Anne bebek bağlanmasının en temel başlangıcı olan doğum anı, hem anne hem de bebek için önemlidir. Her ikisinin duygusal akışını somut olarak (dokunsal) sağlayan ve dengeleyen ise ten tene temastır.
Doğum anı, insan hayatının en mucizevi olayıdır. Hamilelik süresince anne, baba ve aile büyükleri bu sürece dahil olur. Hatta bebeğin varlığıyla ailedeki tüm dengeler değişir. Örneğin, kadın eş olmanın, bir başkasının çocuğu olmasının yanı sıra anne olur, yeni bir role daha girer. Belki de ailenin ilk bebeği olarak hiç var olmayan etiketler, anneanne, dede, babaanne, ortaya çıkar. Bu değişimler içinde herkesin önceliği; sağlıklı anne, sağlıklı bebektir ve doğum için pek çok hazırlık yapılır. Ancak gözden kaçırılan çok kıymetli bir an vardır; doğum anı. Çünkü hazırlıkların pek çoğu bebek dünyaya geldikten sonraki birkaç saatin dahil olduğu süreç ile sonraki süreçlere yöneliktir. Örneğin, bebek kıyafetleri, hastane odası, doğum fotoğrafçısı vb…
Yeni doğan anksiyetesi
Tüm hazırlıklar somut (maddi) ifadelere katkı sağlarken, bebeğin veya annenin duyguları istem dışı olarak gözden kaybolabiliyor. Ancak an içerisinde ortamda bir duygu sirkülasyonu mevcuttur. Örneğin; bebek, rahimden çıktığı ilk anda yeni doğan anksiyetesi (kaygısı) yaşamaya başlıyor ve an itibariyle bebeğini göremeyen annenin “Bebeğim nasıl?” temelinden gelen heyecanı ve korkusu artıyor. Yeni doğan anksiyetesi, kordon kesilmese dahi (anne ve bebek arasındaki bağ henüz koparılmamış) başlıyor ve kordonun kesilmesiyle tepe noktasına ulaşıyor. Öyle ki anne – bebek bağlanmasının en temel başlangıcı olan doğum anı, hem anne hem de bebek için önemlidir. Her ikisinin duygusal akışını somut olarak (dokunsal) sağlayan ve dengeleyen ise ten tene temastır. Düşünüldüğü zaman; bir bebeği özellikle ilk aylarda huzursuzlandığında oyuncakla susturmak çok güçtür. Ancak anne, bebeği kucağına aldığında bu huzursuzluk daha büyük oranda azalır.
Ten tene temas ve önemi
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 2003 yılından itibaren anne ve bebekte tıbbi herhangi bir komplikasyon olmaması dahilinde doğumdan hemen sonra her ikisini kapsayan ten tene temas uygulamasını önermektedir. Ten tene temas ise annenin çıplak tenine bebeğin çıplak teninin değmesi olarak ifade ediliyor.
Hastanelerdeki çeşitli rutinler nedeniyle (oda sıcaklığının düşük olması, gün içerisindeki gebe sayısının fazlalığı, mesleki alışkanlıklar vb.) ten tene temas uygulaması hızlandırılabiliyor. Ancak; bahsedilen bu uygulamada ufak bir yanak yanağa dokunuş amaca hizmet etmemekte. Bu uygulamanın işlerliğini ortaya çıkarabilmek için zaman sınırı olmadan (komplikasyon olmaması halinde) bu anı, hem annenin hem de bebeğin hissederek yaşaması ve mümkün oldukça bebeğin ilk kontrollerinin anne kucağında yapılması sağlanmalı.
Çünkü; ten tene temas:
- Annenin doğum sonrası depresyon riskini düşürmek.
- Anne-bebek bağlanmasını hızlandırmak.
- Anne sütünün daha kısa sürede gelmesini sağlamak.
- Bebeğin kalp ve solunum hızının, vücut sıcaklığının stabil olmasına yardımcı olmak.
- Annelik rolüne uyumu kolaylaştırmak.
- Bebeğin kendini güvende hissetmesini sağlamak.
- Bebeğin daha sakin olmasını, daha az ağlamasını, daha çabuk uykuya geçmesini,
vücut ısısını korumasını sağlamak gibi hem fizyolojik hem de psikolojik pek çok alanda katkıya sahip.
Bebek hazırlıklarını yaparken doğum anındaki tercihler unutulmamalı. Anne bebek sağlığında hem fizyolojik hem de psikolojik iyi oluş söz konusudur ve bu andaki ten tene temas ihtiyacı hem anne hem de bebek yararına ihmal edilmemelidir.