neden evet akp ak parti icraatları

İşte bu yüzden Referandum’da evet demeliyiz!

Referandum 16 Nisan’da yapılacak. Yapılacak, yapılacak da ‘evet’ mi çıkacak, yoksa ‘hayır’ mı? Herkes bunun sonucunu merakla bekliyor.

Tabi herkesin kendince bir muhakeme yeteneği var ve herkes ona göre bir çözümleme yapıp kararını vermeli. Benim düşüncelerim merak ediliyorsa, bence “evet (!)” çıkmalı bu Referandum’dan…


Referandum’da neden mi evet çıkmalı?

Yıllar öncesinden bugüne gelmeye çalışalım…

YÖK, AKP iktidarından kadro istiyor; bilimde, akademik insana ihtiyaç duyuluyor; ancak AKP, YÖK’e kadro vermiyor! Olaya bakın ki Diyanet İşleri’nin iki bin kadro talebine AKP, “İki bin kişi yeter mi yahu?” diyerek Diyanet’e 15 bin kadro veriyor ve böylece dinde siyasallaşma başlıyor!..

O yıl, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz “11 yıl Diyanet İşleri Başkanlığı yaptım, ilk defa bu iktidardan baskı gördüm” diyordu. Bu olayın benzerini yıllar sonra Ali Bardakoğlu yaşıyordu… Bardakoğlu’ndan sonra AKP iktidarı sonunda Diyanet’in başına birini bulmuştu: Mehmet Görmez. “İsraf haram” diyen İslam’ın anlatıcısı Mehmet Görmez’e, AKP iktidarı 1 milyon liralık araç tahsis etmişti. Sayın Görmez de ondan sonra birçok şeyi sağ olsun görmez (!) oldu…

Irak’ta 11 Türk askerinin kafasına çuval geçirildi. Sustuk…

AKP yöneticilerinin ABD’ye karşı tepkisi bekleniyordu. Çünkü iktidar onlardı. Beklenen cevap geldi: “Her aklımız estiğinde nota veremeyiz” dediler. Ancak, yıllar sonra sınır ihlali yapan Rus uçağını indirmesini biliyordu ve “Yine olsun, yine aynı şeyi yapardık” diyordu; ancak, daha sonra Ruslara karşı geri adım attık ve Ruslar, bu olayı unutmadı! Bunun acısını ‘koordinatları yanlış hesaplamışız’ diyerek 10 gündür aynı noktada bulunan Suriye’deki birliğimizi vuruyor ve üç askerimizi şehit ediyordu…

Bir ihale yapıldı; konu, Tekel rakısı…

Yılmaz Özdil de kitabında çok güzel anlatmıştı bu durumu… İhaleyi, bugünkü AKP’ye yakınlığı ile bilinen bir iş adamı 292 milyon dolara aldı. Daha sonra 810 milyon dolara Amerikalı şirkete satıldı. Yanke’ler de İngilizlere 2,1 milyar dolara sattı! Zarar ne kadar sevgili Türk halkım; ne oldu bu satışın sonucunda? Ne oldu biliyor musunuz?  “Aşçı bahçıvana; bahçıvan hizmetçiye…” meselesi oldu; yani olan yine bize oldu!

ABD Başkanı Bush, Mesud Barzani’yi misafir etti

Bush şöyle dedi: “Kürdistan Başkanı’nı Oval Ofis’te ağırlamak benim için onurdur” dedi. Yıllar sonra Binali Yıldırım böyle demese de; O da, Barzani’yi Kürdistan bayrağı eşliğinde Ankara’da ağırladı…

Dönemin Maliye Bakanı başroldeydi…

Bakan’ın oğlu “likit yumurtada para var” diyerek, bu işin peşine düşüyor. Sonra ne mi oluyor? Likit yumurtada var olan KDV % 18’ken, sonra şapkadan tavşan çıkar gibi yumurtanın KDV’si % 8’e düşüyordu. Daha önce de ne yapmıştı bu AKP iktidarı? Pırlantanın KDV’sini ‘sıfır’lıyordu! Sanki bu millet pırlanta yiyordu!..

Madımak Katliamı’nı hatırlayan var mı? Unutan var mı desene!

Madımak sanığı olarak aranan birinin, İstanbul metrosunda gişe memuru olarak çalıştığı ortaya çıkıyordu. İşin tuhaf kısmı 2002 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne alınmıştı! Aleviler konusunda samimi olmayan AKP, Madımak katliamının avukatlarını da milletvekili, bakan yapıyordu, belediyeye almış çok mu? Madımak katliamı şöyle bir kenarda dursun…

Terörle Mücadele Koordinatörü olarak getirilen Edip Başer, AKP’nin koftiden yaptığı bu koordinatörlük mevzusunu “hikaye” diyerek bıraktı. AKP’nin belki de neyi amaçladığını görmüştü Sayın Başer. Öyle olmasa birkaç yıl sonra Oslo, Habur Faciası çıkar mıydı?!..

AKP iktidarının önemli isimlerinden biri de Hüseyin Üzmez’di

76 yaşındaki Üzmez, 14 yaşındaki kıza cinsel istismarda bulunmuştu. Daha büyüğünü yıllar sonra Ensar Vakfı olayında görecektik; 45 çocuğa istismarda bulunulacak ve AKP’nin kadın olan, Aile Bakanı “Bir kereden bir şey olmaz” diyecekti…

Bir ara AKP’yi ciddi anlamda eleştiren DOĞAN Medya’ya “vergi kaçırma”sı nedeniyle 826 milyon lira ceza kesiliyordu. Doğan, AKP’ye muhalefet olmanın diyetini ödüyordu o günlerde…

Doğan’a kesilir de Koç’a ceza kesilmez mi? Şak… Gezi eylemleri sırasında “Divan Oteli’ne nasıl eylemcileri alırsın?” cezası Tofaş’a gelmişti. 67,5 milyon liralık uyarı (!) geldi…

Tofaş’a gelir de Tüpraş’a gelmez mi? Koç’un yine Tüpraş’ına başka bir olay nedeniyle bu kez 412 milyon liralık uyarı (!) gelmişti…

Gezi eylemlerinde halkı kutuplaştırmak için tek tek yalanlar ortaya atılıyordu

“Başörtülü bacımın üzerine işediler”, “Camilerde içki içildi” gibi yalanlarla dini kesimin duyguları etkilenmeye çalışılıyordu. “Camide içki içilmedi. Ben din adamıyım. Yalan söyleyemem” diyen din adamı Fuat Yıldırım, Mehmet Görmez’in görmediğini görmüştü! Ancak, Fuat Yıldırım bu açıklamasından dolayı ödüllendirildi (!) ve bulunduğu camiden sürüldü…

Baskılar her yerde ve muhalif olan her meslek grubuna…

Tekel işçilerini hatırlıyorsunuz değil mi? Günlerce sokaklarda yattılar, aç kaldılar. Çocuklarıyla birlikte eylem yaptılar. Polisler tarafından dövüldüler… Ama ne yaptı Tekel işçileri? Daha sonra bu işçilerin % 70’inin AKP’ye oy verdiği ortaya çıktı…


AKP Çorum Milletvekili Ahmet Aydoğmuş “AKP iktidarına karşı çıkanların kanını tahlile yollamak gerekir, kanı bozuklar” demişti.

Zonguldak’ta 30 kişi, Soma’da 301 kişi öldü

Bu yetmezdi; “yetmez ama evet”, 301 kişi de Soma‘da öldü. Soma halkı da TEKEL işçileri gibi AKP’yi tercih etti. Halkın % 43’ü, 2014 Mart seçimlerinde AKP’ye oy verdi. Sonra gördük ki BBC Türkçe’ye konuşan Soma mağduru bir kadın “işten çıkarılma tehdidi” ile AKP’lilerin oy topladığını söyledi…

AKP, Milli Güvenlik Toplantısı’nda irticayı iç tehdit olmaktan çıkardı… 15 Temmuz’da darbe girişimini yapanlar da Ergenekoncu’ydu (!) zaten…

Sahte Ergenekon Davası patlıyor, Atatürkçü subaylar teker teker içeri atılıyordu… Bu olayı onuruna yediremeyen Ali Tatar intihar ediyor; AKP şakşakçısı, kendini bilmez (sözde) bir yazar “Hesabını vermeden nereye gidiyorsun?” diyordu!

Almanya’da Deniz Feneri olayı ortaya çıktı; olay Türkiye’ye sıçramak üzereyken AKP iktidarı, fenerin ampulünü patlattı ve olay Türkiye’ye sıçramak üzereyken patlatılan ampul çöpe atıldı…

34 PKK’lı Habur’dan davullu zurnalı giriş yaptı. Seyyar bir mahkeme kurulup bunları Türkiye sınırları içinde salıverdiler…

AKP iktidarı, “Görüşmem; şehit annelerine ne diyeceğiz?” dediği PKK’lılarla Oslo’da görüşmüştü.

Davos‘ta İsrail’e bağırıp çağırıyorduk ama Malatya’da İsrail’i korumaya çalışıyorduk. Ne oluyordu? Malatya’ya NATO radarı döşüyorduk!

Bedelli askerlik için “Şehit annelerine ne diyeceğiz?” dedikten kısa bir süre “Hayırlı olsun, bedelli askerlik çıkarıyoruz” açıklaması geldi…

“Dindar gençlik yetiştireceğiz” dediler. Dindar gençlerinden biri, yani Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni İzmir’de 15 yaşındaki E.A.’ya tecavüz etti…

Yarım kalan Madımak Davası…

Interpol tarafından aranan Madımak sanığı Cafer Erçakmak, Madımak Oteli’ne yalnız birkaç yüz metre ötedeki evinde kalp krizi nedeniyle hayatını kaybediyor (2011 yılında), gizlice gömülüyordu; ancak bizim Türk polisimiz ne hikmetse bu adamı yıllarca bulamıyordu! Bugün çıkmış, bizim Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da Almanya’ya adalet dersi vermeye kalkıyor… Madımak Davası düştüğünde yine bizim o günkü başbakanımız “Hayırlı olsun!” diyordu. Ondan sonra da Alevilere açılım saçılım yaptılar; ancak Aleviler, bunu yemedi!..

Madımak Oteli

Kürt sorunu

“Kürt sorununu ne pahasına olursa olsun biz çözeceğiz” dendi; bir süre sonra ise “Ne Kürt sorunu yahu!” açıklaması geldi; ancak, AKP milletvekilleri de bir dönem Abdullah Öcalan’a methiyeler düzüyordu…

Mavi Marmara

Mavi Marmara Saldırısı… “Savunmasız kardeşlerimizi şehit ettiler. İsrail terör devletidir!” dendi; bir süre sonra çoğu yerde yaptığı gibi AKP’den bir “U” dönüş geldi ve “Dönemin başbakanına mı sordunuz oraya giderken?” dendi. Çünkü ölenler için İsrail’den 20 milyon dolar alınmıştı, bu da yeterdi zaten!..

Faili meçhuller

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde Avukat Tahir Elçi öldürüldü… “Bizim dönemimizde faili meçhul olay kalmayacak!” diyen AKP iktidarı, Elçi’nin failini hala bulamadı!

Hendek krizi

Doğu’da “hendek krizi”nden sonra itiraf gibi bir açıklama geliyordu: “Valilere ‘dokunmayın’ emrini biz verdik!”.

“Kandırıldık”

Bunların ardından AKP’yi Esad kandırdı; PKK kandırdı; İsrail kandırdı; FETÖ kandırdı; ABD kandırdı! Yani kandıran kandırana…


İşte bunların devamının gelmesi ve böyle aydınlık (!) geleceği olan bir Türkiye için Referandum’da #Evet denmelidir! Şimdi söyleyin; var mısınız böyle daha güçlü (!), istikrarlı (!) Türkiye’ye?!..

Türkiye’de kadına şiddet: Ülkede söz sahibi kişilerin sözleriyle

10 araştırma şirketinden ‘referandum anketi’ sonuçları


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…