Özellikle bahar ve yaz aylarında ortaya çıkan cilt lekeleri, genellikle melanositlerin sayı ve fonksiyonlarındaki artışın bir sonucudur. Çoğu kez zararsız bir durum olmasına rağmen bazen altta yatan önemli bir hastalığın göstergesi de olabilir. Yüzde yerleştiğinde, kozmetik ve psikososyal sorun oluşturarak yaşam kalitesini kötü yönde etkiler.
İstanbul Aydın Üniversitesi VM Medical Park Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ahu Çiler Çıkım, pek çok kişide en sık rastlanan cilt sorunlarının başında gelen güneş lekeleri ve çillerin oluşmasını engellemek ya da artmasını önlemek için önerilerde bulundu.
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ahu Çiler Çıkım, ciltte lekelenmeye neden olan tablolar arasında en sık gebelik maskesi olarak da bilinen melazma, postinflamatuar hiperpigmentasyon (cilt koyulaşması), güneş lekesi (lentigo) ve çiller hakkında bilgiler verirken alınması gereken önlemler konusunda da şu uyarılarda bulundu:
En sık rastlanan leke: Melazma
Ciltte en sık lekelenmeye neden olan tablo melazmadır. Genetik yatkın olan kişilerde güneş gören bölgelerde özellikle güneşe maruz kalmak ile ortaya çıkan çoğunlukla yüzü, nadiren de boyun ve ön kolları etkileyen yaygın bir tablodur.
Ayrıca gebelik, doğum kontrol hapları, bazı kozmetik ürünler, epilepsi ilaçları, tiroid hastalıkları da diğer sebepler arasındadır. Tedavisi hastalığın kronik ve tekrarlayıcı özelliğinden dolayı zordur.
Hastaların güneş ışınlarından mümkün oldukça kaçınması, düzenli aralıklarla güneşten koruyucu kremler kullanması gerekir. Daha önceki gebeliklerinde melazma gelişen kadınların özellikle güneşten korunma konusunda daha dikkatli ve özenli olması gerekir.
Bu kişilerin gebelik sonrasında da doğum kontrol ilaçlarını kullanmaması, bu tabloya sebep olabilecek kozmetik ürünlerden kaçınmaları önerilmelidir. Melazma tedavisinde cilt doktorları tarafından reçete edilebilen krem tedavileri, kimyasal soyma işlemleri ve lazer tedavileri uygulanabilir.
Fakat hangi tedavi kullanılırsa kullanılsın tedavi süresince ve sonrasında güneş koruyucu kremlerin düzenli kullanımı hem tedaviye destek sağlayacak hem de tekrarlama ihtimalini azaltacaktır.
Postinflamatuar hiperpigmentasyon (cilt koyulaşması), deride bir hasarlanmaya bağlı olarak özellikle koyu ten rengi olan kişilerde gözlenen bir durumdur. Sedef, dermatit, liken hastalığı gibi çeşitli deri hastalıkları, enfeksiyonlar, alerjik reaksiyonlar, deriye uygulanan travmalar, tedaviye yönelik girişimler, yanıklar ve ilaç reaksiyonları deride pigment fazlalığına yol açarak postinflamatuar hiperpigmentasyona neden olur.
Güneş lekesi her yaşta görülebiliyor
Güneş lekesi, yani ‘lentigo’ her yaşta görülebilir. Özellikle yüz, omuzlar, sırt, göğüs ve el dış kısımlarda ve açık tenli kişilerde görülen çillerle karışan bir tablodur. Çilden daha koyu renkli ve daha büyüktür. Yaz kış deride kalır.
Yaz aylarında rengi koyulaşır. Ani güneş yanıklarından sonra açık tenli kişilerde görülmesi sıktır. Kansere dönüşmez. Fakat lentigo, ‘maligna’ olarak adlandırılan deri kanserleriyle karıştırılabilir. Tedavi öncesinde özellikle cilt doktorları tarafından bilgisayarlı dermoskop denen cihazlarla ayırımı yapılmalıdır. Tedavide lazer sistemleri kullanılmaktadır.
Çiller ise sarışın, kızıl gibi açık tenli kişilerde özellikle çocukluk yaşlardan itibaren, güneşle temas eden cilt bölgelerinde görülen açık kahverengi renk değişiklikleridir. Güneş lekelerinden (Lentigo) farkı yaz aylarında koyulaşır ve kış ayında nerede ise kaybolur.
Çocuklara ekstra koruma gerekiyor
Kişiler ömürleri boyunca aldıkları toplam UV ışınının yarısını 20 yaşa kadar alırlar. Bu nedenle çocukların güneşten korunması çok önemlidir. Gün ortasında 1 saatte tüm gün içinde alınacak UV’nin yüzde 20-30’u alınmaktadır.
Gündüz 09.00-15.00 saatleri arasında ise tüm gün alınan UV’nin yüzde 75’i alınmaktadır. Sıcak, rutubet ve ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak için özellikle saat 11.00-16.00 arasında dışarda bulunmamak gerekir.
Koruyucu yağlar ve kremler güneşe çıkmadan yarım saat önce sürülmeli ve her 2 saatte bir, ayrıca yüzdükten ve terledikten sonra tekrarlanmalıdır. En az 30 koruma faktörlü olan güneş koruyucular tercih edilmelidir. Küçük yaştan itibaren çocuklarımızı güneşin zararlı etkilerine karşı bilinçlendirmeli ve güneş koruyucu alışkanlığı kazandırmalıyız.
Ten açıldıkça önlem artmalı
Güneşe karşı nasıl korunmamız gerektiğini belirlemede cilt tipi büyük bir önem taşır. Güneşin zararları açısından en fazla riski, beyaz tenliler, kızıllar ve hiç bronzlaşamayan ya da güneşe çıktıkça deri yanıklarıyla sonuçlanan cilt tipleri taşır. Bu nedenle açık tenli renkli gözlü kişilerin özellikle daha dikkatli olması gerekir. Fakat son zamanlarda ozon tabakasındaki azalmalardan dolayı esmer tenlilerde de yanıklarla karşılaşma olasılığı artmıştır.
Çevresel yaşlanmaya tedbir alabilirsiniz
Sağlıklı bir cilt, sağlıklı bedenin yansımasıdır. Hava kirliliği, mevsimsel ve hormonal değişiklikler, aşırı stres, yaşam tarzı (bilgisayarlı ortamlar, televizyon, elektrikli aletler) gibi faktörler nedeniyle vücut belli bir stres ortamına girer.
İşte böyle ortamlarda cilt yavaş yavaş yaşlanmaya başlayacaktır. İki türlü yaşlanma vardır, genetik ve çevresel yaşlanma. Genetik yaşlanmanın önüne geçilemez, fakat çevresel yaşlanmayı geciktirmek aşağıdaki önlemlerle mümkündür.
Genç ve sağlıklı bir cilt için öneriler
Cildimizi uzun süre genç ve sağlıklı tutabilmek için bu yöntemleri uygulayabiliriz;
- Günde en az 2 litre su için: Günde en az 2 litre su içmek hem sindirim sisteminiz için çok faydalıdır hem de cildin nem kazanması, kurumaması için gereklidir.
- Her cildin neme ihtiyacı vardır: Yüzünüzü ılık suyla yıkamayı tercih edin, yıkadıktan sonra cilt yapınıza ve yaşınıza uygun bir nemlendirici kullanın.
- Güneş kremi kullanın: Güneş kremi ile beraber geniş kenarlıklı şapkalar güneşten korunmanıza yardımcı olacaktır.
- Stresten uzak durun: Stres sadece cilt için değil tüm vücut sağlığı için kötüdür. Mutlu olun; yüz ifadeniz, gözünüzdeki ışık ve cildiniz çok daha güzel olacaktır.
- Düzenli uyuyun: Uyku sırasında tüm organlarımız gibi cildimiz de dinlenir ve yenilenir, yeniden enerji kazanır. Günde en azından 6-7 saat uyuyun.
- Düzenli egzersiz yapın: İster yüz egzersizleri isterse de tüm vücut egzersizi olsun, düzenli egzersiz dolaşımı artırır, cildin elastikiyetini artırarak kırışıklıkları önler, yağ miktarını azaltarak tüm vücut sağlığına yardımcı olur.
- Sigara içmeyin: Sigara her organa zarar verdiği gibi cilt üzerine de olumsuz etkilere sahiptir. Sigara içimine bağlı ortaya çıkan toksinler cildin kalitesini, rengini olumsuz etkiler.
- Beslenmenize dikkat edin: Her zaman için taze, işlenmemiş, uygun pişirilmiş gıdaları tercih edin. Gıdalardan aldığınız vitamin, mineral ve proteinler de cildinizin görünüşünü çok etkileyecektir.