Annem benim gördüğüm en komik insanlardan birisidir. En komik diyememe sebebim de yarıştığı kişinin anneannem olması. Tabi bir de göz bebeğimdir annem. Ama öyle lafta da değil mesela gerçek anlamda göz bebeğime gelen ufacık bir toz zerresi canımı acıtır ya işte öyle olur bana da annemin canını sıkan bir olay olduğunda.
Benim özel günlerde o günle ilgili yaşadıklarımı hatırlama huyum vardır. Mesela geçen gün çok yakın iki arkadaşımın doğum günleriydi sabahtan akşama kadar onlarla olan anılarımı düşündüm. Bugün de anneler günü. Doğal olarak aklımda annem var.
On küsur yıllık arkadaşla olan anılar bütün günümü aldı birkaç ay sonra yirmi ay olacak anne-kız anılarımızı düşünmek için de haliyle bir gün az gelecek. Bu yüzden de sık sık anılarımın içinden çıkıp beni dünyalar mutlusu yapan kadını her gün düşünüyorum eğer bu cümle beni “bir gün değil her gün anneler günü” klişesine götürüyorsa yanlış yöndeyim çünkü aksine bugün anneler günü olduğu için bu yazı bugün yazılıyor.
Annem benim gördüğüm en komik insanlardan birisidir. En komik diyememe sebebim de yarıştığı kişinin anneannem olması. Eminim aynısı abim için de geçerli, ikimizin de çocukluk anılarında anneannemin birden bire şarkı söylemeye başlayıp bizimle dans ettiği vardır mesela. Bizimle oynadığı oyunları hiç unutmuyorum, bir de hatta bir keresinde ilkokuldayken bir arkadaşımla anneanneme gitmiştik sonradan annesine demiş ki “ben hiç böyle anneanne görmedim.” Annem de lisede bu şekilde oldu arkadaşlarımın gözünde. Mesela ben annemle aynı sahnede oynadım ve hayatımın en paha biçilmez anılarından birisiydi. Nasıl da heyecanlıydı sahneye çıkmadan. Ama çok güzel de üstesinden geldi, herkes hayran kalmıştı.
Gözbebeğim annem
Tabi bir de göz bebeğimdir annem. Ama öyle lafta da değil mesela gerçek anlamda göz bebeğime gelen ufacık bir toz zerresi canımı acıtır ya işte öyle olur bana da annemin canını sıkan bir olay olduğunda. Moralim bozuk olduğunda hep bir annemi göresim gelir ve bu karşılıklı sanırım. Çünkü telefonda konuşmalarımızda ya da buluştuğumuzda döndürdüğümüz dedikodularda bana içini döker, bazen ağlar. Göz bebeği olduğundan kendisi ben ağladığımda onun da gözlerinden pıt pıt iki yaş düşer en olmadı gözleri buğulanır bu yazının burasına geldiğinde olduğu gibi aynı. Ama bu kadar ağlamak yetmez mi? Şimdi açalım camı ve gökyüzüne bakalım ne de olsa bu güneşin battığının iki ertesi gününde yanında olacağım.
Yani anlayacağınız bizimki klasik bir anne kız ilişkisinden de öte. Bizimki bir rol arkadaşlığı gibi daha çok, ilişkimiz karşılıklı olarak birbirini en iyi anlamakla yürüyor. Bu yıl bedenen uzaklaştık biliyorum ama tahmin ettiğimin aksine bir şey oldu. Sürekli beni düşünen ve bıkmadan beni seven birisi varmış hissinin ne demek olduğunu anladım. Bu bahsettiğim aramızda oluşan bağ benim için hiçbir zaman “annemsiz kararlar veremem” ya da “hemen bu yaşadığımı arayıp anlatmalıyım” noktasında olmadı. Anlayacağınız karşılıklı sırlarımız da olsa bu bir saklama hali değil, kendi özelin olması hali oldu bizim için hep. Bu yüzden de yedi yaşımdan beri abimle bana öğütlediği “kendi sınırlarınız olsun, kimse onları yıkmaya çalışmasın babanızla ben bile” sözünü bu yaşımda yeni yeni anlayıp teşekkür ediyorum.