Baba Vanga kehaneti şimdiden gerçekleşmeye başladı! Rusya hükumeti, küresel ısınmanın ülkenin kuzeyindeki antik ve ölümcül virüs ile bakterileri serbest bırakabileceği konusunda uyarı yayınladı. Uzmanlar, küresel ısınmayla eriyen buzullarda binlerce yıldır donmuş toprak altında saklı kalan virüslerin yeniden canlandığına dikkat çekiyor.
Baba Vanga 2022 kehaneti doğru çıktı: Buzullarda saklı virüsler yeniden canlanıyor!
1911’de dünyaya gelen, Rusya, Doğu Avrupa ve bölge ülkelerde bir efsane olarak tanınan kahin Baba Vanga 2022 yılı için öngörüleri ortaya çıkmış, ünlü kahin hayata veda etmeden önce Sibirya’da ölümcül bir virüsün keşfedileceğini açıklamıştı.
Baba Vanga, donmuş bir alanda gizli duran ölümcül virüsün küresel ısınmayla birlikte ortaya çıkacağını öne sürmüştü. Virüsün yayılacağı ve hızla kontrolden çıkacağı da öngörüler arasında yerini almıştı.
Tüm bu iddiaların ardından Rusya’dan gelen bir haber, Baba Vanga kehaneti ile ilgili haberleri yeniden gündeme getirdi. Rus bilim insanları, küresel ısınma ile birlikte, donmuş toprağın erimesinin potansiyel olarak ölümcül antik virüsleri ve bakterileri serbest bırakabileceğinden korktuklarını açıkladı.
Rusya Kuzey Kutbu Konseyi Başkanı Nikolay Korchunov, Sibirya’daki kalıcı buzların erimesinin dünya için çok ciddi sonuçları olacağını açıkladı.
“30 bin yıllık bir mikrop olan Pithovirus uyandı”
Zvezda TV kanalına konuşan Korchunov, “Eski virüs ve bakterilerin uyanma riski var.” dedi. Aynı zamanda donmuş toprağın erimesinin potansiyel olarak ölümcül antik virüsleri ve bakterileri serbest bırakabileceğinden çekindiklerini açıkladı. 2014’te yayımlanan bir araştırmaya atıfta bulunan Korchunov, “Daha önce Sibirya’daki donmuş toprağa sıkışıp kalmış 30 bin yıllık bir mikrop olan Pithovirus, uyanmış ve amiplere saldırmaya başlamıştı.” ifadelerinde bulundu.
Rusya topraklarının yaklaşık yüzde 65’i, yaz aylarında bile kalıcı olarak donmuş kalan permafrost olarak sınıflandırılıyor. Ancak, küresel ısınma nedeniyle sıcaklıklar yükseldikçe, zemin hızla çözülüyor. Rusya’dan gelen bu açıklamalar Baba Vanga’nın 2022 kehanetlerini doğru çıkartacağa benziyor…
Peki, nedir bu permafrost?
Permafrost terimi, üst üste iki yıldan fazla bir süre 0˚C veya altında donmuş hâlde kalan kalın yeraltı toprak tabakalarını tanımlamak için kullanılır. Dünyanın altındaki bu donmuş katman, potansiyel olarak bazı hareketsiz antik patojenleri içeren toprak, kaya, tortu, buz ve tarih öncesi organizmalar gibi toprak malzemelerinden oluşabilir.
Permafrost, özellikle Rusya (Sibirya), Kanada, Alaska, Çin ve Grönland olmak üzere, Kuzey Yarımküre’nin kara yüzeyinin yüzde 25’ine kadar uzanan yüksek enlemlerin veya yüksek rakımların bulunduğu soğuk iklim bölgelerinde meydana gelir.
İklim değişikliği buzulları eritiyor
İklim değişikliği şu anda insanlığın karşı karşıya olduğu önemli bir sorun olarak ortaya çıkarken, dünya üzerindeki biyolojik çeşitliliği önemli ölçüde etkilediği de yaygın olarak kabul edilmektedir. İnsan sağlığının ekosistemin dengesine olan bağlantısı, zoonotik salgınlar (hayvandan insana sıçrayan bir patojen bulaşıcı bir hastalığa neden olduğunda) ortaya çıktığında daha belirgin hâle gelir.
Rusya’nın kurduğu Kuzey Kutbu Konseyi’nin başkanı diplomat Nikolay Korchunov, bir açıklama yaparak küresel ısınma nedeniyle toprak çözülürken on binlerce yıl boyunca buzun altında kalan mikropların ‘uyanma’ riskinin olduğunu söyledi.
Korchunov, Konseyin “biyogüvenlik” projesi oluşturduğunu belirtti. Bu projedeki bilim insanları, son buzul çağından bu yana donmuş olabilecek hastalıkların yeniden ortaya çıkmasının yol açabileceği riskleri ve olası etkileri araştıracak.
Bilim insanları, antik hastalıkların yan ısıra permafrosttaki organik maddenin çözülmesiyle karbondioksit ve metan gazlarının salınmasından da endişe ediyor. Çünkü her iki gaz da küresel ısınmayı artırdığı için erimeyi hızlandıracak.
Buzullarda saklı hastalıklar yeniden canlanıyor
Normal koşullarda, her yaz 50 cm derinliğe ulaşan yüzeysel donmuş topraklar çözülür. Fakat dünya giderek ısındığı için daha derin tabakalarda da çözülme gözleniyor. Dolayısıyla bu tür vakalarda artış olabilir.
Zira donmuş topraklar bakterilerin uzun süre, belki de milyonlarca yıl canlı kalması için ideal ortam sağlıyor. Bu durumda bazı hastalıkların yeniden gündeme gelmesi söz konusu olabilir.
Bazı salgınların yayılma oranları daha düşüktür ve bu nedenle bölgesel bir etkilere (Ebola virüsü hastalığı gibi) neden olurlarken diğerleri, günümüzde SARS-CoV-2 virüsü ile etkili bir şekilde yüzleşerek de gördüğümüz gibi, nadiren pandemi olarak nitelendirilen dünya çapında salgınlara neden olmaktadır.
Sürekli değişen bir iklim altında donmuş toprak bölgelerinin çözülmesi, ekosistemin dengesinin bozulmasına bir başka örnek olarak verilebilir. Bu bozulma ne yazık ki iki olumsuz sürecin birbirlerini beslemeleri sonucunu doğurur. Bu süreçler; çözülmüş donmuş topraktan atmosfere sera gazı salınımı ve küresel ısınmadır. Daha da önemlisi, permafrosttaki karbon miktarı, çağımızın endüstri faaliyetleri nedeniyle atmosfere salınan karbonun dört katıdır.
Permafrost, özellikle Rusya (Sibirya), Kanada, Alaska, Çin ve Grönland olmak üzere, Kuzey Yarımküre’nin kara yüzeyinin yüzde 25’ine kadar uzanan yüksek enlemlerin veya yüksek rakımların bulunduğu soğuk iklim bölgelerinde meydana gelir.
Donmuş toprakta bozulmanın bir başka potansiyel tehdidi, tarih öncesi patojenlerin yeniden canlanmasıyla ilgilidir. Dünyadan on binlerce yıldır izole olan parçaların erimesi, donmuş toprakta yatan antik patojenlerin aktif tabakanın toprağına gizlenme riskini artırarak modern yaşamlarımız için potansiyel bir tehdit oluşturacaktır.
Şarbon örneği
20. yüzyılda bir milyonu aşkın geyik şarbondan öldü. Bunlara derin mezarlar kazmak mümkün olmadığından cesetleri yüzeye yakın. Rusya’nın kuzeyinde bu şekilde 7 bin toplu gömüt bulunuyor.
Kuzey Sibirya’da bir düzine insanı etkileyen ve birkaç bin ren geyiğinin itlafına neden olan şarbon (Bacillus anthracis) salgınında bu vakanın yeni bir örneği gözlendi. Salgının 75 yıldan uzun bir süre önce şarbon tarafından öldürülen bir ren geyiği karkasından kaynaklandığı düşünülmektedir.
2016’da Sibirya’yı vuran sıcak hava dalgası, karkası onlarca yıldır koruyan donmuş toprak tabakasının çözülmesine ve karkasta bulunan şarbon bakterilerinin yeniden yüzeye çıkmasına neden olmuştur. İklim değişikliği, Kuzey Kutup Dairesi’ndeki sıcaklığın çok hızlı yükselmesine neden olduğu için, şarbon hastalığının da yeniden ortaya çıkması muhtemeldir.
Bir sonraki salgın donmuş toprakta saklanıyor olabilir!
Yüzeyden veya uydu görüntülerinden permafrostun durumunu izlemek zor olduğundan, özelliklerini değerlendirmek için derinlemesine inceleme yapılması gerekmektedir. Etkilenen bölgelerde küresel ısınmanın etkisi altındaki donmuş toprak ortamlarını korumak için yenilikçi çevre ve mühendislik projeleri tasarlanmalı ve uygulanmalıdır.
Bir sonraki salgın, dünyanın herhangi bir yerinde donmuş toprakta saklanıyor olabilir.
Kuzey Kutup Dairesi’nde ısı artışı diğer bölgelerden üç kat daha hızlı!
Soğuk, karanlık ve oksijensiz ortamdan dolayı donmuş topraklar mikrop ve virüsler için iyi bir koruyucu. İnsanlara ve hayvanlara hastalık bulaştırabilecek virüsler, geçmişte salgın hastalıklara yol açmış olanlar da dahil, bu tabakada canlı kalmış olabilir.
Alaska’da 1918 İspanyol gribi kalıntıları bulundu
Ancak donmuş toprak altında başka nelerin bizi beklediği bilinmiyor. Örneğin araştırmacılar Alaska’nın tundralarında 1918 İspanyol gribi virüsünün kalıntılarını buldu. Bubonik veba ve çiçek virüslerinin de Sibirya’da gömülü olma ihtimali var.
2011’de yapılan bir araştırmada, donmuş toprakların erimesi sonucu, 18. ve 19. yüzyılda kol gezen ölümcül hastalıklara yol açan virüs ve bakteriler, özellikle bu mezarlıkarın yakınındaki insanlar bakımından yeniden tehlike teşkil edebilir.
Örneğin 1890’da Sibirya’da büyük bir çiçek salgını olmuş, bir kasabanın nüfusunun yüzde 40’ı hayatını kaybetmişti. Bu insanlar Kolyma Nehri’nin kenarında donmuş toprakların üst tabakasına gömülmüştü. 120 yıl sonra nehirden taşan sular kıyıları aşındırıp erozyonu hızlandırdı.
1990’larda yapılan araştırmalarda, Sibirya’nın güneyinde Taş Devri’nden kalma insan kalıntıları bulunmuş, bunların vücudunda çiçek hastalığına özgü yaralar tespit edilmişti. Araştırmacılar çiçek virüsü görmeseler de bu virüsün DNA kalıntılarına rastlandı.
32 bin yıllık donmuş bakteriyi canlandırdılar
Bu, buzda donmuş halde duran bakterilerin hayata dönmesinin ilk örneği değildi.
NASA araştırmacıları 2005’te Alaska’da 32 bin yıldır donmuş olan bir bakteriyi canlandırmayı başarmıştı. Mamutlar döneminde hayatta olan bu bakteriler buzlar çözülünce yeniden hareket etmeye başlamıştı.
Bundan iki yıl sonra ise Antarktika’da buzulların altında donmuş, 8 milyon yıllık bir bakteri yeniden hayata döndürüldü. Aynı çalışmada 100 bin yıllık bakteri de canlandırıldı.
Ancak donmuş haldeki her bakteri canlandırılamaz. Şarbon bakterisi spor ürettiği için ve bunlar çok dayanıklı olduğundan 100 yıldan fazla donmuş halde kalabilir.
Aynı şekilde tetanoz bakterisi, felce ve ölüme yol açan botulizm bakterisi ve bazı mantarlar da uzun süre buzda donmuş halde canlılığını koruyabilir.
Neanderthallerin taşıdıkları virüsler bile yeniden canlanabilir
Uzmanlar bu nedenle Arktik bölgesine gelen ilk insanlara ait virüslerin, hatta nesli çoktan tükenmiş Neanderthal ve Denisovan gibi insan türlerinin taşıdıkları hastalıkların yeniden gündeme gelmesi riskine dikkat çekiyor. Rusya’da 30-40 bin yıl öncesine ait Neandertal kalıntılarına daha önce rastlanmıştı.
Rusya ile Kanada arasındaki Bering bölgesinde 30 bin yıldır donmuş topraklarda bulunan bakterilerin genleri 2011’de incelendiğinde de bunların bazı günümüz antibiyotiklerine karşı direnç gösterdiği görülmüştü.