Kadir Topbaş, Mehmet Keleş, Recep Aktepe, Melih Gökçek ve en son ağlayarak Balıkesir Belediye Başkanı Edip Uğur’un istifası. Demokrasi bir göz yaşının eşliğinde idama gitti!..
Demokrasinin idamı ve bir belediye başkanının gözyaşları
“Eğer insanlar Tanrı olsaydı, kendilerini demokratik olarak yönetebilirdi. İnsanlar Tanrı olmadıklarına göre, mükemmel bir devlet insanlara göre değildir” diyor Fransız Devrimi’nin öncüsü J.J. Rousseau…
Bir söz vardır hani; “insanlar hak edildikleri gibi yönetilir!”.
Evet, kesinlikle katılarak söyleyebilirim ki, hak ettiğimiz gibi yönetiliyoruz!
Bundan 100 yıl önce bu milletin aziz insanları, Vahdettin‘i el tersiyle itmiş; Damat Ferit hükumetine rest çekmiş, Büyük Önder Atatürk’ün idam fermanını imzalamış Mustafa Sabri‘yi hiçe sayarak baskı zinciri kırıp atmış ve Mustafa Kemal tarafından da daha sonra demokrasi yönetimi ile ödüllendirilmiştir.
O dönemde bırakın dünyayı, Avrupa’da bile demokrasi sadece İngiltere ve Fransa‘da var; bu ikilinin yanına üçüncü ülke olarak Gazi, Türkiye‘yi eklemiştir…
Büyük Önder, istemiş olsaydı o dönemde halifeliği kaldırmaz, hem İslam’ın liderliğini alır hem de tek başına bu ülkede kral da olurdu padişah da…
Ama yapmadı ve “demokrasi” vurgusu yaptı…
100 yıl sonra, yani bugüne geldiğimizde ise Türkiye bırakın demokrasiyi, otokratik yönetime doğru adım adım ilerliyor…
İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı olan Kadir Topbaş‘ın damadı Ömer Kavurmacı, FETÖ sanığı olarak bugün tutuklu ve yargılanıyor. Topbaş ise, istifaya zorlandı ve istifası bir süre sonra gerçekleşti…
Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş‘in damadı Emre Kurt FETÖ’den tutuklandı ve ardından Belediye Başkanı Keleş’in istifası geldi…
Bursa Belediye Başkanı Recep Aktepe önce “görevimin başındayım” dedi. Fazla sürmedi o da istifa etti…
İbrahim Melih Gökçek…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Gökçek’in istifası soruldu. Cumhurbaşkanı “Şu an için böyle bir şey yok ama olmayacağı anlamına gelmez” dedi. Bu sözlerin hemen ardından Gökçek, Beştepe’ye çağrıldı. Görüşmenin ardından Gökçek, “Beştepe’nin karşısındaki müze için buluştuk” dedi.
Fazla sürmedi, tekrar çağrıldı. Ve Melih Gökçek’in oğlunun kanalı Beyaz TV “Gökçek istifa edecek” diye bir yayın yaptı. Ardından Gökçek, ‘cumartesi istifa edeceğini’ açıkladı ve “gelen emir üzerine istifa ediyorum” dedi.
En son Balıkesir Belediye Başkanı Edip Uğur… Direnebildiği kadar direndi, boyun eğmedi. Melih Gökçek istifa ettiyse Uğur haydi haydi edecekti, eğer etmezse!..
Evet, ‘etmezse’nin devamı için Edip Uğur’un sözlerine bakalım. Uğur ağlayarak şöyle dedi: “Ailenize, evinize kadar ulaşan baskılar, tehdide varan müdahaleler var. Bu katlanılacak durum olmanın ötesine geçmiştir”.
Ne diyor Edip Uğur? ‘Aile’, ‘baskı’ ve ‘tehdit’!
Bu üç kelime bir araya geldiği zaman hiçbir aile babası direnemez ve yelkenleri suya indirir!
Düşünebiliyor musunuz; iktidarı tek başına elinde bulunduran bir partinin belediye başkanı tehditten bahsediyor ve lider partinin buna bir müdahalesi olamıyor veya bilerek olmuyor!
Eğer bir parti, seçimlere veya referanduma giderken bir elini “Rabia” diğer elini de “bozkurt” işareti yapan adamlardan medet umuyorsa o ülkenin insanı, “Tanrı” olsa da olmasa da hak edildiği gibi yönetilir vesselam!..
