Gıda tercihlerimiz sadece damak tadımızla değil, aynı zamanda görsel algımızla da şekilleniyor. Yeditepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sibel Özilgen ve ekibinin yaptığı çarpıcı araştırma, yiyeceklerin görünüşü ile çevresel sürdürülebilirlik arasında doğrudan bir bağ olduğunu ortaya koydu. Görsel doku manipülasyonu ile karbon ayak izini %31 oranında azaltabilen bu yenilikçi yaklaşım, gıda sektöründe devrim yaratabilir.

Peki, tüketiciler lezzetten ödün vermeden nasıl daha çevre dostu seçimlere yönlendirilebilir? Sütlaç örneği üzerinden yürütülen bilişsel çalışma, gıdaların sunum şeklinin dünyayı kurtarmada ne kadar etkili olabileceğini gözler önüne seriyor.
📌 Öne çıkanlar: Görsel doku ve sürdürülebilirlik
- Prof. Dr. Sibel Özilgen ve ekibi, yiyeceklerin görsel dokusunu değiştirerek tüketicileri sürdürülebilir tercihlere yönlendirmeyi başardı.
- Katmanlı görsel doku tasarımı uygulanan sütlaçta, karbon salınımı %31 azalırken tüketici beğenisi arttı.
- Araştırma, tüketicilerin tatmadan önce görselliğe dayanarak karar verdiğini ve beynin gıda algısının yönetilebileceğini kanıtladı.
- Patates kabuklarını kızartmak yerine kompost yapmak, su ve enerji tasarrufu sağlayarak çevreyi koruyor.
- Her bitkisel gıda masum değil: Pirinç üretimi küresel metan emisyonlarının %30’undan sorumlu.
- Görünüşü kusursuz olmayan meyve ve sebzelerin çöpe gitmesi yerine sürdürülebilir tariflerde değerlendirilmesi gerekiyor.
- Yerel ürünler her zaman en çevreci seçenek olmayabilir; üretim teknolojisi ve tarım yöntemleri belirleyicidir.
👀 Görsel doku ile karbon ayak izini azaltmak mümkün mü?
Yeditepe Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü’nün yürüttüğü araştırma, gıdanın sadece bir besin kaynağı olmadığını, aynı zamanda bilişsel bir deneyim sunduğunu gösteriyor. Prof. Dr. Özilgen, yiyeceklerin görsel dokusu (visual texture) değiştirilerek tüketici davranışlarının manipüle edilebileceğini savunuyor.
“Bu yöntemle sütlacın karbon salınımı tam yüzde 31 azaldı. Üstelik bu sunum, tüketiciler tarafından daha çok tercih edildi.”
Araştırmanın en dikkat çekici örneği, Türk mutfağının geleneksel tatlısı sütlaç üzerinde yapılan deney oldu. Sütlacın içeriğindeki yüksek karbon salınımlı ana malzemeler (pirinç, süt) azaltılarak, yerine daha düşük emisyonlu ve farklı dokulara sahip alternatifler eklendi. Görsel doku katmanlı hale getirildiğinde, tüketiciler bu “yeni nesil” sütlacı daha çok tercih etti. Sonuç olarak, lezzet algısı değişmezken karbon ayak izi %31 oranında düştü.
🧠 Beyin gıdayı nasıl algılıyor? (Bilişsel Gastronomi)
Gıda seçimi, market raflarında veya restoran menülerinde başlar. Prof. Dr. Özilgen, bu sürecin bir “tat testi” değil, tamamen bilişsel (cognitive) bir süreç olduğunu vurguluyor. Beynimiz, gördüğü gıdayı geçmiş deneyimlerimizle eşleştirerek tadını simüle eder.
“Yumuşak, kıtır, çıtır ve köpüklü dokular tüketicilerin daha çok ilgisini çekiyor” diyen Özilgen, bu dokusal çeşitliliğin (textural variety) doğru kullanılmasının sürdürülebilir gıda sistemleri için anahtar olduğunu belirtiyor. Herhangi bir “çevre dostu” etiketi veya indirim kampanyası olmadan, sadece sunum tekniğiyle tüketiciler daha yeşil seçeneklere yönlendirilebiliyor.
♻️ Atık yönetimi: Kabukları kızartmak mı, kompost mu?
Sürdürülebilir beslenme sadece ne yediğimizle değil, atıkları nasıl değerlendirdiğimizle de ilgilidir. Birçok kişi patates kabuklarını kızartarak “sıfır atık” felsefesine katkıda bulunduğunu düşünse de bilimsel veriler farklı bir tablo çiziyor.
“Patates kabuğunu kızartırken harcadığınız su, diğer malzemeler ve enerji, düşündüğünüzden daha fazla karbon salınımına yol açıyor.”
Prof. Dr. Özilgen, “Patates kabuğunu kızartırken harcadığınız su, diğer malzemeler ve enerji, düşündüğünüzden daha fazla karbon salınımına ve kaynakların daha fazla tüketimine yol açıyor. Bunun yerine kompost yaparak toprağa geri kazandırın” uyarısında bulunuyor. Kompostlama, organik atıkların gübreye dönüşmesini sağlayarak toprağı zenginleştirir ve metan gazı salınımını engeller.
🌾 Bitkisel gıdalar her zaman masum mu?
Vegan veya vejetaryen beslenmenin otomatik olarak “çevre dostu” olduğu algısı yaygındır. Ancak Prof. Dr. Özilgen, bu genellemenin her zaman doğru olmadığını, özellikle pirinç gibi ürünlerin çevresel maliyetinin yüksek olduğunu hatırlatıyor.
Küresel tarımsal metan emisyonlarının %30’u pirinç tarlalarından kaynaklanmaktadır. 2030 yılına kadar bu oranın %60 artması bekleniyor. Bu nedenle, bitkisel protein kaynakları seçilirken de su ayak izi ve karbon emisyonu düşük olan baklagiller veya yerel tahıllar tercih edilmelidir.
🍎 “Çirkin” gıdalar (Ugly Food) hareketi
Gıda israfının en büyük nedenlerinden biri, tüketicilerin “kusursuz” meyve ve sebze arayışıdır. Hafif yumuşamış bir muz, kabuğu kararmış bir patlıcan veya şekli bozuk bir havuç, besin değerinden hiçbir şey kaybetmemesine rağmen çöpe atılmaktadır.
Prof. Dr. Özilgen, bu ürünlerin gıda zincirine geri kazandırılması gerektiğini savunuyor: “Yumuşamış bir muz veya ezilmiş bir armut, tat ve dokularından faydalanarak sürdürülebilir reçeteler oluşturmak için kullanılmalıdır.” Bu noktada şeflere ve gıda mühendislerine, “kusurlu güzellikleri” lezzetli tabaklara dönüştürme konusunda büyük iş düşüyor.
🌍 Yerel ürün paradoksu: Teknoloji ve verimlilik
Yerel üreticiyi desteklemek ekonomik ve sosyal açıdan kritiktir. Ancak “yerel eşittir çevreci” denklemi her zaman tutmayabilir. Eğer yerel üretimde verimsiz tarım yöntemleri kullanılıyor, teknoloji entegrasyonu sağlanamıyor ve birim ürün başına harcanan enerji/su miktarı yüksekse, bu ürünün karbon ayak izi, binlerce kilometre öteden gelen ancak yüksek verimlilikle üretilmiş bir üründen daha fazla olabilir.
Sürdürülebilir gıda sistemleri için yerel üretimin teknolojiyle (akıllı tarım, damla sulama vb.) desteklenmesi şarttır.
🔎 En çok merak edilenler
Görsel doku lezzeti değiştirir mi?
Hayır, görsel doku gıdanın kimyasal tadını değiştirmez ancak “lezzet algısını” değiştirir. Beyin, kıtır veya renkli bir yiyeceği daha taze ve lezzetli olarak kodlayabilir.
Neden pirinç çevreye zararlı?
Pirinç, su altında yetiştirilen bir bitkidir (çeltik). Bu su dolu tarlalar, metan gazı üreten bakteriler için mükemmel bir ortam oluşturur. Metan, karbondioksitten çok daha güçlü bir sera gazıdır.
Kompost evde yapılabilir mi?
Evet. Mutfak atıkları (sebze kabukları, kahve telvesi, yumurta kabuğu) uygun bir kutuda biriktirilerek balkon veya bahçede kolayca doğal gübreye (kompost) dönüştürülebilir.
Sürdürülebilir beslenme pahalı mı?
Aksine, mevsiminde sebze-meyve tüketmek, atıkları değerlendirmek ve ithal ürünler yerine yerel alternatiflere (bulgur, mercimek vb.) yönelmek bütçe dostudur.
🌐 Bunlar da ilginizi çekebilir:
- Ev tipi kompost makinelerinin özellikleri ve kullanımı
Gıda atıklarını evde gübreye dönüştürerek karbon ayak izini azaltmanın pratik yolu. - Mevcut tüketim modeliyle gezegenimiz bize yetmeyecek
Sürdürülemez gıda ve kaynak tüketiminin gelecekte yaratacağı krizlere dair bir analiz. - Herkes vejetaryen olsa ne olurdu? Çevresel ve ekonomik etkiler
Küresel çapta bitkisel beslenmeye geçişin iklim değişikliği üzerindeki olası etkileri. - Michelin Rehberi 2026: Türkiye’nin yıldızlı restoranları
Sürdürülebilir gastronomiye önem veren şeflerin ve restoranların yükselen trendi. - Deniz ürünleri tüm dünyayı doyurabilir mi?
Alternatif protein kaynakları ve okyanusların sürdürülebilir gıda potansiyeli. - Beslenme listesi hazırlayan yapay zekadan ölümcül tarif
Gıda sektöründe teknolojinin bilinçsiz kullanımının yaratabileceği riskler. - Vejetaryen beslenme: İnsanın ruhsal ve ahlaki bir yönelimi
Beslenme tercihlerinin sadece fiziksel değil, etik ve vicdani boyutları üzerine bir bakış.
🔗 Kaynaklar:
- Yeditepe Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Basın Bülteni – Prof. Dr. Sibel Özilgen
- Food Texture and Sustainability – ScienceDirect Research
- Global Methane Assessment – UN Environment Programme (UNEP)
| 🎯 | Sponsorlu içerik ve tanıtım yazısı fırsatlarımızı keşfedin. İndigo Dergisi’nde tanıtım yazısı yayınlatın; asla silinmeyen/süresiz içeriklerle markanızı yüz binlerce okura ulaştırın. 👉 Reklam paketlerini incele |






