Bağımlılık sadece alkol, sigara ve madde bağımlılığı ile sınırlı değil.
Tekrarlayıcı davranış bozuklukları ile giden kumar, internet, dijital oyun, alışveriş, cinsellik, egzersiz, solaryum, aşırı çalışma, akıllı telefon bağımlılığı gibi davranış bağımlılıkları bireylerin hayatını olumsuz etkiliyor.
Davranışsal bağımlılıkların önlenmesinde aile yaklaşımının önemli olduğunu belirten uzmanlara göre, aile içi iletişimin güçlü olması, ergenlerin ihtiyaç duyduğu saygı ve sevgiyi aile dışında aramalarına engel oluyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Onur Noyan, bağımlılığın, tedavisi olan uzun seyirli bir hastalık olduğunu söyledi.
Her türlü bağımlılığın giderek arttığını söylemenin yanlış olmadığını belirten Doç. Dr. Onur Noyan, alkol, uyuşturucu madde ve kumar gibi bağımlılıklarla birlikte günümüzde teknolojinin gelişmesi ile ortaya çıkan televizyon, internet, akıllı telefon ve oyun bağımlılıkları gibi davranışsal bağımlılıkların da giderek arttığına dikkat çekti.
Bağımlılık bir hastalık ama tedavi edilebilir
Bağımlılığın çağın vebası olarak da tanımlandığını ifade eden Doç. Dr. Onur Noyan, şunları söyledi:
“Bağımlılığın tedavisi zor olan ve giderek artmakta olan bir hastalık olarak görülmesi sebebi ile çağımızın vebası olarak adlandırılmaktadır.Veba hastalığı bildiğiniz üzere Avrupa’da 600 yıl önce büyük salgınlara yol açarak birçok insanın ölümüne sebep olmuştu. Bilim adamları o dönemde veba salgınına sebep olan mikroorganizmayı tanımlamakta ve tedavi etmekte zorlandıkları için birçok kayıp yaşanmıştı.
Bağımlılığı çağımızın vebası olarak tanımlamak da aslında biraz geçmişten de atıflar içeren karamsarlığı ifade etmektedir. Halk tarafından görülen kısmında da bağımlılığın giderek arttığı ve tedavisinin olmadığı değerlendirilmektedir. Aslında bu kadar karamsar olmamakta fayda var.
Bağımlılık giderek artmakta fakat teknolojik gelişmelerle bağımlılığın ortaya çıkış mekanizmaları ve bağımlılığın tedavisi olan bir beyin hastalığı olduğu ortaya konmaktadır. Bağımlılığın tedavisinin olmadığı ya da zor olduğu şeklinde bir algı hastaların ya da ailelerin doktorlara ve bağımlılık kliniklerine müracaatını azaltmaktadır. Tekrar etmekte fayda var: Bağımlılık tedavisi olan uzun seyirli bir beyin hastalığıdır.”
Bağımlılığın irade eksikliği ile ilgisi yok
“Bağımlılık ne irade eksikliği, ne ahlaki zayıflık ne de kişilik zafiyeti sonucunda ortaya çıkmaktadır” diyen Doç. Dr. Onur Noyan, “Beynin kontrol mekanizmasının ve ödül merkezinin düzensiz çalışması sonucu ortaya çıkmaktadır.
Bir birey kendini kontrol edebileceğini düşünerek ilk içki ya da madde denemesini kendi iradesi ile yapar. Kullanılan maddelerin etkisi sonucunda, beynin kontrol mekanizması ve ödül merkezi bozulur. Kişi gittikçe daha fazla alkol ve madde kullanmaya başlar.
Bir süre sonra ailevi, mesleki ya da sosyal ilişkilerde bozulmalar başlamaktadır. Bu zaman diliminde beyinde oluşan değişiklikler sebebi ile kişi ısrarcı bir şekilde alkol ya da madde kullanmaya devam eder. Bu noktada artık kişinin kendini durdurmakta zorlanmaya başladığı süreç bağımlılığın kendisidir” diye konuştu.
Davranış bozuklukları hayatınızı karartmasın
Bağımlılığı sadece madde, alkol ve sigara kullanımı ile sınırlandırmamak gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Onur Noyan;
“Son dönemlerde tekrarlayıcı davranış bozuklukları ile giden kumar, internet, dijital oyun, alışveriş, cinsellik, egzersiz, solaryum, aşırı çalışma, akıllı telefon bağımlığı, Facebook bağımlılığı gibi beynin haz merkezini uyaran, yineleyici ve zorlantılı davranışlarla ilerleyen durumlar önemli hale gelmiştir.
Davranışsal bağımlılık dediğimizde bireyin bir davranışı kendi iradesi ile sonlandırma yeteneğinin kaybı anlamına gelmektedir. Kişi internette ya da telefon başında saatlerce zaman geçirip günlük aktivitelerini gerçekleştirmekte zorlanıyorsa özellikle günlük hayatın her dakika içerisinde olan internet ve akıllı telefon gibi teknolojik bağımlılıklar bir süre sonra beyinde uyuşturucu maddelerin yapmış olduğu etkinin benzerini yapmaktadır” uyarısında bulundu.
Bağımlılık tedavi edilebilir
Madde kullanan bireylerin genellikle tedavi olmalarını gerektiğini kabul etmediklerini ve tedaviye sıklıkla aile bireyleri eşliğinde müracaat ettiklerini ifade eden Doç. Dr. Onur Noyan;
“Bazen hastalar tedavi olamayacaklarına dair bir umutsuzluk hissederler, bu dönemde tedavi olabileceklerine dair bilginin paylaşılması madde kullanımı olan kişilerin tedaviye katılımlarını arttırabilir.
Profesyonel destek alınarak uygulanan tedavi girişimleri ile madde ve alkolü bırakma sağlanabilmektedir. Ayaktan ya da yatarak tedavi seçenekleri değerlendirilmeli ve bu dönemde profesyonel destek mutlaka alınmalıdır” dedi.
Yaşam biçimini değiştirmek gerekiyor
“Tedavi sürecinin başlarında tedavi hedefi, kişinin maddelerden arındırılmasını sağlamak, sonrasında ise sosyal yaşama geri dönmesini sağlamak olmalıdır” diyen Doç. Dr. Onur Noyan;
“Önemli olan kullanılan maddenin bırakılması ile birlikte bireyin yaşam biçiminin değişmesidir. Madde kullanımına sebep olan durumların ortaya konarak bu davranış biçimlerinin değişmesi tedavinin ana hedefidir.
Bağımlılıkla ilgili bilgilendirici eğitim dediğimiz psikoeğitimler, bireysel ve grup terapileri gibi psikolojik desteğin yanında serum, ilaç desteği ve dirençli vakalarda Transkraniyal Manyetik Uyarım (TMU) gibi beyin uyarım teknikleri bu dönemde çok faydalı olmaktadır.
TMU tedavisi, madde kullanımı kontrol eden beyin mekanizmalarını tekrar düzenli hale getirmek için beynin elektromanyetik dalgalar aracılığı ile uyarılması sonucunda gerçekleşmektedir” diye konuştu.
Ailenin çocukla iletişimi çok önemli
Özellikle internet bağımlılığının önlenmesinde aileye önemli görevler düştüğünü ifade eden Doç. Dr. Onur Noyan;
“Aile içerisinde alınacak önlemler çok daha etkilidir. Ailenin çocuklarıyla sağlıklı ve güvenli bir ilişki kurması gerekmektedir. Bağımlılık geliştikten sonra bu ilişkilerin ve sürecin düzelmesi çok daha uzun sürmektedir.
Ebeveynler çocuklarının ihtiyaçları olan saygı ve sevgiyi aile içerisinde çocuklarına göstermelidirler. Sağlıklı ve güçlü olan aile içi iletişim ergenlerin ihtiyaç duyduğu saygı ve sevgiyi aile dışında aramalarına engel olacaktır.
Ebeveynler çocuklarına model olmalılar. Kendi yapmadığınız bir davranışı çocuğunuza yaptıramazsınız. Ailelerin sanal ortam yerine gerçek hayatta çocukları ile birlikte zaman geçirmesi, birlikte oyun oynamaları, spor yapmaları, kitap okumaları faydalı olacaktır” tavsiyesinde bulundu.
Doç. Dr. Onur Noyan, anne babalara önerilerini şöyle sıraladı:
- Aile içi iletişimi arttırmak için girişimlerde bulunmak
- Aile içi belli kurallar koymak
- Çocuğun ilgi alanları hakkında bilgi sahibi olmak ve bu alanlarda kendisiyle ortak paylaşımlarda bulunmak
- Madde ya da alkol kullanımıyla ilgili sağlıklı bilgiler edinmesini sağlamak, farkında olmadan yapılabilecek özendirici konuşmalardan kaçınmak
- Tutarlı mesajlar vermek, anne – babanın, kurallar ve uygulanışları hakkında fikir birliğinin olması
- Ergen çocuğunuzu suçlamamak, eleştirmemek, yargılamamak, öğüt vermemek
- Yeni sosyal alanlar oluşturmak
- Ergenle geçirilen kaliteli zamanı arttırmak (sinemaya gitmek, tiyatroya gitmek, satranç oynamak, sohbet etmek)
- Arkadaş grubuna alternatif olabilecek ortamlara sokmak (kurslar, hobi kulüpleri vs..)
- Aile içi iletişimi arttırmak ve aidiyet duygusunu hissettirmek
- Özgüvenini artıracak küçük sorumluluklar vermek
- Pozitif yönlerini ve davranışlarını desteklemek
- Kendi yeterliliğini göstermesine yardımcı olmak
- Ailece birlikte geçirilen zamanları arttırmak
- Aile içinde bir birey olduğunu fark ettirmek, alınacak kararlarda fikirlerini almak ve uygulamak
- Ev içi kuralların belirlenmesi ve kural ihlali sonucunda söylenen yaptırımların uygulanması
- Profesyonel yardım almak