İstatistikleri göre Türkiye nüfusunun neredeyse yarısını kadınlar oluşturuyor. Doğuştan beklenen yaşam süresine bakıldığında ise kadınların 80, üstelik 7 yılla erkeklerden yaklaşık 5,7 yıl daha uzun süre yaşıyor.
Uzun yaşam kadar sağlıklı ve kaliteli yaşamın da önemi bilinmesine rağmen, kadınlarımızın çoğu çocukları ve sevdiklerinin sağlıklarına gösterdikleri özeni kendileri için göstermiyor. Ancak kadınlar ve kadınların sağlığı, güçlü bir toplumun da temelini oluşturuyor. Çünkü artık hastalıklarla ilgili kodlarımız daha anne karnında oluşmaya başlıyor.
10 Mart, Cumartesi günü Acıbadem Kozyatağı Hastanesi tarafından kadının önce kendine özen göstermesinin önemine işaret etmek amacıyla moderatörlüğünü, blogger ve yazar Ece Kumkale’nin açılış konuşmasını ise Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Başhekimi ve Göz Hastalıkları uzmanı Dr. Nesrin Bozkurt’un yaptığı “Kendine İyi Bak” başlıklı bir söyleşi düzenlendi.
Acıbadem Kozyatağı Hastanesi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Doç. Dr. Başak Baksu ve Dr. Jale Dal Ağca, Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Yasemin Tütüncü, Beslenme ve Diyet Uzmanı Nur Ecem Baydı Ozman ve Aile Hekimliği Uzmanı Check up Sorumlusu Dr. Suna Tuzcu’nun konuşmacı olarak katıldığı söyleşide kadınların en sık karşılaştıkları sağlık sorunları hakkında bilgi verildi.Uzmanlar, kadın sağlığının temelinde, düzenli kontrol, sağlıklı beslenme ve hareketli bir yaşam tarzının bulunduğuna işaret etti.
Artan insülin direncine dikkat!
Bugün toplum genelinde olduğu gibi kadın hastalıkları söz konusu olduğunda da obezite, diyabet, kalp hastalıklarının ilk sıralarda yer aldığı görülüyor. Bu sorunların ortaya çıkmasında ise endokrin bozukluklarının önemli rol oynadığını hatırlatan Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Yasemin Tütüncü, özellikle son yıllarda kilo artışına bağlı olarak insülin direnci sorununun kadınlarda görülme sıklığının arttığına işaret etti.
Diyabetin ayak sesleri olarak da gösterilen insülin direncine karşı, doğru beslenme, düzenli hareket gibi yaşam tarzı değişikliklerini gerektiren önlemler alınmazsa diyabete zemin hazırlanmış oluyor. Dolayısıyla açlık kan şekeri değerinin 100’ün üzerine çıkması halinde tehlike çanlarının da çalmaya başladığını söyleyen Dr. Yasemin Tütüncü, “Tanı koymada son derece önemli olan şeker yükleme testinin hiçbir zararı bulunmuyor. Çünkü bu test sırasında sadece iki dilim baklavadaki kadar şeker alınıyor” diye konuştu.
Ülkemizdeki kadınların bir diğer önemli sorunu olan iyot eksikliği konusunda da bilgi veren Dr. Yasemin Tütüncü, “Her ne kadar iyotlu tuz kullanma yönünde bir politikamız olsa da ne yazık ki tuzu yanlış kullanma nedeniyle iyot etkisini kaybediyor. Bunu önlemek için tuz kesinlikle ışık geçirmeyen ve kuru ortamda saklanmalı ve yemeklerin tuzu da mutlaka piştikten sonra eklenmeli” dedi.
Her 10 kadından 3’ünün sorunu
Kadınları hekime getiren nedenlerin başında adet düzensizliği ve vajinal kanamalar geliyor. Bu durumun altında basit miyomlardan yumurtalık kanseri gibi çok daha ciddi sorunlara kadar birçok neden yatabildiği için mutlaka dikkate almak gerekiyor. Türkiye’de kadınları ilgilendiren bir diğer yaygın sorunun polikistik over sendromunun adeta salgın hastalık gibi ilerlediğini anlatan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Jale Dal Ağca, “Bugün tedavi edilebilir infertilitenin de en önemli nedenini oluşturan bu sorunla karşı karşıya kalan kadınlarda, kaygı ve anksiyetenin de daha fazla olduğu görülüyor.
Polikistik over sendromunun üstesinden gelmek için mutlaka kilo vermek ve yaşam tarzını değiştirmek gerekiyor. Özellikli ergenlik dönemine fazla kiloyla giren kız çocuklarda, gelecekte bu ve benzeri birçok sorunu yaşama ihtimalinin arttığı biliniyor. Dolayısıyla bu çocuklarda fazla kilonun önüne geçebilmek için gerekli önlemleri almak önem taşıyor” dedi.Konuşmasında kadınlarda artan sigara oranları ve buna bağlı oluşan risk faktörlerine de dikkat çeken Dr. Jale Dal Ağca, sigara kullanımın menopoz yaşını da 2 yıl erkene çektiğini ifade etti.
Diyet yaparken rüzgara karşı kürek çekmeyin
Kadını en fazla meşgul eden sorunların başında yer alan kilo vermek konusunda bilgi veren Beslenme ve Diyet Uzmanı Nur Ecem Baydı Ozman, şunları anlattı: “Ülkemizde de ne yazık ki kişiler sağlıklı beslenmeyi bir yaşam tarzı olarak benimsemek yerine, ‘yaz diyeti, evlilik öncesi diyet’ gibi farklı dönemlerde kilo vermek uğruna yanlış, popüler diyetlere yöneliyor. Oysa herkes için uygulanan beslenme programları birbirinden farklı olmalıdır, çünkü herkesin yaşam tarzı birbirinden farklıdır.
Beslenme programının kişinin yaşam tarzına uygun, onu tok tutacak ve sosyal ortamlarından alıkoymayacak şekilde planlanması gerekir. Beslenme planı kişinin yaşam dinamiklerine ne kadar uyum sağlarsa, kişi için o kadar sürdürülebilir olur. Bu sayede kişi hem motivasyonunu yitirmeden kilo verme sürecini devam ettirebilir, hem de kilo koruma sürecinde de zorlanmaz.
Bunun yanında diyete başlamadan önce kilo sorununa neden olabilecek, insülin direnci, D vitamini eksikliği, kansızlık, tiroid bezinin yetersiz çalışması gibi tüm parametrelere de bakmak gerekli. Aksi takdirde bilgisizce yapılan bu diyetlerin rüzgara karşı kürek çekmekten farkı olmaz. Yani, ya hiç kilo verilemez, ya da verilenler kısa sürede geri alınılır.”
Gebelik takibine gebe kalmadan başlanmalı
Ülkemizde kadın hastalıkları ve doğum uzmanına gerekmedikçe gidilmediğini işaret eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Başak Baksu, “Ama konu gebelik olunca akan sular duruyor. Bebek dünyaya geldikten sonra ise yine eski düzene geri dönülüyor ve yılda bir kez bile kadın doğum uzmanına gitmek erteleniyor. Ancak sağlıklı bebekler, dolayısıyla çocuklar için önce kadının sağlıklı olması gerekiyor. Bu yüzden anne adayları gebelik öncesi danışmanlık alması son derece önemli. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ile doğurganlığı ve gebelik sonuçlarına yönelik sosyal, davranışsal, çevresel ve biyomedikal risklerin belirlenir.
Anne adayının yaşı, tıbbi özgeçmiş ve soygeçmişi sorgulanır, fizik muayenesi ve gerekli tetkikleri yapılır. Böylece, gebe kalmadan önce eğitim, danışmanlık ve mümkün olan müdahaleler ile bu risklerin en aza indirgenmesi mümkün olur. Anne karnındaki bebeğin ilk organ gelişim ve farklılaşma dönemi, gebeliğin ilk 8 haftası olduğundan, örneğin folik asid ve ülkemiz için önerilen iyot takviyesine gebelik öncesi başlanması, aşısı olmayana kızamıkçık ve hepatit B aşısı yapılması gibi uygulamaların gebelik öncesi yapılması çok önemlidir.
Gebelik sırasında bebeğin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için rezervlerin doldurulması gerekir. Sorunsuz bir gebelik süreci ve sağlıklı bir çocuk sahibi olma şansının arttırılması için gebelik öncesi danışmanlık, gebelik takibi sırasında yapılacak danışmanlıktan çok daha önemli ve etkindir” diye konuştu . Doğumdan ölüme bir insan ömrü boyunca kadınların hep yanında olan tek branşın kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olduğunu kadınların hep hatırlamaları gerektiğini ekledi.
Birçok sorun düzenli sağlık kontrollerinde ortaya çıkıyor
Bugün böbrek hastalıklarından tansiyona kadar birçok hastalığın düzenli sağlık kontrolleri sırasında tesadüfen ortaya çıktığını söyleyen Aile Hekimliği Uzmanı Check up Sorumlusu Dr. Suna Tuzcu, “İnsanlar bazı hastalıkları olduğunun farkında olmadan yaşamaya devam ediyor. Ve önemli hastalıklar da ancak ilerleyip belirtileri artınca tespit edilebiliyor. Bu nedenle düzenli yapılacak kontroller sağlıklı, kaliteli yaşamın anahtarı olarak görülmeli ve 20 yaşından itibaren de kadının sahip olduğu risklere göre eklenecek testlerle kontroller ömür boyu sürdürülmeli” diye konuştu.
Kadınların 40 yaşından itibaren düzenli mammografi yaptırmalarının da önemine işaret ederek, kadınların düzenli mammografi yaptırdığı ülkelerde meme kanserinden ölüm oranlarında ortalama yüzde 30 azalma olduğunu hatırlattı.
“Kadın dostu bir kurumuz”
Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Başhekimi ve Göz Hastalıkları uzmanı Dr. Nesrin Bozkurt, “Hastanemizin kuruluşundan bu yana hem yönetiminde hem de hizmet sunumunun her aşamasında kadınlar daima güçlü şekilde yer aldı. Bu özelliği ile kadın dostu bir hastane olduğumuzu söyleyebiliriz. Bugün Acıbadem Kozyatağı Hastanesi’nde görev yapan her 10 kişiden 6’sı kadın. Ve bu yaklaşımın tüm sektörlerde benimsenmesinin ülkemiz açısından son derece değerli olduğuna inanıyorum” dedi.
Ancak toplum genelinde hala erkek egemen bir zihniyetle hareket etmeye devam ettiğimizi hatırlatan Dr. Nesrin Kurt, “Bu yaklaşım ve modelden dilimize de sindi. Öyle ki konuşmalarımızda biz kadınlar bile ‘adam gibi…’, ‘erkek gibi kadın’, ‘bilim adamı’ gibi erkek egemen söylemlerden kendimizi alamıyoruz. O nedenle cinsiyet ayrımcılığına işaret edecek her türlü söyleme ve harekete dikkat ederek, hayatımızdan çıkarmaya çalışmalıyız” diye konuştu.
Bilgi kirliliğine dikkat!
Kadın ve anne sağlığı konusundaki paylaşımlarıyla 600 binin üzerinde kişiye sosyal medya kanalları ve farklı platformlardan ulaşan blogger ve yazar Ece Kumkale ise, dijital dünyadaki hızlı ilerlemenin kazanımlarının yanı sıra bilgi kirliliğine de neden olduğunu hatırlatta. Bu nedenle her konuda uzmanlarından duyulacak bilgilerin tüm kadınlar için son derece önemli olduğuna inandığını belirtti. Kendisi de 3 çocuk annesi ve kanserle savaşıp kazanacak kadar güçlü bir kadın olan Kumkale, kadına saygılı, yeni nesiller yetiştirmede annelere önemli görevler düştüğünün altını çizdi.