Metabolik Sendrom nedir? Yalnız yemek yiyenler dikkat!

Her gün en az iki öğünü yalnız başınıza yiyorsanız, Diyetisyen Emre Uzun’un bir uyarısı var: “Metabolik Sendrom kapınızda olabilir!”

metabolik sendrom

Metabolik sendrom, beyaz yakalı iş insanlarının özellikle kent merkezlerinde ve kitleler halinde çalışmaya başlamasıyla ortaya çıkmış bir hastalıklar bütünü. Öyle ki bugün yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, diyabet başlangıcı veya tip 2 diyabet; kanda yağ miktarının artışı ve karın bölgesinde yağlanma ile kendini belli eden bir grup sağlık sorununa verilen genel isim…

Peki, bu hastalıklar demetiyle yalnız yemenin ne ilgisi var? Var, çünkü yalnız yemenin siz farkına bile varmadan alışkanlığınız haline gelen bazı rutinleri var. Diyetisyen Emre Uzun da “Aslına bakarsanız bu, psikologlarla diyetisyenlerin, hasta üzerinde koordineli çalışmasını gerektiren bir konu” diyor.


Yalnız yemenin verdiği rahatlık!

Güney Kore’de yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre özellikle öğle yemeğini yalnız başına yiyen erkeklerde obezite riskinin %45, metabolik sendroma yakalanma riskinin ise %64 yükseldiği gözlemlenmiş. Kadınlarda durum bu kadar vahim değilse de yine de farklı sayılmaz.

Buna göre yemeğe yalnız çıkan kadınlar %29 metabolik sendrom riskiyle karşı karşıya. Peki neden? Diyetisyen Emre Uzun konuyu şöyle açıklıyor: “Çünkü yalnız yemek yerken, arkadaşlarımızla birlikte yediğimizden farklı eğilimler içinde oluyoruz. Örneğin en yakın restorana gidip, kimsenin karışmayacağını bildiğimiz için gazlı içecek sipariş ediyoruz.

Üzerine tatlı yiyip, nasılsa etrafta rahatsız olan yok diyerek birkaç da sigara içiyoruz. Bütün bunlar bir yana, yalnız yemeğe çıkan insanların daha çok yeme ve daha sağlıksız gıdaları seçme eğiliminde olduğu da saptanmış durumda. Üstelik bu kitle hemen hiç meyve ve sebze sipariş etmiyor ve yemeğe çıktıkları düzenli bir saat de yok!”

Yalnızlık başlı başına sağlığa zararlı

Sorun sadece yalnız yemek yiyenleri değil, yalnız yaşayanları da ilgilendiriyor. O kitlenin de büyük bir çoğunluğu düzensiz ve sağlıksız besleniyor. Emre Uzun, “Öğün atlıyor veya besin değerini dikkate almadan, canları ne isterse onu yiyip içiyorlar. Bir grup da dondurulmuş gıdaya konservelere, hazır gıdalara yöneliyor. Çünkü bunlar tek kişilik porsiyonlar halinde satın alınabiliyor. Isıtmak yeterli oluyor. Dolayısıyla bir kişi için dört kişilik ev yemeği hazırlamaya gerek kalmıyor.”

“Böyle beslenenlerin büyük çoğunluğunu ise bekâr ve büyük şehirde yalnız yaşayan erkekler oluşturuyor. Son zamanlarda meselenin stres, uyku sorunları hatta yalnızlıkla ilgili olup olmadığı da incelenmeye başladı ve görülen o ki yalnız yemek yiyenlerde bu üçü de fazlasıyla yaygın!”

İnsanların yalnız yeme sebeplerinden biri de sosyallikten uzak olmaları. Bunun sebebi de duygusal yapıları. Örneğin çoğu çekingen, sessiz veya çevreye karşı güvensiz olabiliyorlar. Yaşam kaygılarıyla başa çıkamıyorlar.


Diyetisyen Emre Uzun’un açıklaması çarpıcı: “Hepsi bu kadar da değil: Yalnız yemek yedikleri için ya da sosyalleşemedikleri için stresin yol açtığı hastalıklara, örneğin kalp hastalıklarına, diyabete, yüksek tansiyona yakalanma riskleri daha fazla oluyor. İşte bu yüzden metabolik sendrom söz konusu olduğunda diyetisyenlerin ve psikologların koordineli çalışması gerekir diyoruz.”

Peki, bir diyetisyen yalnız yeme ve metabolik sendrom konusunda neler önerebilir?

Emre Uzun’dan yemeğini yalnız yiyenlere uyarılar:

Sağlıklı beslenmek bir mecburiyetten çok bir tercihtir. Tercihinizi sağlığınızdan yana kullanmak bu yolda atacağınız en önemli adımdır.

Önce çarpıcı bir örnek verelim: Yalnız yerken yaptığınız hatalarla, sağlığınızı günde 15 sigara içmiş kadar olumsuz etkilersiniz!

Bir yemek firmasına üye olabilirsiniz. Özellikle Türkiye’de haftanın her akşamı ve hafta sonları yiyecek sağlıklı bir şeyler bulmak hiç de zor değil. Hatta bu işi mahallenizdeki bir işletmeyle anlaşarak da halledebilirsiniz. Daha çok esnaf lokantası olarak hizmet veren bu işletmeler, genellikle ev yemeklerinde ustadır ve mevsim sebzelerini de bolca kullanırlar.

Yemek pişirmekten anlamasanız bile bunu kendi sağlığınız için öğrenin. Bir süre sonra hiç de zannettiğiniz kadar zor olmadığını göreceksiniz.

Sizde mutluluk hissi uyandıran yemekleri tercih etmek de bir çözüm. Annenizin köfte-patatesi, babaannenizin yaprak sarması, halanızın biber dolması gibi… Yapılan araştırmalar, insanların anılarında yer alan yemekleri yerken kendilerini daha az yalnız hissettiklerini kanıtlamış.


Yapılan gözlemler de gösteriyor ki yalnız yiyenler genellikle sebzeli yemek siparişi vermiyor. En az bir kişiyle yemeğe çıkanlar ise menüye sebze ve salata dâhil ediyor.

Bunları unutmayın!

  • Sosyalleşmek beyninizi güçlendirir ve yemek seçiminizi de çeşitlendirir.
  • Araştırmalara göre gençlerden çok yaşı 50 civarındakiler, eşi vefat edenler, eşinden ayrılanlar yalnız yemeye daha meyilli. Bu, tam da beslenmenize ve sağlığınıza dikkat etmeniz gereken yaş olduğu için metabolik sendromu davet etmeniz fazlasıyla mümkün.

Teknolojiyle yalnızlaşan bireyler maddeye yöneliyor!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.