Yalaka gazeteci nasıl olunur?

Gerçek gazeteci, aslan gibidir; her ortamda kükrer, iktidara korku salar. Yalaka gazeteci ise bukalemun gibidir; ortamın rengine göre tavır alıp ortamın rengine dönüşüp sürünmeye devam eder. Yani bir anlamda iktidar yalakası olur!..

Yalaka gazeteci nasıl olunur?

Yalaka gazeteci nasıl olunur?

Kelimeyi incelemeye gerek var mı?

Tek kelime zaten “yalaka!”


İlkokuldaymış gibi bu kelimenin kökünü ekini birbirinden ayırıp, olaya bilimsel yaklaşılabilir; ancak biz bunu yapmayacağız…

Bilime de gerek yok aslında burada; ülkede de zaten bilim kalmamış!

Kelime ne?

“Yalaka”…

Yala; yalak; yalaka…

“Yala”…

Kediler, sahibine bağlılığını göstermek için veya bir isteği olduğu zamanlarda sahibine yaklaşıp kuyruğunu da kaldırarak paçalarına sarılıp sahiplerini yalamaya başlarlar; yalamayı da severler zaten! Hatta bazen kediler için “Ne sırnaşık hayvan!” da denir. Bir taraftan da kedilere bildiğimiz üzere “nankör” sözcüğü de atfedilmektedir… Bir açıdan kedilere “çıkarcı” denmektedir…

“Yalak”…

Hayvanların su içtikleri kaptır…

“Yalaka”…

Bu da “dalkavuk” anlamına gelmektedir…

Üç kelimenin de anlamları farklı; ancak bu üç kelime tek kelimede toplanmış sanki!

Yalaka…

Her iş grubunda olduğu gibi görsel ve yazılı medyada da ciddi anlamda bu “yalaka” grubunu görmek zor olmasa gerek! Medya, artık Türkiye’de yasama, yürütme, yargıdan sonra dördüncü ve güçlü bir sacayağıdır. Ciddi bir yaptırım gücü vardır…


Hatta kimi zaman bazı devlet büyüklerinin ifadesiyle medyanın, ‘hükümet kurup, hükümet yıktıkları’ dahi söylenir. Böyle önemli bir mecrada; ilerlemek, büyümek, bir yerde köşe yazarı olmak, boğazda yalı, köşk almak için dalkavuk, yalaka olmaz mı?

B33vdRCCUAAe2W7

Gazetecinin görevi nedir?

Halkı; doğru, dürüst, ilkeli ve objektif bir şekilde bilgilendirmektir. Bunu yapmayana ne denir? Tabi ki, en hafifi ile “yalaka” denir! Türkiye’de gazetecilik var mı? Kesinlikle tartışılır!..

Türkiye’de gazetecilik; artık sadece iktidarın maşası olmak, gücün yanında olup onun yanlışlarını, hatalarını örtmekten başka bir şey değildir!

Eğer bir ülkede gazeteci olarak siz bir devlet büyüğünün çocuğunu kumar masasında görüp onu “ahlaklı çocuk” modunda gösteriyorsanız işte, siz tam bir yalakasınızdır!

Dünyada ismi olan birkaç televizyon kanalı vardır: BBC, CNN, Al Jazeera…

Bu kanallarda yalan, yanlış, taraflı bir haber sizi ipe götürür; ancak Türkiye’de tarafsız bir haber yaptığınızda siz, o zaman ipe gitmişsinizdir! Ya ceza evine gidersiniz ya da Abdi İpekçi, Can Dündar gibi kurşunlanır; Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı gibi kahpece havaya uçurulursunuz!..

Hele de bir haberden dolayı, bir devlet büyüğünün “Bunun peşini bırakmayacağım, hesabını verecekler!” diye bir açıklaması varsa yandı gülüm keten helva!..

İşte bu ortamda ya ilkeli, omurgalı bir gazeteci olup (güçlü değilsen) işsiz kalacaksın ya da dalkavuk olup yalıda köşkte kalacaksın!..

İşsiz kalan gazetecilerden biri Yekta Kılıç…

15(3)
Yekta Kılıç

Yekta Kılıç, 2012 yılında Forbes Dergisi’nde haber müdürüyken istenilen bir gazeteci portföyü çizmeyince yani ilkeli, tarafsız olunca işsiz kaldı. Kılıç, daha sonra Şanlıurfa merkezine 10 km uzaktaki bir çiftlikte çoban oldu.

Gerçek gazeteci, aslan gibidir; her ortamda kükrer, iktidara korku salar. Yalaka gazeteci ise bukalemun gibidir; ortamın rengine göre tavır alıp oranın rengine dönüşüp sürünmeye devam eder. Yani bir anlamda iktidar yalakası olur!

Hayvan severler ve kediler kusura bakmasın, sadece sembolize etmek için söylüyorum. Bu yalakalar; koltuğunu korumak ya da bir üst makama geçebilmek, işini yaptırabilmek, boğazda oturabilmek; bir iş adamının, ihaleyi alabilmesi için o projeyi överek o iş adamından nemalanmak için her şeyi toz pembe gösterip halkın uyuması için ellerinden geleni ardına koymayan kişilerdir. Bu gazetecilerin yani muhakkak bir “yalak”ları vardır!..

Yalaka gazeteci nasıl olunur?

Ünlü bir ressamın tablosuna bakıldığında herkes farklı anlamlar çıkartabilir o tablodan. Gazeteci de işte, o tablonun karşısında olan kişidir. Yaptığı haberi istediği açıdan ele alarak istediği gibi size yorumlatabilir…

Bir gazeteci bir televizyon kanalında bir hava durumu sunumu sonrası, seyirciye “Donsuz geceler sevgili seyirciler” deyip işinden ediliyor ve sonra o kanal iktidara yalakalık yapıyorsa o kanalda ciddi anlamda köklü değişiklikler olmuştur demektir!


Sözün kısası “Yalaka gazeteci doğulmaz, yalaka gazeteci olunur!” diyorum…

Gazeteciler Bayramı mı? O da ne!


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…