Gözlerin ardındaki aşk: Aşk nedir?

Uğruna deli olduğumuz, istediğimiz, aradığımız, muhtaç olduğumuz, belki de yolunda öldüğümüz… Nedir bu aşk?

aşk love story

Aşk nedir?

Kimine göre daha çok gençken yaşadığımız aslında bir kişiye hayranlık duygusu olan sonra içimizde çok büyüttüğümüz, aşk sandığımız sahte duygu,

Kimine göre geçim derdi, kısa yoldan zengin bir yaşam vaadeden varlıklı bir kişiye duyulan bağlılık duygusu,


Kimine göre toplumda bir kural olan topluma göre kendine uygun herhangi biriyle yaşamını birleştirip topluma yararlı evlatlar yetiştirmek kısaca toplum aşkı,

Kimine göre ise bunlardan hiçbiri. Peki nedir aşk o zaman size göre?

Schopenhauer’a göre kendimizde bulunmayan, eksiklik olarak düşündüğümüz özelliklerin var olduğu kimselere aşık oluyoruz. Örneğin; mavi gözlü biri kahverengi gözlülerin çok daha sıcak ve sevecen olduğunu düşünerek kahverengi gözlü birine aşık olabilir. Bunun tersi de olabilir. Böylelikle en önemli hayvani güdülerimizden olan soyunu devam ettirme dürtüsüyle doğurduğumuz çocuklar, kendimizce olabilecek en mükemmel özelliklere sahip oluyor. Yani kısaca aşk aslında içimizdeki temel dürtülerin duygularımıza yansımasından başka bir şey değil.

aşk

Bir de aşkın kimyası var ki deneylerle de kanıtlanmış bir açıklaması mevcuttur. 1956 yılında ilk olarak ipek böceklerinde keşfedilen feromonların; hayvanlarda çiftleşme, sahiplenme ve tehlike durumlarında hayvan davranışlarını kontrol ettiği bilinmektedir. Yakın zamanda insanlarda da varolduğu anlaşılan kimyasal bir madde olan feromonlar, kokusuz olmasına rağmen burundaki vomeronazal organ tarafından algılanıp, arka beyine gelmekte ve bilinç seviyesine ulaşmamaktadır.


Bern üniversitesinde Dr. Claus Wedekind’in yaptığı çalışmada, erkekler iki gün boyunca ter kokularını etkileyecek herhangi bir maddeden (parfüm, deodorant ya da ter kokusunu değiştirecek gıdalar gibi) uzak durarak aynı tişörtü giymişler ve iki günün sonunda tişörtlerini teslim etmişlerdir. Kadınlar ise koku duyularını etkileyecek hormonal durumları mümkün olduğunca eşitlenerek tüm tişörtleri koklamışlar ve kendilerine en yakın tişörtü seçmişlerdir. Deneyin sonucuna göre kadınların, kendi bağışıklık sistemlerine en uzak kişinin tişörtünü seçtiği görülmüştür. Sonuç olarak ana düşünce, yine soyunu devam ettirirken yeni dünyaya getirilecek bireylerin en güçlü bireyler olması mantığıdır.

Fakat bütün bunlar ilk görüşte bir kişiye neden bağlandığımızı açıklamanın ötesine gitmiyor. İlk görüşte aşka belki birçoğumuz inanıyor ama nasıl oluyor da insanlar onlarca yıl boyunca birbirinden hiç sıkılmadan birbirini seviyor ve aşkları ilk günkü gibi olabiliyor?

aşk

Mesneviye göre aşk, yaradana ve yaradandan ötürü yaradılana duyulan koşulsuz sevgidir. Bu aşk hiç bir çıkarın olmadan varlığı sevmektir. Ancak içinde ilahi aşk olanların yüreği sevgi ile doludur. İnsanlar ilahi aşk ile, aslında fizyolojik beynimizle algılarımızdan ibaret olan belki de bir illüzyondan ibaret olan maddi dünyanın kölesi olmaktan kurtulup, ruhunu özgürleştirecek ve yaradana yaklaşacaklardır. Aşk egomuzu devre dışı bırakarak karşımızdakine duydugumuz karşılıksız sevgidir. Gerektiğinde kendimizi ve tüm isteklerimizi bir kenara bırakabilmektir. İki kişinin birbirine duyduğu aşk ilahi aşkı anlayabilmemiz için bir modeldir. Aşka bu kadar muhtaç olmamızın nedeni aslında yaradana muhtaç olduğumuzdandır.

Bunu anlayamadığımız için, bir bireye karşı karışık duygular besleriz. Mecnun, Leyla için çölleri aşmış fakat sonunda asıl duyduğu aşkın Leyla’ya değil yaradana olduğunu anlamıştır. Çevresindeki insanlar delirdiğini düşünmüşlerdir. Ancak Mecnun’un algısı farklı bir boyuta taşınmıştır. İlahi aşkı anlayamayan, madde dünyasında yaşayan bir çok insana göre bu delilikten başka şey olmayabilir. Ancak bu öyle kuvvetli bir histir ki tüm ruhunu aydınlatır, maddi beden hiç olur. Bize bu aşkı anlayabilmemizi sağlayacak ruh eşlerimizi bulabilmemiz bu yüzden çok önemlidir. Gençken daha çok aşık olmamız ve bu hissettiğimiz şey için her şeyi yapabilecek olmamızın sebebi maddi dünyanın sorumluluğuna henüz girmemiş olmamızdır. Eğer gerçek aşkı yaşayabileceğiniz birini bulursanız madde dünyasından kaynaklı sorunlar, kavgalar çok anlamsız görünür size.


Bana göre aşk birbirini çok seven ve güvenen iki insanın korkusuzca birbirine gösterdiği gözlerinin ardından yansımasını gördüğümüz sevgi dolu yüreğe duyulan aşktır.

Aşkın ağrı kesici özelliği var


Fatma Uğuz
1986 doğumluyum. İlk ve orta eğitimimi Denizli'de tamamlayıp 2009'da Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon bölümünden mezun oldum. 5 yıldır reiki, ezoterizm, tasavvuf ve felsefe ile ilgileniyorum. Müzik, kitap, resim ve sinema ilgi alanlarım arasındadır. Ayrıca Türkiye'deki uzun antik yolları yürüyorum. Halen fizyoterapist olarak görevime ve lisansüstü eğitimime devam etmekteyim.