Bakan Selçuk dün yaptığı açıklamada dedi ki; “Enflasyon yüzde 12. Biz daha fazlasını zam olarak verdik. İşçimize verdiğimiz sözü tuttuk. Enflasyon karşısında ezmedik.” Oysa zaten düz vatandaşın ezilecek yeri kalmadı ki!..
Asgari ücret zammı: İşçimizi ezmedik (!)
Oya Yetişkin, Kamuran Yetişkin, Cüneyt Yetişkin ve Yaşar Yetişkin… Hatırladınız mı bu dört kardeşi? Gündeme bomba gibi düşmüştü hani. Dört kardeş, borç batağında bir yaşam ve siyanürle canına kıyan dört kardeş.
Peki Antalya’daki aileyi hatırladınız mı? Baba ardında bıraktığı mektupta herkesten özür diliyordu ve yapacak hiçbir şeyin kalmadığından bahsediyordu. Baba ve iki çocuğu el ele bulundu, anne ise başka bir yerde.
İşsizlik, çaresizlik ve beraberce ölüm. Kendini yakan vatandaşı hatırladınız mı yada geçinemediği için herhangi bir yöntemle canına kıyan birini hatırladınız mı?
“İşçimizi ezmedik!”
Semt pazarlarına uğrar mısınız hiç? Benim kapımın önünde kurulur ve herkes gitmeye yakın onlar çıkar ortaya: Kalan artıkları toplayanlar! Belki siz de rastlaşmışsınızdır.
Neden mi anlatıyorum tüm bunları çünkü dün asgari ücret belli oldu! Tam tamına 2324 lira 70 kuruş! Görüyor musunuz cömertliği!
Bakan hanım açıklama yaptı dedi ki; “Enflasyon yüzde 12. Biz daha fazlasını zam olarak verdik. İşçimize verdiğimiz sözü tuttuk. Enflasyon karşısında ezmedik.” Oysa zaten düz vatandaşın ezilecek yeri kalmadı ki!
Düz vatandaş
Sen, ben, yan komşu çarklıların arasında ezile ezile canı çıkan insan, kısaca: Biz!
Bir de onlar var. Onlar kim mi mesela arada çıkıp işimiz olduğu için şükretmemizi bekleyen sermayenin adamı patronlar!
Mesela kendi asgari ücretin kat be katını alırken nasıl geçinilmediğini anlamayan, üstüne bir de simit üzerinden bize ne kadar zengin olduğumuzu anlatmaya çalışan milletvekili!
Sonra bizi ezmediğini düşünen bakan var.
Tabi ki şükretmemizi tembihleyen diyanet ve bağlı olduğu hocalar da…
Merak ediyorum bu ülkede din sadece düz vatandaş için mi vardır? Misal çaresizlikten canına kıyarken düz vatandaş, uzun uzadıya kendi canına kıymanın günahından bahseden hoca neden buna iten şartlardan bahsetmez ya da bahsedemez?
İnsanlar atanamadığı için canına kıyarken, liyakatsızca, haksızca atananlar için neden konuşmaz? Neden hep sanki Kuran’da sadece yönetilenlerden bahsediyormuş gibi yönetenlerden hiç bahsedilmez? Bir taraf ezilirken diğer tarafın ezilenlerin omuzlarında yükselmesinden bahsetmez? Sahi din sadece ezilene şükretmesi için mi vardır?
