Sosyal fobi: Arkadaş çevreniz yok mu? Yalnız değilsiniz!

İnsanlarla konuşmayan ‘terbiyeli kız’ ve ‘beyefendi çocuk’ların hiçbir terbiyesizliği yoktur; ama arkadaş çevresi de yoktur. Sosyal fobi bir nevi çocukluk, ergenlikten başlayarak gizli olarak belli bir yaşa kadar gelebiliyor.

Sosyal fobi nedir? En çok görülen belirtileri neler?
Sosyal fobi nedir? En çok görülen belirtileri neler?

Toplum önünde konuşmak, birçok kişi için oldukça zor bir durum olarak görülüyor. Konuşma sırasında heyecanlanmaktan korkan bireyler, kendilerini ifade etmekten çekinerek, sessizliğe bürünüyor.

Bu durum, hayatın birçok alanında kısıtlamalara yol açarken, depresyona sürükleyebiliyor. “Kişi, bu korkunun gereksiz yere zihinde büyüttüğünü kabul ettiği zaman kontrolü eline almaya başlamış demektir” diyen Sosyal Fobi kitabının yazarı Uzman Klinik Psikolog Yıldız Burkovik, sosyal fobininin tedavi yöntemleri hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.


Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Yıldız Burkovik, sosyal fobi ve tedavi yöntemleri hakkında önemli bilgiler verdi.

Toplumda ortaya çıkmayan, kendini göstermeyen gizli sosyal fobiklerin de olduğunu kaydeden Uzm. Klinik Psikolog Yıldız Burkovik; “Bu duruma genel anlamda ‘çekinme’ diyebiliriz. Ama korkuyla dolu bir çekinme. Her an her dakika birisi eleştirecekmiş gibi bir çekinme. Sanki ‘Rezil olacağım, benimle alay edecekler’ şeklinde bir çekinme” dedi.

Sosyal fobi en çok görülen belirtileri; titreme, terleme, kızarma ve çarpıntı

Sosyal fobi en çok görülen belirtileri; titreme, terleme, kızarma ve çarpıntı
Sosyal fobi en çok görülen belirtileri; titreme, terleme, kızarma ve çarpıntı

Sosyal Fobi kitabının yazarı Yıldız Burkovik, sosyal fobide en çok görülen belirtilerin titreme, terleme, kızarma ve çarpıntı olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Bunların çok farklı yansımaları var; sırf kızarma-terleme dediğimiz zaman çok basit ve sığmış gibi kalıyor. Çünkü ‘Herkeste olabilir geçer bu ne olacak ki aman canım sen de’ dendiği zaman, kişi ‘Zaten kimse beni anlamıyor kimse beni anlamayacak’ diyerek, kendisini daha çok kapatıyor. Hedefimiz hep bu tarz olayları durumları düzenleyebilmek ve kişinin kendini kontrol etmesini sağlayabilmek.”

Sosyal fobi, psikolojik sorunlara yol açabiliyor

İnsanlarla konuşmayan ‘terbiyeli kız’ ve ‘beyefendi çocuk’ların hiçbir terbiyesizliği yoktur; ama arkadaş çevresi de yoktur. Sosyal fobi bir nevi çocukluk, ergenlikten başlayarak gizli olarak belli bir yaşa kadar gelebiliyor. İşte orada kişiler bu durumu fark ederek başvurdukları zaman gerçekten toparlanma sağlanıyor.

Ancak bu toparlanma sürecinin sadece psikolog ayağı olduğu gibi psikiyatrist ayağı da var. Çünkü beyin kimyası değişebiliyor, kişi bu yüzden yoğun depresyona girebiliyor, büyük kaygı bozukluğu yaşayabiliyor veya saplantı takıntılar tekrarlamalar eklenebiliyor. Bunların eklenmesi olasılığına karşın beyin kimyasının düzelmesi amacıyla mültidisipliner şekilde çalışmak gerekiyor.


"Hata yapacağım" kaygısı, kaçınma davranışına neden oluyor

“Hata yapacağım” kaygısı, kaçınma davranışına neden oluyor

Kişi arkası dönük oturuyor, hemen yemek yiyor veya başkalarının önündeyken geçip tuvalete gidemiyor, telefonda konuşamıyor ya da yabancı dilde mükemmel konuşuyor; fakat ‘Başkalarının önündeyken hata yapacağım’ kaygısı yüzünden en iyi şekilde konuşan kişi, hiç konuşamamaya başlıyor. O yüzden kaçınma davranışı çok fazla oluyor.

Sosyal fobisi olan kişiler, bir konuyu anlatmaya başlayacakları zaman uzun bir konuşma yapacakları yerde o heyecanlanma ya da nefeslerini kontrol edememeleri yüzünden bir dakikadan az bir sürede konuşmasını bitiriyor. Nefes alamıyor, bir an da o çarpıntıyla birlikte terleme ve bedensel tepkiler meydana gelebiliyor.

Korkuların anlamsız olduğunun fark edilmesi, kontrolü sağlıyor

İnsanın karşısına çok farklı şeyler bir anda çıkarsa, tabii ki heyecanlanabilir korkabilir. ‘Hiçbir korkum yok’ diyen insan bile olmadık bir şeye dair bir korku üretebilir. Ama bu korkunun anlamsız olduğu ve gereksiz yere zihinde büyütüldüğünü kişi fark edip öğrendiği ve kabul ettiği zaman zaten kontrolü eline almaya başlamış demektir.

Kişi, o sürecin içine girmiştir, bu nedenle tekrar topluluk önüne çıktığı anda beyin o olumlu süreci karşısına getirerek, zihinde artık olumlu bir şekilde karşılaştırma yapacaktır. Dolayısıyla tekrar tekrar aynı süreç olmayacaktır.

Sosyal fobi tedavi edilebilir mi?

Öncelikle davranışçı farklı terapilerle birlikte bilişsel davranışçı terapi tekniklerini kullanarak düzeni sağlamak; yanlış inanışları, hatalı davranış ve düşünceleri doğru ve olumlu yöne doğru çevirmek gerekiyor.

Sonrasında da bu beklentilerinin aslında çok daha kötü olmadığını ve kendi zihninin bunu yarattığını fark edebilmesi için de biz sanal gözlük, sanal terapi tedavisinden faydalanıyoruz.


Kişilerin bedensel tepkisi varsa ‘biofeedback’ denilen bedensel geri bildirim teknikleriyle birlikte kişinin kendini kontrol etmesini, bedenini, nefesini, kalp atışını, ısısını kontrol etmesini öğretiyoruz. O süreci kontrol altına aldıktan sonra genellikle sanal gözlük tedavisine başlayıp farklı noktalara doğru gidebiliyoruz ve ardından olay çözülebiliyor.

Prezentabl olma beklentisi sosyal fobiyi tetikliyor!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.