Bir Mucize – Mahsun Kırmızıgül

Mucize’ye tanıklık etmek isteyenlerin kaçırmaması gereken bir film… Mahsun Kırmızıgül’ün en son filmi 1 Ocak’da sinema severlerin karşısına çıktı.

Kırmızıgül’ün, gerçek bir hikayeden kaleme alıp yönettiği, dramın içine serpiştirdiği komediyle oluşan etkileyici, duygusal bir film…

mucize

Mucize

Türkiye kültürel bir mozaiktir. Açtığınız her pencere sizi farklı kültürlere sürükler. Her kültürde ayrı bir lezzet vardır. Dili, örfü, adeti, geleneği, göreneği ile her bölgesinin bir tadı vardır. Hangi bölgeye, yöreye gitseniz sizi Anadolu’nun sıcak yüzlü insanları karşılar; bağırlarına basarlar. Tereddüt etmezler sizi içlerine alırken… Güler yüzlü ve misafirperverdirler. Aşlarına kaşık, aşklarına yaren olursunuz. Çeşitli yöresel şiveleriyle kimi zaman gülümsetirler sizi. Her yürekte ayrı bir sevgi, ayrı bir coşku vardır. Büyütürler sizi yumaklaşan kalpleriyle… Direnç gösterirler hüzne, kedere, kadere… Her bakışlarında sevgi, acı, mutluluk vardır. Yoğrulmuş kültürlerine eşlik etmenizi isterler sizden. Gönüllerini turab ederler size. Hikayelerinde dram, kahramanlıklar ve mücadeleler vardır. Mucizelere tanık olursunuz bu hikayelerde. Anadolu’nun topraklarında öksüz bırakmazlar sizi. Bağırlarını açmıştırlar yaza, kışa, borana karşı. Dört mevsimi yaşarsınız içlerinde.


Hikayeleri o kadar derin ve içtendir ki hüzne boğar bazen sizi. Bu hüzünler farklı diyarlara sürükler; zorluklara karşı yelken açmanızı ister. Yelken açtığınız yolda, yalnızlığı dolamıştır boynunuza. Bazen yenildiğinizi düşünürken, son nefesinizde, mücadelenizde zaferi nasıl kazandığınızı gösterir size. Olmayanı oldurur insana…

mucize mahsun kırmızıgül

Öykülerinde bazen batılı bir öğretmen tipi vardır. Onun, Anadolu’nun ücra köşesindeki köye gidip aradaki mücadelesini anlatır size. Okulu olmayan köye, nasıl öğretmen olduğunu söyler; acı acı gülümsetir sizi hikayeye. Öğretmen, okulu olmayan köye okulu getirir, kahraman olur köylünün gözünde; ortak olur köylünün yaşamına. Hayata yönelik verdikleri emek yoluna, arkadaş olur zamanla. Umut ışığı olmuştur artık öğretmen o köye. Batıda eşkıyaya dediğiniz insanların doğuda “Dağların Aslanı” olduğunu öğrenir. Eşkıyanın okul yaptığını görür ve şaşırır uzun uzun… Köydeki derebeyliğe, toprak ağalığına karşı gelmiş, adam öldürmüş kişinin dağa çıktığını öğrenir; düşünür doğunun kaderi, acısı üzerine…


mahsun kırmızıgülKöyün gençleri evlilik süreçlerin görür öğretmen. Birbirini hiç görmemiş, gerdek gecesinde birbirlerinin yüzlerinin gördükleri anılara şahitlik eder. Kızın gelin olabilmesi için ağzının kokmaması gerektiğini, yemek yapmasını, Kuran bilmesini, düz bir ip üzerinde yürümesi gerektiğini görür. Bazen de zeki, akıllı, ama sakat bir gencin düzelmesi için neler yapılması gerektiği konusunda kafa yorup düzelmesi için uğraş verir.  Çabalarının karşılığını alır da zamanla. “O sakat; evlenilmez o çocukla!” denilen gencin, peri masalından çıkmış, ay parçası gibi bir kızla evlendiğine de tanıklar eder. O sakat gencin, Aziz’in yaşamdaki dik duruşuna, mücadelesine öğretmenin verdiği desteği anlatır size bu hikaye. Köyde; Aziz’in, karısına yönelik dedikodulara nasıl direndiğini, öğretmenin Aziz’in karısıyla birlikte köyden kaçışına nasıl yardımcı olduğunu söyler size. Ansızın Aziz’in köye geri gelip, sakat gencin nasıl direndiğini, iki çocuğu olduğunu resmeder; bazen, hikaye size…

Hikayenin ana teması, Aziz’in babası ile yaptığı son diyalogdur belki de…

Baba: Oğlum ameliyat mı oldun sen?

Aziz: (Arkadaki eşine bakarak) Hayır baba aşık oldum ben.

Evet, bu hikayede size, geçen ay vizyona girmiş Mahsun Kırmızıgül’ün “Mucize” filmini çizmeye çalıştım. İzlendiğinde “İyi ki de izlemişim; herkese de tavsiye ederim.” diyebileceğiniz bir film. Bu muhteşem filmi yazan ve yöneten Mahsun Kırmızıgül’e emeği için de teşekkür etmeliyiz diye düşünüyorum.


İyi seyirler…


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…