Gençlerin en büyük düşmanı hareketsiz yaşam

Gençler teknolojinin dayattığı hareketsiz yaşam tarzı yüzünden erken yaşta büyük sağlık sorunlarıyla karşılaşıyor. Yapılan araştırmalara göre uzun saatler ofiste oturarak çalışan gençlerin arka bacak adaleleri kısalıyor, bu sorun ileride kronik bel ağrılarına sebep olabiliyor. Hareketsiz yaşayan gençlerde kalp damar hastalıklarına daha sık rastlanırken kanser ve depresyona yakalanma riski de artıyor.

Gençlerin en büyük düşmanı hareketsiz yaşam

Son 50 yılda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de teknolojik gelişmeler, eğitim ve boş zamanda yapılan aktivitelerle ilgili araç gereçlerde ciddi bir değişim meydana getirdi. Türkiye’de hizmet sektörünün istihdam içindeki payı yüzde 50’ye yükseldi, büroda tüm gün oturarak çalışan kişilerin sayısı hızla arttı. Üretimde olduğu gibi eğitim ve eğlence sektöründe de ciddi bir ‘mekanizasyon’ ve ‘bilgisayarlaşma’ süreci yaşandı. Tüm bu gelişmelerin doğal sonucu olarak genç nüfus da bu dönüşümün ve değişimin sağladığı olanaklardan yararlanırken ciddi sağlık tehditlerine açık hale geldi. Teknolojinin olanaklarını her alanda kullanan gençler, yerlerinden kalkmadan bir tıkla market alışverişlerini yapmaya, cep telefonlarıyla banka şubesine gitmeden faturalarını yatırmaya başladı.

Daha az efor ve hareketle daha fazla ihtiyacın karşılanması, eğlence anlayışındaki hızlı dönüşüm, spor ve efora ayrılan zamanın azalması, bireyleri tehlikeli bir yaşam tarzı ile tanıştırdı: Sedanter (hareketsiz) yaşam tarzı. Gençler arasındaki ortalama hareket, yürüme, koşma gibi aktiviteleringünde birkaç dakikaya düştüğüne dikkat çeken Medical Park Bahçelievler Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Ümit Dinçer, hareketsiz yaşayan gençleri bekleyen tehditleri anlattı:


KAS İSKELET SORUNLARINA YOL AÇIYOR

Genç yaştaki eğitim süreci devam eden insanlar önemli risklerle karşı karşıyadır. Kısa vadede hareketsiz yaşamın en önemli sonucu kas iskelet sorunlarıdır.  Günde 8-10 saat bir masada oturarak çalışmak, yazmak, araştırma yapmak zihinsel aktifliği sağlasa da, bedensel olarak ‘sedanter’ olmayı gerektirir. Genç nüfusun uzayan eğitim süreleri göz önüne alındığında ciddi bir sedanter yaşama maruz kaldığı görülecektir. Öte yandan boş zaman faaliyetlerinden alışverişe, haberleşmeden yemek siparişine dek her türlü ihtiyacın hareket etmeksizin karşılanabildiği, ulaşım alışkanlıklarının kapıdan-kapıya anlayışına dönüştüğü günümüz şartlarında arka plandaki tehlikeyi göz ardı etmemek gerekir.

GENÇLERİN ORTALAMA HAREKET SÜRESİ BİRKAÇ DAKİKA

Gençler arasında ortalama hareket, yürüme, koşma gibi aktiviteler “birkaç dakika” ile sınırlı hale gelmiştir.  Uzun süre oturarak vakit geçiren, sportif aktivitelere katılmayan ve bir erişkin genç için gereken asgari hareketi yapmayan birey hızla kas, tendon ve kemik sorunları ile karşılaşmaktadır. Zira bahsi geçen dokuların hepsi bir yük ile yüklenme sonucunda güçlenir, tamir süreçleri hızlanır ve vücut dizilimini fizyolojik şekilde tutarlar.

AŞIRI BİLGİSAYAR KULLANIMI KAMBURLAŞMA RİSKİNİ ARTIRIYOR

Uzun saatler oturma sonucunda kısalan ‘hamstring kasları’ (arka bacak adalesi), gençlerde zor tedavi edilen kronik bel ağrılarına sebep olurlar. Benzer şekilde uzun süreler baş önde pozisyonda bir bilgisayar ekranına bakmak boyun ve sırt ağrılarına sebep olurken, kişiyi başı önde bir duruşa ve kamburlaşmaya yatkın bir hale sürükler. Az hareket, masa başı iş ve günlük streslerin yol açtığı omurga ağrıları, başa çıkılması en zor kas iskelet sistemi sorunları arasındadır.

DİYABET VE KALP DAMAR HASTALIKLARINI TETİKLİYOR

Obezite, hipertansiyon, şeker hastalığı, inme, yaygın ateroskleroz (damar sertleşmesinin bir türü) gibi metabolikzeminde gelişen pek çok problemin başlangıcı, gençlik ve çocukluktaki beslenme ve hareket alışkanlıklarıdır. Hareketsiz yaşam sonucunda gençlerde kalp damar hastalıklarına daha sık rastlanmaya başlanmıştır. Bir toplum sorunu haline gelen insülin direnci, diyabet, ‘metaboliksendrom’ gibi tanılar giderek genç nüfus arasında sık görülür hale gelmiştir. Öyle ki,genellikle 50 yaş ve üzerinde rastlanan Tip 2 diyabet, 25-35 yaş grubunda da görülmeye başlanmıştır.


KANSERE DAHA KOLAY YAKALANABİLİYORLAR

Hareketsiz yaşam ve beraberinde getirdiği aşırı ve tek yönlü beslenme,daha fazla sigara ve alkol tüketimine de yol açarak hastalıklara yakalanma riskini artırır.  Sedanter kişiler, belli periyotta yeterli aerobik egzersiz yapanlara oranla dejeneratif sinir hastalıkları (Alzheimer, demansvs.), kanser, depresyonve immun yetmezliğe bağlı hastalıklara daha kolay yakalanırlar. Egzersiz yapmanın mutluluk hormonları olarak bilinen endorfinlerin salınımını artırdığı kesin olarak bilinmektedir. Bu nedenle fiziksel olarak aktif olmayan gençler depresyona daha yatkın olup, dikkat düzeyleri daha düşük, konsantrasyon süreleri ise daha kısadır.

EGZERSİZ YOKSUNLUĞU ÇOCUKLUKTA BAŞLIYOR

Günümüzde toplum ve bireyi tehdit eden hemen hemen bütün hastalık ve rahatsızlıkların az ya da çok fiziksel aktivite ile ilişkisi vardır. Egzersiz yoksunluğu veya yetersizliği sadece ileri yaş sorunu olarak değerlendirilmemeli, sorunun gençlik, hatta çocukluk çağlarından başladığı unutulmamalıdır.

OFİSTE 2-3 DAKİKA EGZERSİZ KASILMALARI ENGELLER

Hareket veya egzersiz için her zaman geniş alanlar, sofistike cihazlar şart değildir. Bir masa başında veya iş istasyonunda çalışırken de yapılabilecek baş-boyun, omuz, kol ve bacakları germe, esnetme egzersizleri ile kısa süreli ofis içi hareketleri bile tahmin edilemeyecek kadar çok fayda sağlayabilir. Zaman zaman çalışma temposuna ara verip 2-3 dakikalığına bu egzersizleri yapmak hem omurga sağlığına katkı sunar hem de kol ve bacaklardaki kısalmaları belirgin şekilde engeller.

İlgili yazılar

Erkekler mükemmel karın kasları için neler yapmalı?


Egzersiz ve fiziksel hareket azaldıkça beyin küçülüyor


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.