Hamilelikte risk yaratan 9 önemli neden

Hiç şüphe yok ki bebek bekleyen her anne adayının en büyük arzusu sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek. Aslında hamileliklerin pek çoğu da hiçbir sorun yaşamadan ilerliyor.

Ancak bazı hamileliklerde, önceden var olan veya bu dönemde ortaya çıkan bazı sorunlar hem bebeğin hem de annenin sağlığını, hatta hayatını tehdit edebiliyor. Bu sorunları barındıran anne adaylarının hamilelikler de “riskli gebelik” kapsamında değerlendiriyor. Normal hamileliklere oranla çok daha fazla dikkat ve takip gerektiren bu sorunlarla ilgili son yıllarda bilgi ve teknolojinin gelişimine paralel olarak önemli ilerlemeler kaydediliyor. Öyle ki, günümüzde tüm hamileliklerin yüzde 10-15’inde rastlanabilen birtakım risklerin yaklaşık yüzde 90’ı kontrol altına alınarak sağlıklı hamilelikle sonlanıyor.

Acıbadem International Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum, Riskli Gebelikler (Perinatoloji) Uzmanı Doç. Dr. Hülya Dede, ancak tüm gelişmelere rağmen riskli hamileliklerde en önemli noktanın hamile kalmadan önce gerekli kontrollerin yapılması, böylece risklerin ortaya çıkarılması olduğunu vurguluyor. Bunun için planlı hamile kalmak, hamilelik süresince de düzenli, yakın takip altında olmak ve tedaviye tam uyum sağlamak gerekiyor.


Doç. Dr. Hülya Dede, hamilelikte risk yaratacak anneye, hamileliğe ve bebeğe bağlı nedenler hakkında bilgi verdi:

1- Annenin tıbbi, fiziki ve genetik özellikleri

Hamilelikte risk yaratacak en önemli etkenlerin başında anneye bağlı faktörler geliyor. Bu nedenler, hamileliğin gelişimi, bebeğin sağlığı ve doğum şeklini etkileyebiliyor. Ancak hamilelik öncesinde bu riskleri belirlenecek anne adaylarının, durumu dengeleyecek, olumlu tarafa yönlendirecek bazı destek ve ilaç düzenlemeleriyle sağlıklı bebek dünyaya getirmeleri mümkün olabiliyor.

En önemli riskler şöyle sıralanıyor:

  • Anne yaşının 17’nin altında ve 35’in üstünde olması,
  • Anne adayının boyunun 150 cm’in altında kilosunun da obez kategorisinde yer alması,
  • Sigara, alkol, uyuşturucu ilaç veya ilaç kullanım öyküsünün bulunması,
  • Akraba evliliği yapılmış olması,
  • Genetik geçişli veya ailevi hastalık öyküsü,
  • Anne adayının sistemik hastalığının bulunması,
  • İleri gebelik sayısı (4 ve üzeri),
  • Geçirilmiş cerrahi operasyon öyküsü.

2- Gebelik tansiyonu (preklampsi)

Hamilelik her ne kadar fizyolojik bir olay olarak tanımlansa da kadın vücudunda her organı etkileyerek bir takım değişikliklere sebep oluyor. Ve bu değişiklikler her kadın tarafından normal olarak kabul edilemediği için bazı sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bunlar içinde en sık görülen ve en önemlisi olarak kabul edileni ise gebelik tansiyonu.

Halk arasında ”gebelik zehirlenmesi” olarak da bilinen bu sorun, hamilelikte oluşan damar yapısı değişiklikleri nedeniyle anne adayının kan basıncının yükselmesiyle ortaya çıkıyor. Yaşlılıkta görülen tansiyon yükselmesinden farklı özellikleri olduğu için, annede beyin kanaması, organ içi kanamaları, eşin anneden ayrılması ve bebeğin anne karnında ölümü gibi çok ciddi problemler doğurabiliyor. Hamileliklerin yüzde 4-5’inde görülen ve düzenli takip ve tedavi gerektiren gebelik tansiyonunda ciddi durumlarla karşılaşıldığında tek tedavi bebeğin doğurtulması oluyor.

3- Gebelik şekeri (gestasyonel diyabet)

Hamileliklerin yüzde 10’unda görülen bu durum, insülin metabolizmasındakideğişiklikler nedeniyle oluşuyor. Bebekte sakatlık, iri bebek, erken doğum, zor ve müdahaleli doğum gibi riskleri yaratması açısından önem taşıyor. Tanı hamileliğin 24-26. haftalarında yapılacak şeker yükleme testleri ile konuyor. Sonrasında ise diyet veya ilaç kullanımıyla kan şekeri düzeyi dengelenebiliyor ve bu olumsuz durumların hepsini ortadan kaldırmak mümkün olabiliyor.

4- Erken doğum

Beklenen zamanından (36 haftadan) önce doğum eyleminin başlaması erken doğum olarak tanımlanıyor ve hamileliklerin yüzde 10’u erken doğumla sonuçlanıyor. Rahim şekil bozuklukları, bebeğin iriliği, su fazlalığı, bebeğin gelişiminin durması gibi nedenler erken doğuma götüren etkenler olarak sıralansa da, en sık suçlanan neden enfeksiyonlar oluyor. Bu sorunları yaşayan anne adaylarında,hamilelik öncesi kontroller ve gebelikte doğru ve düzgün bir takiple erken doğum önlenebiliyor.


5- Plasenta (bebeğin eşi) yerleşim problemleri

Bu problemlerin hamilelikte anne adayını ve doktorunu en çok endişelendiren konuların başında geldiğini söyleyen Doç. Dr. Hülya Dede, “Gebeliklerin yüzde 1-2’sinde plasenta yerleşim problemlerine rastlıyoruz. Eşin rahim ağzını kapatarak yerleşmesi sık ve şiddetli kanamalara neden olabiliyor. Kanamalar genellikle gebeliğin 2. üç aylık döneminde başlıyor ve doğuma kadar tekrarlayabiliyor. Bu nedenle hem normal doğum imkansız hale geliyor, hem de erken doğum olasılığı artıyor. Bu grupta yer alan gebelerin mutlaka tam teşekküllü hastanede yakından takip edilmesi gerekir” diyor.

6- Çoğul gebelikler

Anne karnındaki bebeğin gelişimi sırasında doğabilecek ve önemli risk faktörleri arasında gösterilen sorunların başında çoğul gebelikler geliyor. Bu durumda bebek sayısıyla birlikte riskler de artıyor. Erken doğum, gelişme bozuklukları, sakatlıklar, annede tansiyon ve şeker gelişmesi çoğul gebeliklerde çok sık görülen problemlerden bazılarını oluşturuyor.

7- Gelişme geriliği

Bebeğin beklenenden daha küçük olması, anne karnında beslenmesinin bozulması olarak tanımlanabilecek gelişme geriliği hamileliklerin binde 4-5’inde görülüyor. Ancak erken doğum veya anne karnında bebeğin ölümü gibi ciddi riskler taşıdığı için yakın takip gerektiriyor.

8- Suyun azlığı veya fazlalığı (oligohidramnios-polihidramnios)

Bebeğin içinde bulunduğu ve onu travmalara karşı koruyup gelişme ve büyümesini sağlayan suyun azlığı veya fazlalığı da erken doğum ve gelişme bozuklukları nedenleri arasında yer alıyor. Su azlığında bebeğin akciğer gelişimi ve büyümesi geri kalabiliyor. Su fazlalığında ise erken doğum ve bebeğin geliş pozisyonu anormallikleri oluşabiliyor. Aylık kontroller, anneye yapılan bazı testlerle suyun miktarı kontrol ve takip edilerek gerekli önlemler alınabiliyor.

9- Zihinsel ve bedensel sakatlıklar

Bebekte olabilecek zihinsel ve bedensel sakatlıkların tespiti ve tedavisinin günümüzde en fazla yol kat edilen konulardan biri olduğunu söyleyen Kadın Hastalıkları ve Doğum, Riskli Gebelikler Uzmanı Doç. Dr. Hülya Dede, “Zihinsel ve bedensel sakatlıklar gebeliklerin yüzde 3-4’ünde problem olabiliyor.


Özellikle zeka geriliği ile giden ve herkes tarafından bilinen mongol (Down) bebek ve benzeri kromozomal hastalıklar, artık 11-14. gebelik haftalarında riskli gebelik uzmanlarınca yapılan genetik ultrason ve akabinde yapılan genetik tarama ve tanı testleri sayesinde tanınabiliyor. Ayrıca 18-22. gebelik haftalarında yapılan detaylı ultrasonografiyle de bebeğin organ ve yapısal gelişimi kontrol edilip sakatlıklar varsa tespit edilerek gereken önlem veya tedavi planlanabiliyor. Hatta bazı durumlarda bebeklere, doğmadan anne karnında bazı girişimler veya cerrahi işlemler uygulanabiliyor” diye konuşuyor.

Hamilelik sürecindeki bu ağrılara dikkat!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.