Ayşe Kulin: Tutsak bir güneş

Konu Ayşe Kulin olunca sanırım duygularıma gem vuramadığımdan ötürü tarafsız da davranamıyorum. Çünkü bendeki yazma aşkını kamçılayan kadın yazarlardan biridir Ayşe Kulin. Bütün eserlerini okuyan biri olarak söyleyebilirim ki Ayşe Kulin “Tutsak Güneş” adlı kitabıyla çıtasını bir adım daha yükseltmiştir.

Tutsak bir güneş Ayşe Kulin

Kitabın konusu yakın gelecekte hayali bir ülkede geçiyor. Ramanis Cumhuriyeti. Cumhuriyet kelimesine aldanmayın. Faşizan bir yönetim söz konusu. Baskıcı bir rejim hüküm sürüyor Ramanis Cumhuriyet’inde. Dünya zor durumda, bir gökcisim güneş ve dünya arasına geçmiş güneş ışınlarının dünyamıza ulaşmasını engelliyor.

Dolayısıyla da güneşin yokluğu birçok probleme yol açıyor. İnsanların güneş eksikliğinden yaşadıkları sağlık problemleri, yiyeceklerin çoğunlukla sera ortamında yetişmiş olması gibi. İnsanlık güneşin yokluğuna çare bulabilmek, hayatta kalabilmek adına bir sürü bilimsel çalışmalar yapmış sorunlara çözüm üretmiş, yalnızca gökcisimi yok etmek dışında. Kitap boyunca şu anda günümüzde var olmayan birçok teknolojiden bahsediliyor.


Dolayısıyla da bilimkurgu ya da fütüristik bir tat alabiliyorsunuz kitaptan. Bu öncelikle Türk yazarlarda çok rastlanan bir durum olmamasından ötürü bence çok cesaret isteyen bir iş. Aynı zamanda George Orwell’ın “1984” kitabı tadında bir distopik dünya kurgusu da kitabı bir adım daha öne çıkartıyor. Hatta 1984 kitabıyla benzeşen ortak noktaları da var bunlardan en önemlileri vatandaşların sürekli izleniyor olması ve her hareketlerinin kontrol altında tutulmak istenmesi gibi baskıcı bir rejimin ve Big Brother’a benzeyen yönetici Oğulhan’ın hikayede rol almasıdır.


Tutsak bir güneş Ayşe Kulin

“Tutsak Güneş”in konusu her ne kadar yakın gelecekte geçse de kitabın içerisinde günümüzü yansıtan birçok metafor yer alıyor. Kitap boyunca yaşanan her durum, günümüz Türkiye’sine birer gönderme niteliğinde. Şu anda içinde bulunduğumuz şartları daha zorlaştırarak hayali yeni bir dünya düzeni kurmuş Ayşe Kulin. Kadınların daha da geri plana atıldığı tabiri caizse ikinci sınıf insan muamelesi bile göremediği bir toplum tasvir etmiş. Kadınlar sadece çocuk doğuran hatta doğurduğu çocuk sayısına göre belli bir nişane alan, erkeğin hizmetini yapan bir imaja büründürülmüş. Ama tüm kitap boyunca dikkati çeken trajikomik bir durum var ki o da ister günümüz ister yakın gelecek olsun iktidar hırsı, paranın gücü, rüşvet gibi olguların yöneticiler bazında değişmemiş olması.


Kısacası gerek bilim kurgusal ve fütüristik öğeleri, gerek distopik tasarımı gerek metaforları ile okumaya değer bir eser olmuş “Tutsak Güneş”. Her satırda sizi düşündüren, günümüz olaylarını sorgulatan, kadının değersiz bir obje olmasına karşı bir başkaldırı niteliğinde, kadının gücünü ve hatta sadece bir kadının tüm dünyanın değişimindeki rolünü gösteren çok yönlü bir roman olan “Tutsak Güneş”, Ayşe Kulin kitapları arasında favorim oldu. Eğer hala okumadıysanız çok şey kaybediyorsunuz demektir, en yakın zamanda en yakın kitapçıdan tedarik ederek okumanızı şiddetle tavsiye ederim.

Hikayemin adı Kırmızı – Gizem Serra Sözen


Yağmur Bozkurt
01 Ekim 1986 tarihinde İstanbul’un Fatih ilçesinde doğdum. Eğitim hayatıma Farabi İlkokulu’nda başladım ve 2.likle de bitirdim. Ortaokulu ise 21. Yüzyıl Koleji’nde okul 3. lüğüyle bitirdim. Liseyi Hasan Şadoğlu Lisesi’nde tamamladım. Maltepe Üniversitesi Felsefe bölümünü 2009 yılında bitirdim. Felsefe bölümünün yanı sıra psikoloji bölümünden de yandal yaptım. Maltepe Üniversitesi Psikoloji bölümünde yüksek lisansıma başladım. Yüksek lisanstan sonra Bahçeşehir Üniversitesi’nde pedagojik formasyon eğitimimi tamamladım.