Kişinin hayata bakışı ve vizyonunun oluşmasında ailesinin çok önemli olduğunu belirten psikolog Doğan Cüceloğlu, “Vizyon oluşturmak önemli, kişinin “gönlünün muradını” keşfetmesi önemli. Ailelerin çocuğun gönlünün muradını keşfetmesine olanak vermesi çok önemli” dedi.
Çocuğu adam yerine koymuyoruz ama adam olmasını istiyoruz
Çocuk ve ergen psikolojisi üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınan psikolog Doğan Cüceloğlu, Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen söyleşiye katıldı. Son yıllarda kitapları satış rekorları kıran Doğan Cüceloğlu, “Sen-Ben’den Biz’e Yolculuk Üstüne” başlıklı söyleşide gençlerin sorularını da yanıtladı.
Toplumda çocuğa yaklaşımın çok önemli olduğunu ifade eden Cüceloğlu, “Çocuğu adam yerine koymuyoruz ama “adam olsun” istiyoruz. Empati yokluğu o kadar belirgin ki… Geleceğe bugünü inşa ederek devam edelim gençler… Biz şimdi burada insanla ilişki içinde çok cahiliz. Malumatımız çok ama farkındalığımız çok az. Kötü insanlar değiliz ama çocuklarımıza çok büyük bir kötülük yapıyoruz. İki insan birbirinin farkına varırsa iletişim başlar. Çocuk ‘Sen önemlisin, benim için değerlisin, sen emek ve zaman vermeye değersin” mesajlarını doğumundan itibaren almalıdır” dedi.
Çocuklar gönlünün muradını keşfetmeli!
Kişinin vizyonunun oluşumunda çocukluk döneminin çok önemli olduğunu belirten Cüceloğlu, bu konuda ailelerin çocuklarına imkân vermeleri gerektiğini söyledi. Cüceloğlu, “Vizyon oluşturmak önemli, kişinin “gönlünün muradını” keşfetmesi önemli. Ailelerin çocuğun gönlünün muradını keşfetmesine olanak vermesi çok önemli.
İnsan ilişkileriyle ilgili bildiklerim şöyle: benim ülkemde yüzüyle küfrettiğinin farkında olmayan çok insan var. Yüzümüzle küfrettiğimizin farkında değiliz. Türkçeye iletişim kelimesi 1972’de girdi! İnsan ilişkilerinde donanımlı değiliz. Neden daha önce iletişim kelimesi önemli değildi? Çünkü iletişime değil, emir-komuta zincirine ihtiyaç vardı” diye konuştu.
Aileler, evlilikler iki farklı kültür ortamında kurulur
Bir kaygı ve korkudan oluşan kültür ortamı vardır. Bu evlilik tam bir hapishanedir. İhtiyaçların giderilmesi için evlenilir. Biri diğerinin hizmetçisidir. Zayıfı istismar etmek üzerine kuruludur. Şüphe edecek ve sürekli tetikte olacaksın, kimsenin seni istismar etmesine izin vermeyeceksin. “Gücün yoksa sen hiçbir şeysin” çocuk 5 yaşına geldiğinde bu değerler oluşuyor.
Sevgi ve güvenden kurulu kültür ortamında ise “özümü paylaştığım can yoldaşım” diye yaklaşır çiftler birbirine. Bu ortamda olabileceğimizin en iyisi olmak için, can yoldaşı olmak için evleniriz. İşbirliği, güven ve sorumluluk duygusu ağır basar. “Koyduğumuz vizyonu gerçekleştirmek için ben elinden gelenin en iyisini yapan kişi olmalıyım” diye yaklaşır çiftler birbirine. İnovasyon yolculuğu doğumundan 6 saat sonra başlar. “Güvende miyim? Kabul ediliyor muyum?” çocuk bunu doğumundan 6 saat sonra kaydeder. Ve bu algısı tüm hayatını etkiler.”