Özellikle genç insanların hipertansiyona bağlı hayatını kaybetmesi toplumda büyük şaşkınlık yaratıyor. Oysa ki her 3 kişiden birinin tansiyon hastası olduğu ülkemizde 18 / 29 yaş arası gençlerin %5’inde yüksek tansiyon görülmektedir.
Hipertansiyon nedir? Yüksek kan basıncı neden olur?
Hipertansiyon, yani kan basıncı yüksekliği genelde genetik ve genellikle 40’lı yaşlardan sonra ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu dönemde görülen hipertansiyon, ‘esansiyel hipertansiyon’ adını alır. Sebebi, damarlarda direnç artışı, kalbin artan damar direncine karşı yüksek basınçla verdiği yanıttır. Bir başka anlamda damar sertliği de denebilir.
Hipertansiyon, dünyada önlenebilir ölüm nedenleri içerisinde bir numaralı risk faktörüdür. 2000 yılı itibariyle dünyada erişkin nüfusun % 26.4’sının hipertansiyonu olduğu ve bu oranın 2025 yılında % 29.2’ye çıkacağı öngörülmüştür.
Bir diğer deyişle; halen 972 milyon insanın hipertansiyonu vardır ve 25 yıl sonra bu rakam 1.5 milyarı aşacaktır. Hipertansiyonu olan bireylerin çoğu, ekonomik olarak gelişmekte olan ülkelerde yaşamaktadır. Bu ülkelerde hipertansiyonun bu denli sık olması ve giderek artması, “epidemiyolojik geçiş” sürecine bağlanmaktadır.
Ülkemizde hipertansiyon sıklığı:
Toplam nüfusta %30,3,
Erkeklerde % 28,4,
Kadınlarda % 32,3 olarak tespit edilmiştir.
Yaş gruplarına hipertansiyon sıklığı;
18-29 yaş grubunda %5,0,
30-39 yaş grubunda %11,5,
40-49 yaş grubunda %29,7,
50-59 yaş grubunda %53,6,
60-69 yaş grubunda %85,2
80 yaş ve üzerinde %76,3 olarak saptanmıştır.
Normal sınırlarda kan basıncı olanların ortalama beden kitle indeksleri 26,2, hipertansiflerde ise 30,1’dir. Beden kitle indeksi artıkça hipertansiyon sıklığı artmaktadır.
Kan basıncı yüksek olanların %54,7’si bu durumun farkında iken, bu yüzde erkeklerde %40,6 ve kadınlarda %66,9’dur.
Antihipertansif ilaç kullanma toplamda %47,4, erkeklerde %33,5 ve kadınlarda %59,7’dir.
Hastada kilo fazlalığı varsa onun verilmesi, dolayısıyla beslenmenin düzenlenip egzersiz yapılması da önemlidir. Ancak bir grup hasta daha erken yaşlarda hipertansiyonla karşı karşıya kalabilir. Bu, önemsenmesi gereken bir durumdur. Mutlaka altında yatan nedenler araştırılmalıdır. Sekonder hipertansiyon olarak adlandırılan bu durum için en sık rastlanan nedenler böbrek ve hormon dengesizliği kaynaklıdır.
Böbreklerde sık infeksiyonlar, taş, böbrek damar hastalıkları, böbrek üstü bezi hormonlarının anormal çalışması, tiroit bezi bozuklukları gibi pek çok sebep olabildiği gibi, çağımızın hastalığı olan metabolik sendrom da önemli sebepler arasındadır.
Metabolik sendrom; şişmanlık, diyabet veya ona meyil yaratan sendromlar, ürik asit yüksekliği, trigliserid yüksekliği, HDL (iyi kolesterol) düşüklüğü, hipertansiyon gibi durumlardan en az 3’ünün bulunmasıdır. Gebelikte çıkan ve doğum sonrası süren hipertansiyonlar da kadınlarda görülmektedir.
Sekonder hipertansiyonda sebebe yönelik tedavi yapılır. Eğer yeterli olmazsa ilaç tedavisine başlanır. İlaçlar genelde ömür boyu kullanılır. İlaçlar düzensiz kullanılırsa, tansiyonun ani yükselmesi, hatta beyin kanamasına dahi yol açabilecek ciddi komplikasyonlara yol açar. Uzun vadede böbrek, göz gibi organların bozulması söz konusu olur. Kalp yetmezliği, ritm bozuklukları, kalp krizini kolaylaştırma gibi sonuçlar ortaya çıkar.
Sağlıklı beslenme, egzersiz yapma sebep her ne olursa olsun tedavinin vazgeçilmez bir parçasıdır.