Kendinizi ve ilişkilerinizi yenileme kılavuzu

Her şeyin hızla değiştiği, yenilendiği bugünlerden insan ilişkileri de nasibini alıyor. Hızlı tüketim sadece fizyolojik ihtiyaçlar noktasında kendini göstermiyor. Duyguları, düşünceleri, an’ları, anıları, sevgileri, ilişkileri ve pek tabi kendimizi de hızla tüketiyoruz.

ilişkileri yenileme

Sosyal medyada en çok beğeni alan, paylaşılan gönderilere bakın ana temasında kırgınlıktan, iyi niyetlerin suistimalinden dem vuran; “ben değiştim sayenizde”, “güçlüyüm daha da beni kimse kıramaz” minvalinde mesajları barındıran içeriklerin olduğunu göreceksiniz. Ve yine benzer paylaşımları takiben popülerleşen ‘kişisel gelişim’ adı altında uzmanlaştığını belirten yazarlar, fenomenler, içerik üreticileri de hızla tükenen, yalnızlaşan insanın yarasına merhemmişçesine(!) ‘sen evrende teksin’, ‘mucizesin’, ‘tek başına herkesle her şeyle mücadele edebilirsin’ mesajlarını enjekte ederek bireyselciliği ön plana çıkartıp tükenmiş insanın yalnızlığına methiyeler dizmekte. Hal böyle olunca tükenmiş ilişkilere, iletişime, duygulara çare aramaktansa kestirip atmayı seçiyor insan.

Peki, kestirip atmak çözüm mü, mutlu ediyor mu? Bana kalırsa çözüm değil ve mutlu da etmiyor. Sosyal ve duygusal bir varlık olan insanı toplumdan, duygularından uzaklaştırıp ‘evrenin yalnız kahramanı’ gibi algılatmak 21.yy insanına yapılan en büyük darbedir. Elbette ki her insan tek, biricik, özel ve değerli bununla birlikte milyonlarca biricik insandan birisiniz hepiniz. Ve her biriniz kendi değerinizle, değer verdiklerinizle hayatınıza, yanı başınızdakilere değer ve anlam katıyorsunuz. Dolayısıyla yalnız kahramanı oynamaktansa kendinizi, iletişiminizi ve ilişkilerinizi gözden geçirip birkaç ufak dokunuşla hem kendinizi hem de ilişkilerinizi yenileyip güçlendirmeniz çok daha sağlıklı ve çözüm odaklı olacaktır.


Hadi gelin, hem kendinizi hem ilişkilerinizi yenileyip güçlendireceğiniz kılavuzumuzda neler var birlikte bakalım.

İç diyaloğunuzu değiştirin: 

Kendisiyle kavgası bitmeyenin dünyayla da kavgası bitmez derler. Kendinizle olan iletişim dilinizi ne kadar yapıcı hale getirirseniz başkalarıyla da aynı ölçüde pozitif bir dile sahip olursunuz. Kendinizle daha barışık daha sağlıklı bir iç diyalog kurabilmeniz için öncelikle kendinize öz şefkatle yaklaşmalı ve kendiniz hakkında olumlu sözler sarf etmelisiniz. Kendi iç konuşmanızda sürekli olarak kendinizle ilgili olumsuz bir dil kullandığınızda veya zayıf, güçsüz, negatif gördüğünüz özelliklerinizi içten içe sürekli tekrar ettiğinizde beyninizin kaydettiği bu sözler doğrultusunda hareket edersiniz ve negatif kısır döngüden çıkamazsınız. Bu nedenle iç diyalogunuzda sizi aşağıya çekecek, kendi değerinizi azımsatacak sözler yerine iç motivasyonunuzu arttıracak sizi daha güçlü ve pozitif hissettirecek sözleri tekrar ederek beyninizi ve davranışlarınızı pozitif bir döngünün içerisine alabilirsiniz.

Negatif düşünceler kumbaranız olsun:

Gerek iç diyaloğunuzdaki dilinizi değiştirmek gerekse insanlar, olaylar, durumlar hakkındaki süreklileşen negatif düşüncelerinizi kırmak için bu kumbarayı kullanabilirsiniz. Nasıl mı? İşe bir kumbara edinmekle başlayın. Aklınızdan geçen, dilinizden düşen sürekli tekrar ettiğinizi hissettiğiniz her negatif, yararsız ifade için kumbaraya bozuk para atın. Bozuk paralar biriktikçe olumsuz düşüncelerinizin çokluğu farkındalığınızı arttıracak ve onu azaltmaya yönelik harekete geçmeye başlayacaksınız.

Pozitif düşünceler pozitif eylemlere dönüşür:

Sözlerinizin bir titreşimi vardır. Bu titreşimler zihinsel yapınızı ve buna bağlı olarak da eylemlerinizi etkiler. Bu nedenle pozitif düşünmek dilinizi ve davranışlarınızı da pozitife dönüştürecektir. Surat asmak yerine gülümsemek, her şeyden hoşnutsuz olmak sürekli şikâyet etmek yerine olumlu şeylere odaklanmak, ilişkilerinizde sürekli sorun odaklı olup an’ı kavga ve çatışmayla geçirmek yerine çözüm odaklı olmak an’ın içindeki mutlulukları görebilmek… Bunları yapmak çok zor değil. Yeter ki negatif cümleler yerine pozitif cümleleri, edilgen fiiller yerine etken fiilleri koyun. “Ben hiçbir zaman başarılı olamayacağım/olamam.” demekle “Başarmak için elimden geleni yapıyorum, azimle zorluklarla mücadele ederek çalışmaya devam ediyorum.” demek arasında dağlar kadar fark var.


İletişim dilinizi analiz edin: 

Lafın canı vardır ve o can ilişkilerimize de can verir. Bir şeyi söylemenin binbir tonu olduğunu unutmadan iletişim kurun. Yargılamadan, ses tonunuzu yükseltmeden, yermeden, kırmadan, yapıcı ve çözüm odaklı bir yaklaşımla açamayacağınız kapı yoktur.

Dramatik üçgenden çıkın: 

Dramatik üçgen negatif ilişkilerde ortaya çıkan kişilerin farkında olmadan sırayla oynadığı kurban, zorba ve kurtarıcı olmak üzere 3 farklı rolü temsil etmektedir. Kurban rolünde kişi kendini çaresiz, umutsuz, sürekli haksızlığa uğrayan, aciz, tüm kötü şeyler onun başına gelmiş gibi yorgun ve kırgın hisseder ve bu hisle kurduğu ilişkilerde kendine bir kurtarıcı arar. Zorba rolünde ise kişi saldırgan, suçlayıcı ve agresiftir. Etrafında suçlayabilmek için kurbanlar arar ve aradığı kurbanı bulduğunda onu manipüle ederek kendi içindeki öfke, utanç ve yetersizlik duygularını kurbanı üzerinden bastırmaya çalışır. Kurtarıcı rolünde ise kişi sorun yaşayan kişileri bularak onun sorunlarını çözmek ister yani kurban rolündeki kişinin kahramanı olmak onun arzusudur. Kurtarıcı aşırı empatiktir, kurbanı kendine bağımlı kılmak ister.  Drama üçgeninde hangi role girerseniz girin bu oyunun kazananı yoktur.  İletişimi iyice içinden çıkılmaz bir hale getiren bu rollerden çıkılmadığı sürece sorunların çözülmesi mümkün değildir.

Eleştiride “SEN” bombasına dikkat!

Karşınızdakini eleştirmek için cümlenize “SEN” diye başlıyorsanız eyvah, bombanın pimini de çektiniz demektir. “Sen zaten hep böylesin.”, “Bize hiç zaman ayırmıyorsun.”, “Beni hiçbir zaman anlamıyorsun.” vb “SEN BOMBASI” tesirli cümlelerle kurduğunuz her cümlede çatışma kaçınılmazdır. Bunun yerine suçlayıcı ifadeleri bırakıp “BEN” dilini kullanarak kendi duygularınızı, o davranışın sizde bıraktığı etkiyi dile getirin.

Sorunlarınızı O.D.A’ya alın:

Gergin ve öfkeli bir tutumla tartıştığınız her durumda kaybedersiniz. Gerek ilişkilerinizde gerekse sosyal çevrenizde yaşadığınız gergin tartışmalarda O.D.A’ya alma yöntemini kullanabilirsiniz. Bu yöntemle karşınızdakine sakince ve net bir biçimde önce sizi üzen (O)laydan bahsedin, sonra bu durumun sizde yarattığı (D)uygu durumunu, hissettiklerinizi ona ifade edin ve (A)nlaşma alanı önererek her iki tarafın da uzlaşabileceği bir çözüm önerisi getirin.


Unutmayın, kendinizde başlatmadığınız hiçbir değişimi başkasından isteyemezsiniz. Küçük dokunuşlarla daha pozitif bir hayat mümkün.

Toksik insan, toksik iletişim ve toksik hayatlar


Gamze Özyedek
Sosyolog, İK Yöneticisi & Kariyer Gelişim Uzmanı | İnsan Kaynakları Yönetimi, Stratejik Yönetim Süreçleri, İş Planlama ve İş Değerlendirme, Kişisel Gelişim, Liderlik Becerileri, Müşteri Yönetimi, Kurumsal İletişim, Profesyonel Yönetim Becerileri, Diksiyon ve Beden Dili, Müşteri Memnuniyeti ve Devamlılığı, Satış ve Sektöre Özel Yönetim Eğitimleri vermektedir. İnsan Kaynakları & Yönetim Danışmanlığı ve Eğitim başlıklarında çalışmalarını sürdürmektedir. Yeni bir şeyler öğrenerek ve keşfederek yaşamayı ilke edinerek, bilgi paylaşıldıkça anlam kazanır düşüncesinden hareketle 2017 yılında İdeal Psikolojik Danışmanlık ve Kariyer Gelişim Merkezi’ni kurarak çalışmalarına burada devam etmektedir.