Kadıköy’ün simgelerinden biri olan ve bugün Haldun Taner Sahnesi olarak bilinen tarihi yapı, ticaretten sanata uzanan gizemli bir hikayeye sahip. Mimar Umberto Ferrari tarafından Birinci Ulusal Mimarlık Akımı‘nın bir parçası olarak tasarlanan bina, esnaf tarafından terk edildikten ve yıkılma tehlikesi atlattıktan sonra bir konservatuvara dönüştü. Yapı, şu anda devam eden restorasyon süreciyle orijinal kimliğine yeniden kavuşmayı bekliyor.
Kadıköy’e ister vapurla Haydarpaşa tarafından gelin ister karayoluyla yel değirmeni tarafından sizi görkemli bir bina karşılar. Şu aralar paravanlarla kapanmış olmasına karşın bu eser, bir dönem esnafının uğursuz bulduğu, yöneticilerin yıktırmak istediği ancak ısrarla ayakta kalan asırlık bir çınardır. Bugün Haldun Taner Sahnesi olarak bilinen bu mekânın ticaretten sanata olan gizemli hikayesinin izini sürüyoruz.
Birinci ulusal mimarlığın İtalyan imzası: Tarihsel yolculuk
İnşa edildiğinde çarşı olarak düşünülen yapı, Kadıköy meydanını simgeleyen Birinci Ulusal Mimarlık Akımı‘na ait üç eserden biridir. 1925-1927 yılları arasından İtalyan Mimar Umberto Ferrari tarafından yapılmıştır. Ancak mevcut Çarşı’ya göre esnafın sapa bulduğu yapı, uzun süre kullanılmadan kalmıştır. Bir on yıl sonra yöneticilerin zoruyla binaya yerleşen çarşı esnafı, her lodosta yağmur alan dükkanlarından memnun olmadığı için Kadıköy’ün şu anki çarşısına geri dönmüştür.
Hal binası olarak kullanılmaya başlaması, bu yapının kullanışsız olduğu gerekçesiyle yıkılması gerektiği yönündeki tartışmalardan sonrasına denk gelir.
1973 yılına kadar yapıdan bu amaçla istifade edilmiştir. Hal binasının taşınmasıyla yeniden boş kalmıştır. Bu ikinci on yıllık âtıl dönemden sonra 1984 yılında İstanbul Konservatuarı olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1989 yılında binanın avlusu 286 koltuk kapasiteli bir tiyatroya dönüştürülmüş ve Haldun Taner Sahnesi ismi verilmiştir. 2021 yılına geldiğimizde ise, yıpranmış yapıya restorasyon çalışmasına başlanmıştır.
Umberto Ferrari’nin Selçuklu esintileri taşıyan mimarisi
Bir İtalyan mimarın eseri olmasına rağmen, yapının kemerleri ve çini süslemeleri Selçuklu esintileri taşımaktadır. Kadıköy’ün Birinci Ulusal Mimarlık akımına ait diğer iki kardeş binanın (Şehremaneti Kadıköy dairesi ve Beşiktaş İskelesi) mimarları farklıdır. Eser, ilk düzenlemesinde aslından uzaklaşmıştır. Özellikle avlusunun tiyatro sahnesine dönüştürülmesi binaya işlevsellik katsa da orijinalliğini değiştirmiştir.
Devam eden restorasyon sırasında binanın sıvasının altından Ferrari’nin imzasını taşıyan bir levha ortaya çıkarılmıştır. Yeni ve kapsamlı restorasyon sürecinin sonunda, binanın tarihsel orijinalliği ile modern işlevselliğini bir araya getiren bir yapıya kavuşmayı umut ediyoruz.
Kadıköy’ün sanat durağı: Hayatımızdaki yeri
Kadıköy’e gelen herkesin bir şekilde hayatına dokunmuştur Haldun Taner Sahnesi. Bir buluşma noktası ya da pencerelerinden gelen müzik seslerinin meydana döküldüğü konservatuvar ya da tiyatro oyunu izlemeye gelenler için bir sanat durağı olarak herkesin dikkatini çekmiştir. Ve belki de mimarı olan Ferrari’nin gerçeklerine olmasa da hayallerine uygun bir şekilde, son yıllarda sanatçıların uğrak mekânı haline gelmiştir. Şimdi yeniden daha görkemli şekilde sanatseverleri ve Kadıköy’e gelenleri karşılayacağı günleri sabırla bekliyor.
🌐 Bunlar da ilginizi çekebilir:
- Mimar Michel Kagan’ın Paris’teki Cité d’artistes’i (sanatçılar yerleşkesi): Ressam Utku Varlık için bir yaratım mekânı
- Sedad Hakkı Eldem: Mimariye unutulmaz dokunuşlar
- Fanari’nin Bitmeyen Hikayesi: Fener Balat
- 500 yıllık tarih uyanıyor: Geçmişten günümüze Piyalepaşa
- Polonezköy: Aşıklar yolu Adampol
🔗 Dış bağlantılar:
- Haldun Taner Sahnesi Restorasyon Projesi – İBB Şehir Planlama Müdürlüğü
- Kadıköy Haldun Taner Sahnesi – Vikipedi
- Ve perde; Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’ne kavuşmaya az kaldı! – Kadıköy Life