İcradan çocuk teslimi uygulaması sona eriyor!

İcra sisteminden çocuk teslimi uygulamasının çıkarılması amacıyla iki bakanlık tarafından yürütülen çalışmada sona gelindi.

İcradan çocuk teslimi uygulaması bitiyor

Tasarıda çocuğun yararına olabilecek şeylerin tek tek yazılmadığını dile getiren Altınbaş Üniversitesi MYO Adalet Bölümü Öğretim Görevlisi Nezihe Çörtük, ancak atılacak somut adımlarla mevcut sistemden farklı bir uygulamaya geçilebileceğini ifade etti.

Altınbaş Üniversitesi MYO Çocuk Koruma Bölümü Öğr. Gör. Barış Tuncer, boşanma sürecinde ailelerin çocuğun yararı için uzmanlarca yönlendirilmesi gerektiğini belirtti.


İcradan çocuk teslimi uygulaması sona eriyor

Adalet Bakanlığı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından İcra İflas Kanunu’nun 25. maddesindeki çocuk tesliminin taşınır mal gibi yapılmasına olanak veren hükmün kaldırılması için başlayan çalışmalar tamamlandı.

Ekim ayında açılacak yeni yasama döneminde sevkedilmesi beklenen kanun teklifi yasalaşırsa, çocukların icra iflas kanunu uyarınca eşya gibi, anne veya babalarına teslimi sona erecek.

Çocuk teslimlerinde icra uygulamasının önüne geçilmesi için hazırlanan yeni tasarı hakkında bilgi veren Altınbaş Üniversitesi Meslek Yüksekokulu (MYO) Adalet Bölümü Öğretim Görevlisi Nezihe Çörtük, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı tarafından Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü adı verilen ortak bir müdürlük kurularak görüşlerin gerçekleştirilmesinin öngörüldüğünü ifade etti.

Çocukların tesliminde uygulanacak yöntemin de belirlendiğini bildiren Çörtük, bunun ödeme emri veya ihtar yoluyla değil, mahkeme ilamında lehine kişisel görüş tesisi yapılan ebeveynin kurulan yeni müdürlüğe başvurarak yapılacağını bildirdi.

Daha sonrasında da müdürlük tarafından velayet sahibi olan ebeveyne ulaşılarak bir orta yol bulunmaya çalışılması ile sürecin devam edeceğini kaydeden Çörtük şunları söyledi:

“Daha sonrasında ise bir plan yapılarak bu ilamın gereğinin, mümkünse vekiller ve ebeveynlerle birlikte yapılması öngörülmüş. Eğer bu plana mevcut katılım sağlanmamışsa aile mahkemesi tarafından onaylatılan plan hazır bulunmayan ebeveyne tebliğ edilecek.

Ebeveynin bu plana uymaması halinde yükümlülüklerinin neler olduğu belirlenecek. Buna rağmen çocuğun teslimi gerçekleşmezse bu kez de görevlendirilen bir memur, yanında sosyal çalışmacı, pedagog ve gerekirse kolluk kuvvetlerinin de olduğu bir ekip bu işlemi gerçekleştirecek.”

Uzmanlar olaylar özelinde karar verecek

Tasarıda en çok çocuğun yüksek yararı ve psikolojisine dikkat çekildiğini vurgulayan Çörtük, “Tasarıda bunların özellikle göz önünde bulundurulması öne çıkmış ama somut olarak ‘şu kurallara uyulacaktır’ gibi bir şey söylenmemiş.

Uzmanların her olay özelinde karar vermesi belirtilmiş. Buna rağmen teslim gerçekleşmezse zorla yerine getirileceği ve bu plana aykırı hareket edenlerin de 6 aya kadar hapis cezası ile cezalandıracakları da tasarıda düzenlenmiş” dedi.

“Mevcut uygulama ile tasarı arasında büyük fark yok”

Mevcut uygulama ile tasarıdaki uygulama arasında büyük bir farklılık olmadığının altını çizen Çörtük;


“Aradaki tek fark çocukla görüşmek isteyen kişinin bunun için ayrı bir maddi külfetin altına girmeyeceği, bunun devlet tarafından karşılanacağı.

Kanunda çocuğun menfaati ve psikolojisi tanımlarının olması güzel ama özellikle sosyal çalışmacılar ve pedagoglarca bunun somutlaştırılması gerekiyor. Bu kişiler tarafından çocuğun yararına olabilecek şeyler tek tek yazılmalıdır.

Ancak o zaman mevcut sistemimizden farklı ve daha sağlıklı oluşturulmuştur diyebiliriz.” şeklinde açıklamada bulundu.

“Çocuk için büyük bir travma”

Çocukların tesliminin icra sisteminden çıkarılmasını psikolojik ve sosyolojik açıdan değerlendiren Altınbaş Üniversitesi MYO Çocuk Koruma Bölümü Öğr. Gör. Barış Tuncer şu bilgileri paylaştı:

“Boşanma çocuk için çok büyük bir travma. Bir de böyle bir anlaşmazlığın yaşanması daha da büyük bir travma. Günümüzde boşanma oranları artmış durumda ve bu da genelde ilk 5 yıl içerisinde gerçekleşiyor. İlk 5-6 yıl da çocuğun gelişimi için kritik bir dönem. Bunun yanında o yaşlarda cinsel kimlik gelişimi de başlıyor. Çocuk ebeveyni ile özdeşim kurarak cinsiyet rollerini öğreniyor.

Anne veya babasıyla görüşemediği zaman kişilik gelişimi olumsuz etkileniyor. Bunun yanında çocuklarda 6 yaşına kadar benmerkezcilik eğilimi vardır. Çocuk bu dönemde dünyada gerçekleşen her olayın sebebinin nedeni olarak kendisini görüyor.

Anne ve babanın boşanması halinde çocuk bunun sebebini kendisi olarak görüyor. Bir de boşanma süreci ve sonrasında böyle bir anlaşmazlık yaşanması durumda travma katlanarak artıyor” diye konuştu.

“Ebeveynlere uzmanlarca destek verilmeli”

“Önceki uygulamada yer alan maddi uygulamanın yeni tasarıda kaldırılması çok önemli ve güzel bir gelişme” ifadelerini kullanan Tuncer sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu süreçte uzman arabulucular tarafından devreye girilerek taraflar anlaşmaya ikna edilebilir. Boşanma ebeveyn için de bir travma ve bu süreçte onlar için de psikolojik destek, rehberlik programları uygulanabilir.

Onlara bu sürecin özellikle çocuk açısından en az zararla atlatılması için neler yapılabileceği anlatılmalıdır. Ebeveynlere uzmanlar tarafından verilen destek ile anlaşmazlıklar azaltılabilir. Öte yandan boşanan bazı çiftler çocuğu karşı taraftan hınç almak için kullanıyor.


Bunun çok hatalı ve yanlış bir davranış olduğu, kesinlikle yapılmaması gerektiği anne-babalara anlatılmalı. Özetleyecek olursak ailelerin çocuğun yararı için bu konuda uzmanlarca yönlendirilmesi gerekmektedir.”

Aile için şiddetin mağdurları genelde kadın ve çocuklar!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.