Göz sağlığında 20-20-20 kuralı nedir?

Teknoloji çağında ekranlardan uzak kalmamız mümkün değil. Ancak göz sağlığımızı da korumamız şart! 20 dakikada bir, 20 saniye süresince, 20 metre ve ötesine bakarak gözleriniz dinlendirip göz kuruluğunun önüne geçebilirsiniz!

Göz sağlığında 20-20-20 kuralı nedir?

Altınbaş Üniversite Hastanesi Medical Park Bahçelievler Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Fatih Atmaca, 20-20-20 kuralını anlattı:

Ekran karşısında uzun süre kalmak gözlerimizi yorar. Bununla beraber miyopi (uzağı net görememe) ve astigmatizma (bulanık görme) gibi gözlerde kusurların oluşma riskini artırır. Ayrıca cep telefonu ve bilgisayar ekranı karşısında uzun süre kalındığında gözleri kırpma sayımız oldukça azalır.


Gözleri kırpma sayımız azaldıkça gözümüz yeterince nemlenemez. Bununla beraber ekranın yaydığı ısı, ışık ve radyasyon gözyaşımızın daha hızlı buharlaşmasına neden olarak gözlerde kuruluk sorununa sebep olur, gözlerde kanlanma, yanma ve batma şikayetleri oluşur.

Ekran ile aranızdaki mesafe en az 40 cm olmalı

“Yazın klimalar, kışın ise ısıtma sistemleri, içinde bulunduğumuz ortam havasının nemini azaltarak gözlerde kuruluğun şiddetini artırır” diyen Dr. Öğr. Üyesi Fatih Atmaca şu bilgileri paylaştı:

Günün büyük çoğunluğunu kapalı ortamlarda spot ışık altında ekran karşısında geçirenlerin gözlerini koruyabilmeleri için basit ama etkili bir kuralımız var:20-20-20 kuralı. Nedir bu kural? 20 dakikada bir, 20 saniye süresince, 20 metre ve ötesine bakarak gözlerimizin dinlenmesine imkan tanıyabilir, göz kuruluğunun önüne geçebiliriz.

Ekranların yaymış olduğu zararlı ışınları azaltması nedeni ile bilgisayarımızın ekranına filtreli koruyucu takabilir, özel kaplamalı gözlük camları kullanabiliriz. Ayrıca ekranla gözümüz arasındaki mesafenin en az 40 santimetre olmasına özen göstermeliyiz.

Göz sağlığında 20-20-20 kuralı nedir?

Gözlerdeki bu 7 önemli tehlikeye dikkat!

Toplumda, şaşılık gibi bazı hastalıklar dışında, gözlerdeki sorunların ilerleyen yaşla birlikte oluştuğuna dair bir kanı var. Oysa birçok göz sorunu çocuklarda, hatta yeni doğan bebeklerde bile görülebiliyor.

Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ali Rıza Cenk Çelebi ise; bu nedenle gözlerinde herhangi problem fark edildiğinde, yeni doğan bebeğin mümkün olan en kısa sürede hekim tarafından kontrol edilmesinin son derece önemli olduğuna dikkat çekti.

Ayrıca hiçbir belirti olmasa bile her bebek doğumdan hemen sonra ve 6. aylıkken göz muayenesinden geçmeli. Böylece birçok hastalık henüz belirti vermeden, erken dönemde tespit edilebiliyor. Bu sayede gözlerde gelişebilecek uzun süreli hasar veya görme kaybının önüne geçilebiliyor.

1- Gözyaşı kanalları tıkanıklığı nedir?

Gözyaşları, göz kapağı kenarlarında, üstte 2 ve altta 2 olmak üzere 4 küçük delik aracılığıyla gözlerden boşaltılıyor. Bebeklerin gözlerinde yaygın görülen bir diğer sorun ise bu kanalların bir veya daha fazlasının bloke olması. Bu durum göz enfeksiyonlarına neden olabiliyor ve enfeksiyonu temizlemek için antibiyotik gerekebiliyor. Çoğu gözyaşı kanalı bebeğin ilk yılı içinde kendiliğinden açılıyor. Eğer doğal olarak açılmazsa doktorun ameliyatla müdahalesini gerektirebiliyor.


2- Üst göz kapağı düşüklüğü nedir?

Yaşlı erişkinlerde çok sık görülen, bir veya her iki göz kapağının sarkması sorunu, göz kapaklarını kaldıran kasın doğru gelişmediği yeni doğan bebeklerde de oluşabiliyor. Doç. Dr. Ali Rıza Cenk Çelebi üst-göz kapağı düşüklüğünde sorunun şiddetine bağlı olarak ameliyat gerekebildiğini belirterek, “Çünkü bu sorun tedavi edilmezse zamanla göz tembelliğine neden olabiliyor” diyor.

3- Prematüre retinopatisi (ROP) nedir?

Prematüre olan bebekler az gelişmiş gözlerle doğabiliyor. Tam olgunlaşmamış, büyümek için daha fazla zamana ihtiyaç duyan ve retinaya kan taşıyan damarlar, doğumdan sonra gelişme göstermeme eğiliminde olabiliyorlar. Bebek doğduktan sonra, bu tür kan damarları gerektiği gibi büyümezlerse gözün iç kısmı hasar görebiliyor.

Bunun sonucunda da erken müdahale edilmezse kalıcı körlük gibi çok ciddi bir problem gelişebiliyor. Prematüre bebeklerde kan damarlarının doğru şekilde geliştiğinden emin olmak için gözlerinin muayenesi edilmesi çok önemli. Eğer muayenede yeterli damarlanma gözlenmezse göze daha fazla zarar gelmesini önlemek için tedaviye ihtiyaç duyulabiliyor. Bu kapsamda son zamanlarda gözlerin içine anormal damarlanmayı durduran enjeksiyonlar yapılabiliyor.

4- Gözlerdeki enfeksiyonlar

Bebekler doğum sırasında annenin doğum kanalında bulunan bakterilerine maruz kalıyorlar ve bu durum gözlerde enfeksiyon sorunlarına neden olabiliyor. Bu yüzden bebeklerde doğumdan kısa bir süre sonra konjonktivit tablosu sıkça görülüyor. Ayrıca cinsel yolla bulaşan HPV gibi bazı virüsler de doğum sırasında bebeğe geçerek göz enfeksiyonuna yol açabiliyor. Normal doğum ile dünyaya gelen bebeklere doğar doğmaz bir antibiyotik damlası veya merhem uygulanıyor ve böylece bu enfeksiyon temizlenmiş oluyor.

5- Göz kusurları

Yeni doğan bebekler; kornea, lens, retina ve göz kapakları sorunları ile bir gözün diğerinden daha küçük olması gibi gözün herhangi bir bölümünü etkileyebilecek göz kusurlarıyla doğabiliyorlar. Bazen açıklanamayan bir anormallik veya görme kaybı da oluşabiliyor. Bebek göz kusuruyla doğarsa, kusur türüne bağlı olarak, tıbbi tedavi veya ameliyat gerekebiliyor.

6- Göz Tansiyonu (glokom)

Doç. Dr. Ali Rıza Cenk Çelebi glokomun yetişkin hastalığı olarak bilinse de, aslında çocuklarda, hatta bebeklerde bile görülebildiğini vurgulayarak; “Bebeklerde oluşan glokama erken müdahale edilmezse gözde aşırı derecede büyümenin gelişebileceğine dikkat çekiyor. Özellikle ülkemizde iri gözlü bebeklerin çok sevildiği bilinse de, gözler arasındaki irilik açısından farklılık doğumsal göz tansiyonu hastalığının erken bir bulgusu olarak karşımıza çıkabiliyor.” diyor.

Glokom’un en önemli belirtisi ise o gözün normalden fazla büyümesi. Özellikle gözün renkli bölümü normalden fazla büyümüşse ve gözler arasındaki büyüklük farkı varsa, bebek ışığa bakamıyorsa zaman kaybetmeden bir hekime başvurmak gerekiyor. Erken dönemde yakalanan doğumsal glokomda gözde devam eden büyümenin engellemesi adına göz damlaları ve cerrahi işlem ile tedavi ediliyor.

7- Çocukluk kataraktı

Katarakt her ne kadar ileri yaştaki yetişkinlerde sık görülse de aslında her yaşta, hatta bebeklerde bile ortaya çıkabiliyor. Çocuklarda katarakt teşhisi geç konursa, o gözde kalıcı tembellik gözleniyor. Özellikle görmenin gelişmeye başladığı ilk bir aylık yenidoğan döneminde katarakt saptanamazsa gözde kalıcı tembellik oluşuyor. Gözün merceği bulanıklaştığında ve görmeyle ilgili sorunlara neden olan gözümüzün içerisindeki kendi lensimizdeki sertleşme neticesinde göz merceği kesifleşiyor. Bebeğin kataraktlarını çıkarmak için ameliyat gerekiyor.

Bu belirtileri gözden kaçırmayın:


Aşağıda yer alan belirtilerden biri bile varsa zaman kaybetmeden bir hekime başvurmanız çok önemli:

  • Sulanma, çapaklanma ve akıntı varsa
  • Kızarıklık oluşmuşsa
  • Bir gözünü özellikle ışıklı ortamlarda kısıyorsa
  • Gözlerin senkronik hareketleri kaybolmuşsa
  • Fotoğraflarda gözlerden yansıyan kırmızı refle sarıya/beyaza dönmüşse
  • Başını ve/veya yüzünü bir yöne çeviriyorsa
  • Gözünün saydamında şeffaflık kaybolmuş ve bir bulanıklık varsa
  • Gözleri arasında bir irilik farkı varsa ya da her iki gözü de bir erişkinin boyutlarında ileri derecede iri ise

Gözlere iyi gelen yiyecekler listesi


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.