Hamilelikte balık tüketiminde cıva tehlikesine dikkat!

Hamilelere balık tüketimi konusunda uyarılarda bulunan Dr. Aslı Nehir Aytan, bazı balık türlerinin yüksek oranda cıva barındırdığını, vücuda alınan cıvanın ise bebeğin beyin ve sinir gelişimini olumsuz etkileyebileceğini söyledi.

Sinir, sindirim ve kardiyovasküler sistemden, cilt, akciğer ve böbrek gibi organ sistemine kadar etki eden, tedavisi geciktirildiğinde ise beyin hasarı ile öldürücü olabilen cıva zehirlenmesi hakkında uzmanlar uyarılarda bulundu. Boya, ilaç, kozmetik sanayi gibi evimize kadar giren bir çok madde de bulunan cıva, deri ya da vücuda etki ettiğinde geri dönülemeyen bir hasara yol açmakta. Hamilelikte balık tüketiminin önemine dikkat çeken Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğr. Üyesi Doç. Dr. Yavuz Furuncuoğlu ile Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Dr. Aslı Nehir Aytan, bulguların ateş, baş ve karın ağrısı, ağızda metal tadı ile beraberinde kusma ve ishal olduğunu söyledi.

“Gebelikte, cıva oranı fazla olmayan balıklar tercih edilmeli”

Cıvanın doğada bulunan bir metal olduğunu ve insan vücuduna ağırlıklı olarak deniz ürünleriyle girdiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Aslı Nehir Aytan, gebelikte balık tüketimine dikkat çekti. Aytan şunları söyledi: “Hamilelikte omega 3 ve omega 6 yağ asitleri yönünden oldukça zengin bir besin türü olan balığın, gebelik döneminde tüketilmesi, anne karnındaki bebeğin beyin ve göz gelişimi için oldukça önem taşımaktadır. Balık protein ve d vitamini yönünden de zengin bir besin kaynağıdır. Ancak bazı balıklar vücutlarında yüksek derece cıva barındırırlar.


Balık yeme yoluyla vücuda alınan yüksek cıvanın fetusa geçerek, fetusun beyin ve sinir gelişimini olumsuz etkileyeceği, bebeğin bilişsel, motor, dil becerilerini ve görme yeteneğini olumsuz etkileyeceğine dair bulgular saptanan araştırmalar vardır. Bu nedenle gebelikte cıva oranı fazla olmayan balıklar tercih edilmelidir. Derin su balıkları ve büyük balıklar daha yüksek oranda cıva içerirler.

Yüzeyel su balıkları ve küçük balıklar daha az cıva içermektedirler.

Midye, kılıç balığı, köpek balığı yüksek cıva içerir. Sardalya, hamsi, istavrit, somon, dil balığı, ahtapot, kalamar, karides, palamut ve uskumru cıva oranı çok az güvenle tüketilebilecek balıklardandır. Tüketimde balığın tazeliği ve temiz bir denizden avlanmış olması noktaları da önemlidir. Çiğ, konserve balık tüketimi de gebelikte oldukça sakıncalı ve dikkat edilmesi gereken diğer bir durumdur. Haftada tüketilmesi önerilen balık 350 gram pişmiş balık şeklindedir”

En çok çocuklar tehlikede

Çocukların diğer yaş gruplarına göre daha fazla ağır metal zehirlenmesine maruz kaldığını belirten Doç. Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Furuncuoğlu ise, “Fetus ve çocuklar bu ağır metalle zehirlenmeye diğer yaş gruplarından daha duyarlıdır. Cıva plasentadan geçer çok küçük miktarda cıvayla kronik olarak karşılaşan gebelerde fetus olumsuz etkilenebilir. Buharı renksiz ve kokusuz olduğundan varlığı fark edilmeyebilir. Cıva görüntü ve renk itibariyle çocuklar için oldukça ilgi çekicidir. Cıva ile oynamaları sonucu veya kırılan cıvayı elleriyle toplarken buhar ve deri yoluyla cıvaya maruz kalmaktadırlar. ABD’de orta ve yüksek miktarda balık tüketimi sonucunda insanların kan cıva düzeylerinde yükselme görülmüştür. Balık ürünleri, diyet için ve sağlık için uygun görülse de bazen kan civa düzeylerinde artışa da neden olabilmektedir” şeklinde konuştu.


Cıva zehirlenmesinin belirtileri

Cıva zehirlenmesinin belirtileri hakkında açıklamada bulunan Furuncuoğlu, “Cıva zehirlenmesi, başlangıçta ateş, baş ve kas ağrısı, ağız ve boğazda yanma, ağızda metal tadı beraberinde ise gelen bulantı, kusma, ishal ve karın krampları ile kendini gösterir. Metalik cıva buharı beyne ulaşır. Tremor (kasların kısa süreli kasılması ile ortaya çıkan hareket bozukluğu), aşırı sinirlilik, unutkanlık, güçsüzlük ve görme bozukları gibi merkezi sinir sistemi belirtileri gelişir. İlk dört saat içinde solunum yetersizligine neden olan akut sıkıntılı sendromuna (ARDS) neden olabilir. Ölümcül kimyasal pnömoni ve kalp dışı nedene bağlı akciğer ödemine sebep olabilir. Seyrek olarak akut böbrek ve karaciğer hasarı gelişebilir” dedi.

Cıva zehirlenmesinde yapılması gerekenler

Cıva zehirlenmesine maruz kalan kişinin deriden ya da giyisiden cıvanın uzaklaştırması gerektiğini belirten Doç. Dr. Yavuz Furuncuoğlu, zehirlenme belirtilerinde vakit kaybetmeden hastaneye başvurulması gerektiğini söyledi. Furuncuoğlu son olarak şunları söyledi:

Deriden cıvayı uzaklaştırmak için hastanın üzerindeki giyisilerin çıkarılması ve bulaşmış alanın bol sabunlu suyla yıkanması gerekir. Ardından göz yıkanmalıdır. Ağız yoluyla zehirlenmelerde, metalik cıvanın emilimi olmadığı için hastalar kusturulmamalıdır. Sanayi işçileri büyük risk grubunda.

Cıvalı termometrelerin kırılması sonucu çevreye dağılan parçacıklar buharlaşarak zehirleyici etki oluşturabilir. Bu durumda parçacıklar döküldüğü yüzeyden çok iyi temizlenmeli ve ortam havalandırılmalıdır. Riskli alanlarda çalışan işçiler, sürekli iş yeri hekimleri tarafından kontrol edilmelidir.


Cıva temizliği, elektrik ya da çalı süpürgesi kullanılmadan eldiven giyilerek yapılmalı ve parçacıklar ağzı kapalı torbalarda saklanmalıdır. Metalik cıvanın toplanması için granül biçiminde çinko ya da kükürt kullanılabilir.

Balık ve iyotlu tuz tiroid hastalıklarını önlüyor!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.