Değerlerim, değerlerin ve değerlerimiz

Nedir bu değerler? Paha mı? eder mı? Sevgi mi? Kıymet mi? Aslında hepsi, tek farkla hepimiz için öncelikleri değişerek bakılanlar…

değerler Değerlerim, değerlerin ve değerlerimiz

Kalite, hayatımda pek çok dönüm noktasında yer oldığu gibi koçlukta da bulundu. Yine kalite ile olan ilişkim sayesinde uzun süredir her yerde karşıma çıkan ve gündemde olan ancak hiç seansa katılma gereksinimi hissetmediğim “koçluk seansı”nı birebir deneyimleme imkânı edindim. Bir süre erteledikten, doğru zaman acaba ne zamandır diye sorguladıktan ve araya kaynamasın, hakkını vereyim, şöyle doya doya koşturmadan deneyimleyeyim diye bekledikten sonra Mart ayının ortalarına doğru ancak başlayabildik. Bu seanslara bile başlamakla ilgili yaşadıklarım, aldığım kararlar, gelgitlerim, ertelemelerim, tuttuğum notlar vb. esasında hep benim değerlerimden kaynaklı olduğunu bugün şu noktadan bakınca daha net görebiliyorum.

Hayatımda aldığım kararları sorguladığım bir dönemde “değerler” diye bir kavramla direkt olarak tanışmama vesile oldu sevgili Pınar Aydemir. Önceliklerimin ve benim için önemli olan şeylerin farkındaydım ama bunların kararlarımda bu kadar etkili olduğunu, hayatıma yön verdiğini hiç düşünmemiştim. Öz değerler analiz sonuçlarına baktığımda o an için bazı alanların hayatımda daha öncelikli olduğunu görmek beni şaşırttı. Bunun sebebinin ise o an gündemimde olan konular, yaşadığım sorunlar kaynaklı olarak o anki ruh halime göre soruları cevaplandırmam olduğunu gördüm. Değerlerimiz neymiş diye bakacak olursak da aşağıdaki döngünün bir bütün olarak herkeste belli oranlarda olduğunu söylemem mümkün.


Şimdi bakınca bu değerlerin hepsi önemli görünse de bunların pek çoğu kişiye, yaşanmışlıklara, sosyal çevresine göre değişkenlik göstermektedir. Hayatta olmazsa olmaz dediklerimiz vardır ki bunlar da bir elin beş parmağını geçmez. Karşımızdaki insanın değer yargılarını anlamak için onu gözlemleyebilir ve bazı sorularla fikir sahibi olabiliriz.

Bu insan “Ne yapmaktan keyif alıyor? Ne tür insanlarla beraber oluyor? Kendisini zirvede hissettiren ilk aklına gelen anlar nelerdir?” gibi sorularla bize kendisi hakkında ipuçları verebilir.

Peki bu değerler ne zaman önemli oluyor derseniz?

Karşılıklı ilişkilerde, karar aşamalarında, hayattaki dönüm noktalarında, okul seçimi, iş değişikliği, evlilik, boşanma gibi hayattaki büyük değişimlerde kendisini gösteriyor. Özellikle ikili ilişkilerde bu değerlerimizdeki uyuşmazlık çatışmalara sebep oluyor. Karşımdaki kişi eğer benim değer yargıma dokunacak, zedeleyecek bir şey yaparsa benim içimdeki suçlayan, saldıran, isyan eden taraf devreye giriyor.


Yine aynı şekilde benim değerlerimden biri eksik kalırsa da bu davranışıma otomatik olarak yansıyor. Mesela diyelim ki sevgi değeri benim için çok önemli ve onu besleyemiyorum, eksikliğini hissediyorum. Bu durumda bu değeri yani sevgiyi karşımdakine fazlasıyla göstererek, koruyup kollayarak ve her şeyi onun yerine düşünerek o eksikliğimi tamamlamaya çalışıyorum ve karşımdakini memnun ederek, mutlu olmak gibi bağımlı bir duruma düşüyorum.

Ya da tam tersi sevgi değerimi besleyen beni koruyan kollayan biri çıkınca karşıma onun benim değerlerime ters olan bazı yaptıklarını görmezden gelip boyun eğebiliyorum. Bu bir süre sorunsuz devam etse her iki taraf da karşılıklı olarak halinden hoşnut gibi görünse de bir süre sonra bam teline basıp her iki taraf için de büyük bir patlamaya sebep oluyor maalesef. Çünkü yaşanan durum gerçek hisler değil, bazı hisleri bastırmak ya da eksikliğini kapatmak için kullanılan maskeler. Ve maskeler düşünce, gerçekler su yüzüne çıkınca bir de bakmışsınız ki her iki taraf da başlangıçta olduğundan daha mutsuz ve eksik.

Bunları yaşamamak için öncelikle kendimizin farkında olmak çok önemli. Kişinin kendini tanımlaması, mevcut durumunu gözlemlemesi, ne hissettiğini başta kendine itiraf edebilmesi öncelikli olarak yapılması faydalı ve sağlıklı olan şeyler. Ardından ihtiyaç ve beklentilerini hayatındaki kişilere de açık ve net bir şekilde aktarabiliyorsa tadından yenmez. Sonra da sihirli cümleler geliyor; “rica etmek” ve “özür dileyebilmek”.

İster ego deyin ister kendini Kaf dağında görmek deyin pek çok insan için zorlanılan genelde söylenirken ses tonunda alçalma yaşanan belli belirsiz geçiştirilen cümlelerdir bunlar. Biz nasıl belli belirsiz geçiştirir gibi söylüyorsak karşımızdaki için de aynı etkiyi yaratıyor ve samimiyetsiz “lütfen” söylenmiş algısı oluşturuyor ve tabi ki bir kıymeti de kalmıyor.


Hayatı doya doya yaşamak için önce fark et, hisset ve nazikçe iste! Evren gerisini zaten tamamlıyor.

Huzur için gitmek mi kalmak mı?


Hatice Ergüven
Eğitmen ve kalite uzmanıyım. Mayıs 1986 Ankara doğumluyum. 1987'den beri İstanbul'da yaşamaktayım. 2005 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümüne girip laboratuvarda asistan öğrenci olarak başlayan akademik hayatıma yine aynı bölümde Yüksek Lisans (2010-2011) ve Doktora (2011- devam) ile devam etmekteyim...