Başlık ne kadar da anlamsız değil mi bizim için? Soru soran gazeteci mi olurmuş? Gazeteci soru mu sorarmış? Deli saçması…
Aslında bakarsanız değil! Bizim gazetelerimiz,gazetecilerimiz ve daha açık bir ifadeyle siyasetçilerin karşına çıkanlarımız ve bunları televizyona taşıyanlarımız soru soramıyorlar. İstemediğim bir soruydu, cevabını yüzde elliye bakarak alın vesaire gibi sonuçlardan sonra bu meslek grubu maalesef yozlaştı. Adam televizyonun karşısında ana haber denilen programlarda trajikomik hikayeler sunarak yükseliyor. Nedir bu? Etik mi bunlar?
Sizin için önce “ETİK” ne demek onu ele aldım. Gazeteci yada doğru bir ifadeyle “Meslek” jargonu olarak. TDK’ya göre etik; çeşitli meslek kolları arasında tarafların uyması veya kaçınması gereken davranışlar bütünüymüş. Uymayan ne var diye tekrar ele aldım ve bakın hazır etik demişken neler çıktı ortaya. Gazetecilik ve etik kelimesini yan yana Vikipedi de şöyle okudum; “Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önyargılardan uzak ve kişilik haklarına saygılı olmak, gazeteciliğin olmazsa olmaz koşullarındandır. Gazetecilik mesleği ve gazetecilik sektörü (gazete, radyo, televizyon, internet gibi kitlesel yayın organları) demokratik toplumlarda anayasanın öngördüğü üç devlet gücü yanında (yasayıcı-meclis, yürütücü-hükumet, yargılayıcı-mahkemeler) dördüncü -denetleyici devlet gücü olarak anılır”.
Bu paragrafta, bir önceki paragraftan etkilenerek size tek cevaplık sorular soruyorum. Söyleyin lütfen; izledikleriniz etik mi? Peki ya okuduklarınız? Sorulması istenilen sorular?…
Sizin yerinize cevabı ben veriyorum. Kocaman bir HAYIR! Hiçbiri ne TDK’nın etiğiyle ne de vikipedinin meslek jargonuyla uzaktan yakından alakalı değil. Bir daha düşünmenizi isteyeceğim, bize bu yaşatılanlar insan olmamız bakımından ETİK mi?
Neden mi bu yazıyı yazdım? Buyrun cevaben;
Geçtiğimiz gün Türkiye’de uzun süredir yaşanmayan bir şey yaşandı. Televizyon aracılığı ile Enver Aysever kâh soru sordu kâh aldığı cevapları yukarıya (!) iletti. Konuşan Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan idi. O an şaşkınlık içinde gözlerimden yaşlar düşerek izledim yayınlananları. Zaten canlı yayında yüreği yanan bir baba varken, nekrofili hakaretiyle izleyemezdim ya neyse… Enver Aysever’e ithafendi bu yazım. Soru sorduğu için. Bizim merak ettiğimiz cevapları aldığı için, var olduğu için. Kendisine, varlığına, anne babasına ve en önemlisi gözlerinden akan o boncuk boncuk yaşlara ithafen…
Teşekkürler Enver Aysever, sormaya devam edeceğin için.
