Kocaman adalet saraylarımızda, kocaman puntolarla yazarız: Adalet mülkün temelidir. Peki adaletin topuzu ne durumda?
Her gün yeni bir adaletsizlik haberi okuyoruz. Kadını öldüren lâkin “iyi halden” salıverilen katiller. Takım elbiseyle cezadan yırtan tecavüzcüler, olmayan bir iddia yüzünden günlerini hapiste geçirenler, aklandığını göremeden hayatını kaybedenler, garip mülakat sorularında elenen KPSS birincileri ve daha niceleri.
Çoğunu izlerken üzülmekle beraber çokta kendi başımıza ya da sevdiklerimizin başınıza gelmezmiş gibi geliyor. Belki hepimizin aklında aynı cümle dolanıyor; “Ya ben işimde gücümde sıradan bir vatandaşım ne olabilir ki?”
Sanki diğerlerinin bizden çok büyük farkları varmış gibi. Aslında bu da inanmak istemeyişimizle ilgili. İnsan elinde olmadan aklın yolu bir böyle iş mi olur demekten kendini alıkoyamayınca zannediyor ki, olup biten kendine uzak ya da daha beteri bir kesimi tüm olan biteni kanıksayarak sıradanlaştırmak.
Birçok yazı yazdım. Çoğu kadınlarla ilgili daha doğrusu kadınların başına gelenlerle ilgiliydi: Tecavüze uğrayan, katledilen kadınlarla ilgili. Çocuklarla ilgili yazdım. Dedim ki “Çocuk söz konusuysa, ideolojiler hatta inançlar bile kenara konmalıdır.” Konmayışını gördükçe öfkeden yazdım. Terör korkusuyla paranoyaklaşmamızla ilgili yazdım. Sürekli değişen eğitim sistemi ve onun bizi nasıl sarstığıyla ilgili yazdım. Mesleğim gereği depremle ilgili, afetle ilgili yazdım.
Bu sefer, hepsinden farklı bir konuyla ilgili yazmak istedim. Bu kez size sağlıkla ilgili yazdım. En baştan uyarmak isterim elbette ki haddimi aşıp ehil olmadığım bir alanda atıp tutmak değil niyetim. Zaten her gün televizyonlarda, internette önüne gelen bir tarif, bir mucizeden bahsediyor.
Sağlık konusunda bilgi kirliliğinin farkında mısınız?
Biber hapıyla 1 ayda 12 kilo verin.
Zayıflamak mı istiyorsunuz o zaman x çayıyla haftada 3 kilo verin.
Diyetsiz, sporsuz zayıflamada mucizevi iksir ve daha niceleri…
Eminim hepiniz tüm bu reklamları da bu ürünleri kullandıktan sonra maalesef sağlığından olan, hayatını kaybedenleri de duymuşsunuzdur. Fakat yine biliyorsunuz ki bunlar halihazırda reklamlarına da, satışlarına da devam ederler. Uzmanlar uyarır ama sesleri hep bastırılır. Peki daha kötüsü ne olabilir?
Mesela bir uzman, tek kişinin CİMER’e yapmış olduğu asılsız bir ihbar sonucu mesleğini yapamaz; danışanlarıyla görüşemez ve dahası O’na inanan onlarca danışanı O’nunla beraber tüm bunlardan mahrum kalır. Evet bu da oldu! Türkiye’de ilaç satmayan, otlu çöplü tarif vermeyen, sade ve sadece mesleğini yapan biri; bir diyet ve sağlıklı beslenme merkezi kapatıldı.
Kurucusunun diyetisyen olduğu, yanında çalışanın yine diyetisyen olduğu 7 aydır gittiğim, bir gün bilime aykırı bir anlatım yapılmadığı, Umut Obezite ve Beslenme Merkezi şu an kapalı.
Bağımsız gazeteci Zafer Rıfat Irmak’ın hazırladığı haberde olayların ayrıntıları şu şekilde aktarılmakta:
Çekmeköy’de Diyetisyen Nurettin Şahinli’nin işlettiği diyet merkezi Çekmeköy Kaymakamlığınca izinsiz yetkisiz ve ruhsatsız olması gerekçe gösterilerek kapatıldı.
Çekmeköy, Mimar Sinan mahallesinde mart ayında Diyetisyen Nurettin Şahinli tarafından açılan Umut Beslenme Danışmanlık ve Diyet Merkezi, geçtiğimiz hafta kaymakamlık tarafından mühürlendi. Öncesinde hiçbir tebligat ya da yasal bir soruşturma yapılmadığı, ihtar veya tebliğ verilmeden mühürlemenin gerçekleştirildiğini söyleyen Nurettin Şahinli yaşanan sürecin hukuksuz olduğu, maddi ve manevi yönden yıpratıldığını söyledi.
İlçe sağlık müdürlüğünden kaymakamlığa giden bir yazı neticesinde kaymakamlığın hiçbir inceleme ve soruşturma neticelendirmeden, ilgili iş yeri sahibi Diyetisyen Nurettin Şahinli’ye yaptırım uygulanması sürecin ve işlemin hukuksuzluğunu ortaya koydu.
Konuyla ilgili işyeri sahibi Nurettin Şahinli, konuyu düzeltip bu yanlıştan dönülmesi gerektiğini belirterek şu açıklamayı yaptı;
“Öncelikle tarafıma hiçbir tebligat ya da ihtar gönderilmeden ilçe sağlık müdürlüğünün akıllara zarar dilekçesi yeter sayılıp inceleme ve soruşturma yapılmadan kurumum kaymakamlıkça mühürlendi. Türkiye’de on binlerce kurum bu hukuksuz işlem neticesinde tehlike altındadır ve küçük bir şikayetle bana yapıldığı gibi kapanabilir.
Neden Hukuksuz derseniz, Sağlık müdürlüklerinin Diyet Danışma Merkezlerini denetleme ve kapatma yetkisi yok. Çünkü bu kurumlar sağlık hizmeti vermemektedir. Vergi faaliyet NACE Kodum: 869090-Diğer paramedikal insan sağlığı hizmetleri (tıp doktorları dışında yetkili kişilerce sağlanan mesleki terapi, aroma terapi, konuşma terapisi, homeopati, besin tedavisi, ayak bakımı, diş hijyeni vb. hizmetler) (hastane dışı) yani danışmanlık hizmeti verdiğimi tanımlayan kod.
Ama sanki sağlık hizmeti veren 862202: Özel muayenehanelerde sağlanan uzman hekimlik ile ilgili yatılı olmayan uygulama faaliyetleri (hastane ve poliklinik faaliyetleri ile ebe, hemşire ve fizyoterapistlerin paramedikal faaliyetleri hariç) gibi gösterip iş yerim kapatılıyor.
Yine aynı şekilde 1219 sayılı tababet ve şuabatı san’atlarının tarzı icrasına dair kanunun ek 13 üncü maddesine (Diyetisyen fizyoterapist odyolog psikolog klinik psikolog mesleğini serbest icra edebilen) aykırı bir işlem yapıldığı ortada. Diyetisyenler herhangi bir hastalık tanısı koymaz ve ilaç yazmazlar.
Bu yüzden sağlık hizmetinden ziyade danışmanlık statüsünde hizmet verirler. Danışmanlık merkezlerini denetleme ve kapatma faaliyetlerinden sağlık müdürlükleri sorumlu değildir. Bu yüzden denetçi olmayan bir kurumun benim kurumum için mühürleme kararı alması yasal değildir. Baştan sona yapılan işlemler keyfidir.
Bu süre zarfında mevcut danışanlarım ile planlanan randevularımız mecburen iptal edildi. Hem danışanlarımın mağduriyeti hem de iş kaybı, psikolojik şiddet maddi ve manevi kayıplara sebep oldu. Türkiye Cumhuriyeti yükseköğrenim kurumu ve ilgili bakanlık onaylı diplomasını alan bir kişinin ekmek teknesi olarak kullandığı en önemli cihaz olan tartısı hangi karar ile işyerimdeki tuvalete mühürlenmiştir. Kim ekmeğini tuvalete atıyor. Sesimin duyulması ve bu keyfi kararın kaldırılmasını istiyorum.”
Olaylar ya da kişiler birer isimden, durumdan ibaret aslında. Asıl olan adaletin terazisinin şaşması. Unutmayın terazi şaşarsa herkese şaşar ve adalet bir gün herkese lazım olur!