Özgüven, ilk çocukluk dönemi ile birlikte daha belirgin hale gelmeye başlayan benlik algısının olumluluğu ile paralel olarak şekillenir.
Bilindiği üzere kendine olan güven yani yeterlilik duygusu “özgüven” olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu “kendine ilişkin farkındalığın” çevresel girdilerin pozitif olma durumunun gereğinden fazla, yersiz ve abartılı olmasına bağlı olarak gelişir.
Özgüvenin gereğinden fazlası ve sınırlarının aşılması durumunda artık bu bir özgüven değil, “özgüven sapması” diyebileceğimiz megalomani ve onun çeşitleri olan bazı duygusal sapkınlıklara dönüşebilmektedir.
Bunlar özetle ve genel hatlarıyla en basitinden en ağırına doğru;
1. Kendini beğenme,
2. Kendini farklı görme,
3. Kendini üstün görme,
4. Kendine hayran olma
şeklinde bazı psikopatalojik olarak olarak ifade edilen “kişilik bozuklukları şeklinde gelişebilmektedir.
Özgüven duygusunun herkesi eşit olarak görme kuralı ve ilkesi içinde kendine güvenme açısından gerekli ve yararlı bir kişilik gelişimi özelliği olduğu gerçektir.
Kendini tanıma ve farkında olma özgüvenin yararlı sonuçlarından birisidir. Ama bu kendini tanıma ve farkında olma,başkalarından farklı olmaya dönüşmeye başladığında sağlıksız dönüşüm de başlamış demektir.
Veliler, öğretmenler ve antrenörler için çocuklarda özgüven oluşturmada kritik eşik, çocuğun kendine ayrıcalıklı muamele yapılmasını istemeye başlamasıdır.
Ayrıca arkadaşlarını küçümsemeye ve alay etmeye başlaması veya kendisinin sürekli baş aktör ve figür olmayı istemesi gibi davranışlar üzerinde durulması gereken konulardır.
Özgüven sahibi çocuklar, kişilikli olurlar
Ama özgüven ile megalomani arasındaki sınırı belirleyecek olan öncelikle eğitimciler ve velilerin eşitlikçi tutum ve davranışlarıdır.
Kendi özelliklerinin farkında olmak demek kendini her açıdan üstün görmek demek değildir.
Çocuğa bu öğretilmelidir.
Son yıllarda ülkemizde de popüler hale gelen özellikle spor kulüplerinin altyapılarında yer alan spor okulları ve spor takımları bu anlamda hem olumlu hem de olumsuz görüntülere sahne olan alanlardan birisidir. Bazı çocuklar geçmişten getirdikleri olumlu veya olumsuz benlik geliştirmiş olmalarına ilişkin temel üzerine inşa etmeye çalıştıkları kişilik gelişimlerinin önemli bir parçası olan “özgüven” konusunda ya sorunlu ya da gereğinden fazla ayrıksı bir davranış sergilemektedirler.
Bu nedenle spor eğitimleri ve eğitim süreçleri kişilik gelişimine yönelik hem özgüven standardı konusunda hem de diğer kişilik gelişim özellikleri konusunda belli bir içeriğe ve amaca sahip olmak zorundadır. Spor eğitimlerinin çocuklar üzerinde en değerli katkılarından birisi de bu alana ilişkin verilecek katkı olsa gerektir.