Kurbağa teorisi ve milli değerler

Bir kurbağayı kaynar suyun içine bırakırsanız tepki vererek kendini hemen dışarı atacaktır. Ancak aynı kurbağayı ılık suyun içine bırakırsanız kımıldamadan duracak, ardından su yavaş yavaş ısıtıldığında sıcaklık yükselecek kurbağa ise hiçbir şey yapmayacaktır. İşte bu kurbağa teorisidir. Şimdiyse birileri tarafından günümüz toplumu üzerinde uygulanmaya çalışılmaktadır. Nasıl mı?

Kurbağa teorisi ve milli değerler

Öncelikle yavaş yavaş ısınmaya başlayan suyun içerisindeki kurbağa suyun sıcaklığının gittikçe arttığının farkında değildir. Çünkü kurbağanın sinir sistemi ani değişikliklere programlanmıştır. Kurbağa yükselen sıcaklıkta gittikçe daha çok sersemleyecek, dışarı çıkamayacak hale gelecek ve haşlanıp pişecektir.

Kurbağa teorisi ve toplum

Kurbağa teorisi günümüz toplumunda ise değişimin dirençle karşılaşacağı durumlarda insanların değişimlerini sorunsuz şekilde sağlayabilmek adına yapılmaktadır. Tepki mekanizmaları ani değişimlere programlanmış olan insanlar ise bu bağlamda söz konusu değişimlere hızla yanıt veremiyorlar ve kültürel değişim gibi stratejik programlarda bu sebepten dolayı değişimi fark edemiyorlar. Çünkü değişim zamana yayılmıştır ve yavaş yavaş işlemektedir.


Stratejik değişimleri göremeyen toplumlar kurbağanın kaderinden kaçamazlar

İnsanlar söz konusu stratejik taktik düzenlemeleri rutin faaliyetler sanmaktadırlar.

Toplumların hayatta kalmalarına birincil tehdit ani olaylar değil, yavaş yavaş gelişme gösteren kademe kademe ilerleyen süreçlerdir. Bilhassa bu sinsi değişimleri görmeyi öğrenemeyen toplumlar kurbağanın kaderinden kaçamazlar.

Ben kimim? Toplum kim?

Kurbağanın kaderine kapılmak istemeyen toplumların öncelikle benliklerini iyi tanımlaması gerekmektedir. Burada kritik olan nokta her bireyin kendine yönelteceği “ben kimim?” sorusudur. Böylece her birey kendi güçlü ve zayıf yanlarının ayrımını yapabilir bu yönde kendini geliştirir ve algılarını açık tutarsa, söz konusu değişimin nasıl gerçekleştiğini taktiksel adımlarını daha iyi kavrayabilir ve alışkanlık haline gelen olumsuz değişimlere doğru gitmemeyi başarabilir. Ve bu değişimlere artık aniden tepki verdiğini gözlemleyebilir.

Kurbağa teorisi ile milli değerlerin yok edilmesi amaçlanıyor

Günümüz toplumu üzerinde kurbağa teorisinin uygulanmasının açık örneklerini paylaşmak istiyorum. Adeta milli değerlerimiz tahrip ediliyor ve yok edilmesi amaçlanıyor. (Bakınız: son bir yıl içerisindeki olaylar)

Atatürk’ün mareşal üniformalı tablosununun depoya kaldırılması, Anıtkabir’in avlusuna oyun parkı yapılması, Lozan tartışmasının başlatılması, Cumhuriyet Gazetesi yazarlarına gözaltı, hapis cezası… Rize’de Atatürk heykelinin sökülmesi… AKP’li kadın milletvekilinin “100 yıllık prangadan kurtuluyoruz” demesi…

Abdülhamid’in torunu Nilhan Osmanoğlu’nun “parlamenter sistem benim değerlerime zarar verdi, parlamenter sistem canımıza yetti artık” demesi…

Suriyelilerin bizim topraklarımızda sefa sürerken bizim askerlerimizin Suriye’de şehit ettirilmesi…

AKP Gençlik Kolları Başkanı’nın, “Birisinin babasının ve kendisinin doğum yeri Selanik’se, Selaniklidir, kimse Türk, Atatürk demesin, orijinali Yunan, Türk’e benzemiyor, keşke Atatürk olmasaydı” demesi…


Müjdat Gezen’in Sanat Merkezi’nin kundaklanması

Başkent Ankara’da, sözde Kürdistan bayrağının göndere çekilmesi

AKP’li Belediye Başkanı’nın, “İçimize kanı bozuklar, sütü bozuklar sızdı. 1923’te koskoca 650 senelik çınara darbe yaptılar, cumhuriyet kuruldu” demesi…

“Almanya araba yapıyor, biz daha bir araba yapamadık, utanmıyor muyuz, sıkılmıyor muyuz, yazıklar olsun şu CHP’ye” denmesi…

Mustafa Armağan’ın Atatürk ve manevi kızı Afet İnan’a ahlaksızca saldırıda bulunarak “yatıp kalkıyorlardı” demesi

Zübeyde Hanım’a alçakça iftira atılarak genelevde çalıştığı iddialarının ortaya atılması…

Türk basını karanlık günlerine sürüklenirken, Katarlı El Cezire televizyonuna ambargo uygulanınca isyan edilerek, “Dünyadaki basın örgütlerine sesleniyorum, bir medya kuruluşunun basın özgürlüğü elinden alınıyor” denmesi…

Kadir Mısıroğlu’nun “15 Temmuz, milli mücadeleyle kıyaslandığında katbekat üstün bir milli destandır, Kemalist inkılaplarla yapılan tahribata rağmen Müslüman Türk milletinin yıkılmadığının en mühim ispatı olmuştur” demesi…

Ve Anıtkabir’in çevresine konut izni tartışmaları günümüz toplumu üzerinde kurbağa teorisinin uygulanmasının açık örnekleridir.


Unutmayın değerli okurlar! Kurbağanın kaderine yakalanmamak toplum olarak bizim elimizdedir…

Din Kültürü dersinde artık cihat öğretilecek


Görkem Barındık
1993 yılında Ankara’da doğdu. Süleyman Demirel Üniversitesi Radyo ve Televizyon Programcılığı bölümünde ön lisans; Akdeniz Üniversitesi Gazetecilik bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Akabinde Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Ana Bilim Dalı'nda “Dijitalleşen Medya ve Yarattığı Yeni Şiddet Alanı: Dijital Şiddet” başlıklı tezini tamamlayarak yüksek lisans programından mezun oldu. Şu an hâlihazırda doktora eğitimi için hazırlanmaktadır.