Rock müzik grubu Yok Öyle Kararlı Şeyler – Yökş (özel röportaj)

Yok Öyle Kararlı Şeyler veya kısaca Yökş. Uzun isimlerinin yanı sıra yaptıkları müzik de oldukça yeniydi Türkiye için. Metrobüse bile şarkı yazıp, söylediler; yeri geldiğinde hayranları ile futbol maçı yaptılar.

yok öyle kararlı şeyler yökş indigo dergisi Erdem Topsakal, Boğaç Soydemir, Çağrı Özer, Ramazan Kırdım ve Ayhan Akbaş
Yok Öyle Kararlı Şeyler – Yökş

Endişelerle dolu geçirdiğimiz günleri geride bırakmaya çalışırken. Maalesef, yuh artık! Bu da olmaz dedirten haberler alırken. Birlik olmamız ve çözüm arayışı ile koşuşturmamız gereken bir süreç içerisindeyken, kanımca bizleri bir araya getirecek en büyük faktörlerden bir tanesi sanat. Mor ve Ötesi’nin zor günler geçiren Türkiye’ye mesajı gibi “Bizi müzik iyileştirir.”

Önceki yazımda ülkedeki güzelliklerden birisine yer vermiştim. Bu sefer ise, size o güzel oluşumlardan bir tanesi olan Yok Öyle Kararlı Şeyler adlı rock grubunun sorularıma yanıt verdiği röportajı sunmak istiyorum.


Öncelikle size kendi ağzımdan Yok Öyle Kararlı Şeyler nam-ı diğer Yökş‘ü anlatayım. Onlar müzik dünyasına ilk adım attığında bizler için şaşırtıcı bir gruptu. Uzun isimlerinin yanı sıra yaptıkları müzik de oldukça yeniydi Türkiye için. Metrobüse bile şarkı yazıp, söyledi; yeri geldiğinde hayranları ile futbol maçı yaptı ve bence yaptıkları en güzel işlerden biri de görsel sanatlar ile müziği birleştirmesiydi Yökş’ün.

İşte Türkiye’nin mütevazi rock grubu, Yok Öyle Kararlı Şeyler’in üyeleri Erdem Topsakal, Boğaç Soydemir, Çağrı Özer, Ramazan Kırdım ve Ayhan Akbaş ile röportajım. Keyifli okumalar…

Röportaj | Yok Öyle Kararlı Şeyler - Yökş

RöportajYok Öyle Kararlı Şeyler – Yökş

Açıkçası klasik her röportajda sorulan soruları sormaya hiç niyetim yok, o yüzden direkt grup nasıl bir araya geldi diye sormanın yanı sıra Boğaç bu gruba nasıl katıldı ile başlayalım.

Erdem: Tabii, İzmir’deyken, Yökş ilk kurulduğu zamanlar davulcumuz Ufuk Baydarlı’ydı. Ben İstanbul’a gelmeyi düşündüğüm dönem Ufuk İzmir’de kalmayı tercih etmişti. Dolasıyla İstanbul’a geldikten sonra, burada gruba bir davulcu arayışına girmiştim. Boğaç’ın davulculuğundan çok Educatedear projelerini takip ediyordum ama bir şekilde davulcu olduğuna inanıyordum çünkü çok iyi bir ritim hassasiyeti vardı. Değilmiş, olsun (gülüşmeler).

O dönem yüz yüze tanışmadığımız için ben Boğaç’ı sosyal medyadan ekledim ve kabul etmedi. Kardeşim ekleyince onu kabul etti. Neyse bir şekilde kabul ettirdik, sonra konuştuk Boğaç’ın geldiği ilk prova Tünel’deki provaydı 2012’de. O zamanlar Emrah vardı, Ayhan yoktu. Ufuk’un artık Yökş ile çalamıyor olması ve Boğaç’ın bu şekilde gruba dahil olması 2012 yılında başlıyor, grup da zaten 2011 yılında kuruldu. İlk konserlerimizi vermeye başladık.

Erdem: Sen nasıl yorumlarsın Boğaç?

Boğaç: Neyi? (Gülüşmeler) Ben Erdem ile ilk davul çalma muhabbetinden önce okulu bitirmem için bir kısa film çekmem gerekiyordu. Güzel bir senaryo yazmıştık. Büyük olmakla ilgili, büyümekten korkan bir çocuğun hikayesini anlatıyordu. Erdem’in de sözleri dikkatimi çekmişti, daha o zamanlar 2-3 şarkıları vardı. “sıradaki şarkı” “evde ekmek yok”, “tişört yakışmayan adam”. Kardeşi Görkem Topsakal ekliydi bende Facebook’ta, devamlı paylaşıyordu bu saydığım parçaları. Benim de dikkatimi grubun uzun ismi çekmişti. Dedim bu bu sözleri yazan birisi, bizim filme çok iyi bir beste yazar. O şarkı da “Armut” oldu. Erdem’ler o ara grubu İstanbul’a taşıma fikrine sahipti, tabii taşıyınca da, bana sordu gelip çalar mısın diye. Öyle denk geldim.

Erdem: Biz daha telaşlı ve heyecanlıydık, Boğaç gelince onun mizah duygusu ve rahatlığı, tabii bizi de etkiledi.

Boğaç: Tembelliği demek istemedi. (gülüşmeler)

Erdem: Provalar falan çok heyecanlı olmaya başladı, biz de hatla o dönem Boğaç’ın remixlerini canlı çalmaya başlamıştık.

yok öyle kararlı şeyler yökş şarkı sergisi

Yok Öyle Kararlı Şeyler’in bir müzik grubundan fazlası olduğu aşikar, sizi böyle olmaya ne yöneltti?

Boğaç: Aslında bu tarz bir oluşum Erdem sayesinde oldu çünkü kendisi sanatın bütün alanları ile ilgilendiği için bunu da gruba dahil etmeliyim diye düşündü. Ve Can ile birlikte şarkı sergisi konusunda ortaya çok iyi bir şey çıkardılar. Onun dışına sosyal medya-iletişim konusunda da toplar Erdem’de, Ne Var Ne Yökş’ler de Erdem’in fikriydi, konsere gelemeyen insanlar için.

Erdem: Yeterince sadece müzik yapan grup var, biz de açıkçası onlardan biri olmaktansa yetebildiğimiz kadar fazla iletişim barındıran şeyler yapmaya çalıştık çünkü ben gerçekten bizi dinleyenleri tanımak istiyorum. Müzik dinleyicisinin zevklerine, karakterine, alışkanlıklarına göre müzik evrilebiliyor. Yaptığımız iş de değişkenlik göstermeli ki güncel kalabilelim dolayısıyla ben elimden geldiğince dinleyiciyi tanımaya çalışıyorum. Sosyal medyadan da bu kadar sıkı bir şekilde iletişim halinde olmamızın sebebi bu aslında. Genelde tanınan, belli bir yere gelmiş bir grup iletişimi resmileştirir.

Röportaj Yok Öyle Kararlı Şeyler - Yökş

Neden rock müzik?

Erdem: Aslında ben pop üretimi de yapıyorum ama tarz ve tavır olarak rock müziğe daha yakınız. Bir de elektrikli enstrümanlar kullanıyoruz, dinlediğimiz müzikler bu enstrümanlara başlama sebebimiz. Belki de caz müzik dinleyip büyüseydik, daha farklı bir yapıda olabilirdik. Rock müzik bana kalırsa Amerikalı ve Avrupalı gençliğin müziği, Türkiye’de de hala ilginç bir şekilde alternatif olarak adlandırılıyor. Ancak Mainstream olabilmek için yıllarca çalmak lazım. Dolayısıyla biraz mecburiyetten biraz da estetik olarak tercihimiz rock müzik.

Yaptığınız müzik ile ilk çıktığınızda aslında rock müziğin içinde çok farklı bir yerde olduğunuzu belirttiniz aslında, metrobüse şarkı yazmak mesela.

Erdem: Zaten klişeden uzakta bir söz yazınca ister istemez pop olamıyorsun, çünkü yazdığın söz popüler olmuyor.

“Düşünmediğim fikirleri bağıra, çağıra söylüyordum. Neden kendi düşündüklerimi de söylemeyeyim?” Bu sorunun altında yatan durum sizi müzik uğruna bir haykırışa mı yöneltti?

Erdem: Biz başkalarının şarkılarını çalarak başladık bu işe, cover müzik yapıyorduk. Söylediğimiz parçalar aslında şarkıyı yazanların dile getirmeye çalıştığı düşünceler.

Tabii zaten baktığınızda bunların hepsi düşüncelerden bir araya getirilmiş edebi eserler. Nasıl Bob Dylan Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldıysa bu yazılan şarkı sözleri de yazanın edebiyatıdır. Müzik yapmak, bir parça oluşturmak ritmik olmasının dışında aslında bir mesaj vermedir.

Erdem: Bir şey söyleme ihtiyacı, dolayısıyla tekrardan önceki söylediğime değineceğim. Ekip ile beraber olduğumuzda, yani Yökş daha kurulmadan önce artık kendi şarkımızı yapmamız gerekir dedik. Denemeler yapmaya başlamıştım, ilk aslında lisede sevdiğim kıza doğum günü hediyesi olarak şarkı yazmıştım. O zamanlar mp3 playerler vardı, onun içine koyup hediye etmiştim. Böyle başkasını şaşırtma, başkasını mutlu etme gibi çok küçük durumlardan yola çıkmıştık. O dönem Çağrı’ya çok yollardım şarkı sözlerini. Baktık ki bu üretim insanları bir araya getirmeye başladı, bu etkileşim grup üyeleri dışında başkalarını da etkilemeye başladı. Bu güzel bir iletişim ve dolayısıyla biz bu iletişimi olabildiğince kendimiz gibi yapmaya çalışıyoruz, çünkü kendimiz gibi insanlar bizi dinlesin, bizlere gelsin diye uğraşıyoruz. Biz sevmediğimiz, inanmadığımız şeyler söylersek sağlam, yanlış bir kitle oluşturmuş oluruz.

“İçimizden geldiği gibi”

Hazır iletişim, kitle, mesaj terimlerini kullanmışken sizlere şu soruyu yönelteyim. Sizin sanat kaygınız var mı? 

Çağrı: Estetik bir kaygımız var ama bir şeyler yaparken kesinlikle snop bir şekilde şöyle, böyle olmalı falan gibi bir duruşumuz yok, içimizden geldiği gibi bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. O yüzden mesela 5 kişi bir şarkıyı yapıyorsak 5 tane ayrı karakter oluyor o şarkının içinden. Bizim için müziğimiz içten olsun yeter. Eskiden de böyleydik, hala böyleyiz, muhtemelen 15 sene sonra da böyle olacağız.

Kararsızlığı sizin için olumlu kılan sizin ne oldu? Yok Öyle Kararlı Şeyler ismi nasıl bir paradoks? Kararsızlığı seçmiş olmak sizin için ne ifade ediyor?

Erdem: Paradoks konusunda girmeyelim çünkü orası zaten bir kördüğüm. Bu konuda çok determinist değildik biz, aslında biraz boşverişlikten çıktı bu isim. Ben karasızlığın, bir tercih yapmayınca tüm seçeneklerin kendime ait oluşunu çok sevdim. Gündüz Vassaf’ın Cennetin Dibi adlı kitabında aslında kararsızlıkla ilgili bir çok aforizması vardı. Kararsız olmak “Ben bu oyunu oynamak istemiyorum!” demektir, yani büyük oyunu görüp ona dahil olmamak. Sınavda şık seçmeyi geçtim sınava girmemektir aslında kararsız olmak.

Bu isim ortaya çıktıktan sonra, isim üzerine anlamlar yükleyebilmek için de çok kez düşünüldü ama sanırsam

Erdem: Tabii ki de. Kararsızlıkla ilgili bir derdim, manifestom vardı ama bu kadar derin değildi. Yalan yok! Açıkçası ben sonradan araştırıp, altını doldurdum. İlk tabii ki de grubun adını tez gibi hazırlayıp, şarkı yazmaya başlamadım tabii ki.

yok öyle kararlı şeyler yökş şarkı sergisi

Şarkı Sergisi

Şarkı Sergisi konusuna gelirsek, sizden önce dünyada hiç yapılmamış bir olay ve siz ikincisini yaptınız. Şarkı Sergisi fikri kimden çıktı?

Boğaç: Bu fikir Erdem ve Can’dan (Şener) çıktı. İkisi biz bu işi yaparız diye kafasına koydu. Biz önce karşı çıktık. (gülüşmeler). Şaka yapıyorum, karşı çıkmadık. Onlar çivisinden, çıktısına, tasarımına her şeyi yaptılar.

Erdem: Eren’de çevirilerini yaptı bu arada. Sen hariç herkes çalıştı aslında.

Can Şener: Boğaç cidden sen hariç herkes çalıştı.

Boğaç: İşte her şeyine bütün grup dahil oldu, benim işlerim var. Müzikte para olmadığı için işte biz de bu şekilde idare etmeye çalışıyoruz.

Erdem: Boğaç en yoğunumuz olduğu için işte genelde çoğu işleri biz yapıyoruz.

Boğaç: Aslında ben ilkinde daha çok yardım ettim, biraz hakkımı yediler.

Erdem: İlkine gelmiştin değil mi?

Boğaç: Geldim tabii ki.

Can Şener: Bir saat uğradı.


*Tabi bu konuşmalar gülüşmeler ile geçiyor.

‘Beklenen’ albüm

Son yayımlanan albümünüzün adı “Beklenen”, peki sizce kendi beklediğiniz geri dönüşleri alabildiniz mi?

Erdem: Ben henüz alamadım ama daha zamanı olmadığına inanıyorum. Henüz ilk çeyreğini doldurdu albüm o yüzden daha erken. Tam bir yıl sonra dönüp baktığımda cevabını verebileceğim bir soru. Açıkçası ben ilk albümden daha fazla insana hitap etmek üzere tasarlanmış bir albüm olduğunu düşünüyorum, şahsen şarkıları yazarken amacım bu idi. Bazen bir grubun büyük kitlere ve büyük imkanlara ulaşması yıllar sürüyor. Dolayısıyla biz kendi yolumuza bakıp yeni albümler şarkılar yapmaya devam edeceğiz.

Ramço ile Darüşşafaka Lisesi konserinizden önce konuştuğumda. Yeni albümün biraz daha akım müziği yaptığınız bir çalışma olduğunu söylemişti. Baktığımızda sizin ilk iki albümünüzde çok farklı, alışa gelmemiş bir tarzınız vardı. Metrobüse bile müzik yapmış bir grupsunuz fakat şimdi ise konular şarkı konularınız daha genelleşti. Peki, şuan bu albüm ile neredesiniz?

Erdem: Şuan tam geçiş dönemindeyiz. Alternatif ve Mainstream’in tam arasındayız ve bana kalırsa en riskli yer burası. Sıkışıp kalırsan, unutulup gidebilirsin. Lakin Mainstream’e geçmek için de buradan geçmek lazım. Biz açıkçası keskin bir dönüş yapmadan, biraz meyil verdik. Şuan Mainstream’e doğru emin adımlarla gidiyoruz.

Çağrı: Mainstream pop demek değil ama tabii ki de. Söylemek istediklerimizi biraz daha herkesin anlayabileceği bir dil ile anlatmaya çalışıyoruz. Biz önceki şarkılarda çok kişisel, kapalı bir dil kullandık. Onu biraz daha açmaya çalışıyoruz. O yüzden zamanla şarkılar daha genel tınlayacak ve bu sadece kendimizi biraz daha duru anlatmak uğruna yapılan bir şey.

Yok Öyle Kararlı Şeyler / Hiçbirşeyizm

Hiçbirşeyizm’den Yolların Sonundayım’a evrilen bir serüven var. Bu iki parça iki farklı albüm çalışmasının ürünlerinden. Bu iki parça arasındaki fark bir olgunlaşma mıdır?

Ayhan: Aslında bir olgunlaşma değil. Yeni albümde Tam Zamanı diye bir parça var, o da Hiçbirşeyizm ayarında bir şarkı.

‘Yolların Sonundayım’ daha önce ortaya çıkardığınız bütün parçalardan çok farklı bir yapıda.

Boğaç: O şarkıda herkesi yakalayan büyülü bir şey vardı. Biz de onu albüme almamazlık yapamadık. Zaten prodüktörümüz Volkan Gürkan’la da ilk konuştuğumuz konulardan biriydi. “Biz kararsız bir grubuz. Kararsız, farklı farklı tarzlarda güzel şeyler yaptığımıza inanıyoruz. Bunları bir albümde nasıl bir araya getirebiliriz?” Prodüktörümüze ilk sorumuz bu idi. Volkan Gürkan da bize güzel bir şekilde yol gösterdi. Ben de albümde hiç sırıtmadığını düşünüyorum bu parçanın. Bütün albümün Yolların Sonundayım olmasını, bütün albümün Tam Zamanı olmasına tercih ederim açıkçası ben bu yolun. Müzik yaparken yada herhangi bir sanatın herhangi bir dalında ne zaman büyülü bir şey yakalayacağını bilemiyorsun bu yüzden “Bunlar bizim tarzımıza uyar mı” sorusu ile bir sanatçının kendisini sınırlamaması gerektiğini düşünüyorum. Tarz gibi kalıplarla kendimizi bunaltıp daraltmayacağız.

Aslında kanımca,  ‘Yolların Sonundayım’ gibi bir parçayı ortaya çıkarabilecek potansiyelde olmak buradaki olay.

Boğaç: Aynen öyle.

Yok Öyle Kararlı Şeyler Cover

Son bölüme geldik o zaman. Son klasik soruları sorayım. Hangi parçayı coverlamak istiyorsunuz?

Erdem: Bach’dan bir şarkı süper olur.

Çağrı: Tool – The Grudge

Erdem: Ben, Rage Against the Manchine’den “Abi Bana Bir Poğaça”, Killing in the name.

Boğaç: Ben Orhan Gencebay’dan Hatasız Kul Olmaz, coverlıyoruz ama albüme koymak isterdim.

Ayhan: Beethoven – Pathetique

Ramazan: Muse – Knight of Cydonia

Şu an kim ne dinliyor ?

Erdem: Ben büyük sözü dinliyorum.

(Burada ciddi ciddi notlarıma “Büyük Söz” yazdım. Neyse ki düzelttiler beni.)

Ayhan: Audioslave

(Ramço’nun 4 senedir dinlediği bir grup varmış ama ne dinlediğini tam anlayamadım, üzgünüm.)

Çağrı: Olafur Arnalds

Boğaç: Daft Punk

Favori filmler?

Çağrı: The Man From Earth

Erdem: Twelve Angry Men

Ramazan: Sarmaşık

Ayhan: Geleceğe Dönüş Serisi

Erdem: Maskeli Beşler Irak (Gülüşmeler)

Boğaç: Star Wars IV. Empire Strikes Back

***


Sorularıma büyük bir sabırla cevap verdikleri için Erdem Topsakal, Boğaç Soydemir, Çağrı Özer, Ramazan Kırdım ve Ayhan Akbaş’a çok teşekkür ederim. Özel olarak, bana bu röportajı gerçekleştirmem için olanak sağlayan sevgili Can Şener’e de teşekkürlerimi sunuyorum.

Yok Öyle Kararlı Şeyler’in “Beklenen” adlı albümünün çıkış parçası Kalabalıklar için çektiği klip:

Efsanevi 27’ler Kulübü

Göze Çarpan Şarkılar: YouTube Full Album


Eren Güzeloğlu
Eren Güzeloğlu 1997 yılında, Kahramanmaraş'ta dünyaya geldi. İlköğretim 4.sınıfa kadar Kahramanmaraş'ta okuyan Güzeloğlu, Darüşşafaka Giriş Sınavı'nı kazandı ve daha 10 yaşındayken tek başına İstanbul'da yaşamaya başladı. 12 Yaşında yaptığı Kahve Bardağı Tasarımı Kahve Dünya'sı tarafından hala satılmaktadır. 12 Yaşından beri saksafon çalmaktadır. 2014-2015 yıllarında girdiği kültürel öğrenci değişim sınavını kazanarak Teksas, Amerika Birleşik Devletlerin'de okumaya hak kazanmıştır.