Nezaket ve incelikleri kaybettik, hükümsüzdür!

nezaket

Ah modern insan, gelişiyorum, öğreniyorum, ben her şeyi görüyorum, biliyorum diye diye nasıl da yitiriyor bir bir en güzel değerlerini. Nezaketi de kaybetti modern insan farkına bile varmadı; çünkü kendiyle ve sığlaşan ilişkileri, duygularıyla o kadar meşguldü ki yine göremedi elinden yitip gideni.

Modernleşme, teknoloji, sosyal medya hayatı hızlandırdı, insana bir şeyler kazandırdı belki; ancak kaybettirdikleri de yabana atılır gibi değil. Özellikle sosyal medyanın ilişkileri, iletişimi, bilgiyi, duyguyu, düşünceleri 90 saniyelik kapsül içerikler halinde insanlara vermesi; çoğu içerik ‘Sen biriciksin, en önemli sensin’ mesajını enjekte ederken bir yandan da ‘hadi herkese nasıl muhteşem bir hayatın olduğunu göster, insanlar seni, hayatını gıptayla izlesin’ zehirini de iliklere kadar işledi. Hal böyle olunca Kemal Sayar’ın da dediği gibi “Modern zaman insana şunu öğretti: Her şeyi hak ediyorum ve hiçbir şey için teşekkür etmem gerekmiyor.” İşte tam da bu noktada inceliklerinden incinmeye başladı insan.


İşin tuhafı nezaket, bir yandan güçsüzlerin erdemi gibi algılanırken bir yandan da nezaketi kaybetmekten, incelik görememekten herkes muzdarip ve hoşnutsuz. Peki, giderek sığlaşan ilişkilerde, duyguyu, incelikleri yitirmek, herkesin birbirine karşı hoşgörüden, pozitif duygulardan, değerlerden yoksun bir tutumla iletişim kurmasına çaresizmişiz gibi seyirci kalmak insanı, insanlığı, toplumu daha da ağır yaralı hale getirmeyecek mi? Yitip gidenlerin ardından bakakalıp sığ ilişkilerde nezaket kırıntılarıyla yaşamaya alışmak mı zor, yeni uydurma davranış kurallarının gölgesine sığınmak mı yoksa kaybettiğimizi sandıklarımızı son bir gayretle yeniden hayatımıza, ilişkilerimize kazandırmak mı?

Hadi gelin bu açmazdan çıkmak için önce neleri kaybettik / kaybetmek üzereyiz bir bakalım; sonra son bir gayretle çıkış yollarına bakalım.

En başta kendimizle olan ilişkimizde nezaketi kaybettik

Kendisiyle kavgası bitmeyenin dünyayla kavgası bitmez derler, hakikaten de öyle. İnsan kendine ne kadar kaba, hoşgörüsüz ve öz sevgiden, öz saygıdan uzak davranırsa çevresine de aynı oranda nezaketten uzak davranış sergilemekte.


İletişimde güler yüzü, tatlı dili kaybettik

Asık yüzlü olmayı iletişimdeki koruyucu kalkan olarak düşünenler, suratsızlığı ciddiyet veya güç olarak algılayanlar ne büyük bir yanılgı içindeler. Bir selamın, güler yüzle sorulan bir hâl hatırın ruha şifa gibi geldiğini bilmeyen yoktur. Güler yüzün ve pozitif dilin iyileştirici etkisi 7’den 70’e herkes için bir ihtiyaç. Çünkü insan doğası gereği kendini değerli, sevilen olarak görmek ister. Ve bir insana bunu hissettirmenin yolu iletişimden geçer.

Hoşgörüyü kaybettik

Sosyal medya hepimizin hayatlarını fazlasıyla görünür kıldığından beri herkes bir başkasının açığını daha fazla kollar oldu. Hele bir de istediği açığı yakaladıysa insan, gelsin linçler, yergi dolu cümleler. Tabi bu durum sadece sosyal medya iletişimi ile sınırlı değil hayatımızın her alanına sirayet eden bir tahammülsüzlük, hoşgörüsüzlük var. Hoşgörü yerini horgörüye bırakınca kontrolsüz öfke ve kaba davranışlar da kaçınılmaz hale geliyor.

Anadolu irfanının özünü, biz biz yapan değerleri kaybetmek üzereyiz

Çürüyoruz, ruhumuz çürüyor, bağlarımız çürüyor, günden güne eriyip gidiyor insana dair yanımız. Ve bu çürüme hiçbirimize iyi gelmiyor dostlar. Üstelik çözüm bizim elimizdeyken çaresizmişiz gibi seyirci kalmak olacak iş de değil. Hadi gelin bir gayretle çıkalım şu nobranlıktan inceliklerle hayatımızı güzelleştirip kolaylaştıralım.

Önce kendimizden başlayalım, kendimize hoyrat davranmayı bırakalım. Unutmayalım ki nezaket, içinde sevgi, derin şefkat ve saygıyı barındırır. Bu muhteşem üçlüyü önce kendimizde özümseyelim. Sonra çıkaralım yüzümüzden asık suratlı maskelerimizi, gülümsemenin buz kırıcı etkisini, gücünü hissedelim ilişkilerimizde. Teşekkür etmeyi, rica etmeyi, iyi niyetlerle insanların içini ısıtabilecek deyişlerimizi dilimize yerleştirelim ki ağzımız yeniden tatlansın. Ve farklılıklarımızla birbirimizi kabullenelim. Hemen herkesin hayat mücadelesinde olduğunu ve nezaketin, inceliğin bir ihtiyaç olduğunu unutmadan hareket edelim.


Bırakalım diğerkamlığı, hoyratça birbirimizi ilişkilerimizi tüketmeyi; sokaklara nezaketi, insan ilişkilerine şefkati davet edelim.

Kendinizi ve ilişkilerinizi yenileme kılavuzu


Gamze Özyedek
Sosyolog, İK Yöneticisi & Kariyer Gelişim Uzmanı | İnsan Kaynakları Yönetimi, Stratejik Yönetim Süreçleri, İş Planlama ve İş Değerlendirme, Kişisel Gelişim, Liderlik Becerileri, Müşteri Yönetimi, Kurumsal İletişim, Profesyonel Yönetim Becerileri, Diksiyon ve Beden Dili, Müşteri Memnuniyeti ve Devamlılığı, Satış ve Sektöre Özel Yönetim Eğitimleri vermektedir. İnsan Kaynakları & Yönetim Danışmanlığı ve Eğitim başlıklarında çalışmalarını sürdürmektedir. Yeni bir şeyler öğrenerek ve keşfederek yaşamayı ilke edinerek, bilgi paylaşıldıkça anlam kazanır düşüncesinden hareketle 2017 yılında İdeal Psikolojik Danışmanlık ve Kariyer Gelişim Merkezi’ni kurarak çalışmalarına burada devam etmektedir.