2034’te başlaması beklenen Dragonfly görevi ile NASA, genel anlamda Dünya’ya en çok benzeyen Satürn gezegeninin Titan uydusuna doğru yolacak çıkacak.
Mars helikopteri Ingenuity’nin yakaladığı başarı ile birlikte yakında güneş sistemindeki uzak bölgeleri havadan gözlemleyen daha fazla robotik kaşif ile karşılaşacağız. Bu görevlerin ilki ise potansiyel olarak yaşanabilir olduğu düşünülen Satürn’ün uydusu Titan’a olacak.
NASA, Satürn’ün Titan uydusunu araştıracak
2034’te başlaması beklenen Dragonfly görevi ile NASA, genel anlamda Dünya’ya en çok benzeyen uyduya doğru yola çıkacak. Bildiğimiz anlamda bir atmosferi olan Titan’da Dünya’daki su ve oksijenin görevini metan alıyor.
Kalın bir atmosferi ve düşük yerçekimine sahip olması nedeniyle Titan keşif helikopterinin havada kalması ve keşif yapması için oldukça uygun koşullara sahip. Yeni görev ile birlikte uydunun hem atmosferi hem de yüzeyini incelenecek. Atmosferin kalınlığı nedeniyle yörüngeden incelenmesi zor olan Titan, Dragonfly görevi ile daha yakından gözlemlenerek uydunun yaşanabilirliği değerlendirilecek.
Dragonfly adı verilen araştırma aracı bu çalışmayı mümkün kılmak için Dragonfly Mass Spectrometer (DraMS) adlı bir cihaza sahip olacak. NASA yeni cihazı ve nasıl çalışacağı hakkında yakın zamanda daha fazla bilgi paylaşmış durumda.
NASA’nın Titan görevinde yer alacak olan araç, Mars yüzeyindeki sistemlere benzer şekilde donatılacak. Dragonfly sahip olduğu Drill for Acquisition of Complex Organics (DrACO) sistem ile Titan yüzeyindeki numuneleri analiz edebilecek.
Dünya’da çevre kirliliği ve iklim krizi yaşanırken, yeni yaşam alanları da aranmaya devam ediyor. Satürn’ün Titan uydusu ise bu konuda en ciddi aday olarak karşımıza çıkıyor.
Titan nasıl oluyor da Dünya’ya benziyor?
Gezegenler arasında Güneş’e yakınlığıyla altıncı sırada bulunan Satürn, sahip olduğu uydusu Titan ile dikkat çekiyor. Satürn’ün en büyük aylarından Titan, manzaralarıyla da Dünya’yı anımsatıyor. Gerek göller, gerek nehirlere bakıldığında Satürn’ün pek çok yanıyla gezegenimize benzediği aşikar.
Ancak Satürn’deki oluşumların farklı jeolojik malzemelerden yapıldığının altını çizmekte fayda var. Örneğin nehirlerden akan suyun yerine sıvı metan, kum tepelerine üfleyen rüzgarların ise aslında hidrokarbondan oluştuğu daha önce açıklanmıştı. Pek çok yanıyla Dünya’ya benzeyen manzaraların farklı bileşenlerle nasıl oluştuğu da, bilim insanlarının uzun yıllarca kafalarında soru işaretine neden oldu.
Satürn’ün en büyük ayı Titan, Dünya’ya benzerliğinden dolayı epey merak ediliyordu. Bir süredir üzerine çalışmalar yapılan konuyla ilgili, merak edilen sorular cevap buldu. Bilim insanları konuyla ilgili, ‘’Titan’ın çökeltilerinin katı organik bileşiklerden yapıldığı kuramsallaştırıldığından, Dünya’da bulunan silikat bazlı çökellerden çok daha kırılgan oluyorlar. Dolayısıyla nitrojen rüzgarı ve sıvı metan, Titan’ın tortularını, bu tür çeşitli yapıları destekleyemeyecek ince toza kadar aşındırıyor.
Araştırmacılar, Dünya’da bulunan ve Titan’a benzer bir bileşime sahip ooid isminde tortuyu araştırdılar. Ooidler, yapısı gereği çok ince taneler oluşturduğu tropik sularda bulunabiliyor. Aynı anda kimyasal çökeltme yoluyla malzeme biriktiren ve denizde aşınan ooid, bunun sonucunda tutarlı bir boyut sağlamakta. Bu bileşenden yola çıkan araştırmacılar, benzer bir durumun Titan’da olabileceğine de dikkat çektiler.
Araştırmacılardan Lapôtre, yaptığı açıklamada; “Rüzgarlar tahılları taşırken, komşu tanelerin bir araya kaynaşmasını içeren sinterlemenin aşınmayı dengeleyebileceğini varsaydık.” ifadelerini kullandı.
Buna ek olarak uzmanlar, kum tepelerinin gelişimi için en uygun koşulları sağlayan ayın ekvatorun da rüzgarların daha yaygın olduğunu keşfetti. Bu rüzgarlar, Dünya’da olduğu gibi sert kayayı aşındırarak daha ince tortulara dönüştürülüyor. Benzerliğin sebebi de işte tam olarak buradaki süreçte ortaya çıkıyor.
Kaynak: ShiftDelete.Net, Overview | Titan – NASA Solar System Exploration, NASA’s Dragonfly Mission to Titan Will Look for Origins, Signs of Life | NASA
