Anestezi korkusu: Narkoz alan kişide uyanamama riski var mı?

Ameliyat kararı verildiği andan itibaren pek çok hasta, yapılacak işlemden daha çok alacağı anestezi hakkında endişe ve korkulara kapılıyor. Peki anestezi korkusu nedir? Narkoz alan kişide uyanamama riski var mı?

Anestezi korkusu: Narkoz alan kişide uyanamama riski var mı?

Cerrahi bir işlem söz konusu olduğunda, birçoğumuzun anestezi nedeniyle “uyanamama” endişesine girdiğimiz bir gerçek. Binlerce yıllık geçmişi bulunmasına ve son derece güvenilir bir işlem olmasına karşın anesteziye ait korku ve endişeler hala devam ediyor. Özellikle son 30 yıl içinde, hasta güvenliğini en üst düzeye çıkaran bilimsel ve teknolojik gelişmeler olduğunu söyleyen Acıbadem Altunizade Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fevzi Toraman, anesteziye karşı duyulan korku ve endişelerin gereksiz olduğunu söylüyor.

Ameliyat kararı verildiği andan itibaren pek çok hasta, yapılacak işlemden daha çok alacağı anestezi hakkında endişe ve korkulara kapılıyor. “Ya uyanamazsam!” cümlesiyle ifade edilen bu korku, bazen ameliyatın ertelenmesine ya da ameliyat olmama kararı alınmasına yol açabiliyor. Günümüzde bu endişe ve korkuların gereksiz olduğunu söyleyen Acıbadem Altunizade Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fevzi Toraman, anestezide hasta güvenliğinin üst düzeye çıktığını belirtiyor.


Anestezi sırasında ne oluyor?

Yaygın olarak kullanılan genel anestezi sırasında hastanın bilinci, ağrısı ve refleksleri, ilaçlarla geçici olarak ortadan kaldırılıyor. Elbette yaşam için hayati öneme sahip bu üç unsurun ortadan kaldırılması, doğal olarak sonucu ölüme varabilen riskleri de beraberinde getiriyor. Bu nedenle hem geçmişte, hem de bugün hala anesteziden endişe duyuluyor. Ancak özellikle son 30 yıl içindeki, hasta güvenliğini en üst düzeye çıkaran bilimsel ve teknolojik gelişmeler korku ve endişenin yersizliğini ortaya koyuyor.

Prof. Dr. Fevzi Toraman, 2000 yılların başından itibaren, yeni monitörizasyon cihazları sayesinde, yüksek riskli hastaları bile ameliyat sırasında güvenle takip edebildiklerini ve her türlü ameliyatta da güvenle anestezi uygulayabildiklerini söylüyor. Özellikle son yıllarda çok ciddi bir ivme kazanan, anestezi korkusuna son veren gelişmeleri sıralıyor.

Ameliyat öncesi riskler ayrıntılı değerlendiriliyor

Anestezi uygulaması sırasında yaş, cinsiyet, kilo, eşlik eden kronik ya da farklı hastalıkların varlığı gibi hem hasta, hem de cerrahi işleme ait bazı risk faktörleri bulunuyor. Eskiden hastaların sadece nabız ve tansiyonuna bakılırken, bugün daha ayrıntılı olarak ve çok daha fazla parametrelerle değerlendirme yapılıyor. Hastanın karşılaşabileceği tüm riskler, risk skorlama sistemlerinden (uluslararası kullanılan bir risk değerlendirme skalası) faydalanarak belirleniyor. Hem bu bilgiler, hem de ameliyat sırasında ortaya çıkabilecek olası sorunlar ve bunlara karşı alınacak çözümler hasta ile paylaşılıyor. Ameliyatta izlenecek yol haritası çok daha kolay ve ayrıntılı olarak tespit ediliyor.

Gelişmiş monitörizasyon sistemleri kullanılıyor

Anestezi alan her hasta mutlaka monitörize ediliyor ve farklı parametrelerle izleniyor. Daha düşük riskli hastalara kalp grafisi, kan basıncı ve kan oksijen doygunluğu gibi temel monitörizasyon uygulanırken, yüksek riskli hastalarda ise ileri gelişmiş parametrelerle izleniyor. Bunların başında hayati önem taşıyan “bölgesel beyin oksijen doygunluğunun izlenmesi (rSO2)”, dokuların oksijenlenme ve oksijeni kullanma doygunluğu (StO2), vücut sıvı durumunun değerlendirilmesi (PVI), anestezi derinliğinin izlenmesi (BIS) ve ağrı düzeyinin belirlenmesi (ANI) geliyor.


Anestezi ve narkoz nedir? Anesteziyoloji nasıl ortaya çıktı?

Narkoz alan kişide uyanamama riski var mı?

“Anestezi sırasında ilaç verip de uyutamadığımız kimse yok. Burada sadece uygulanan doz farklılaşıyor” diyen Prof. Dr. Fevzi Toraman, sözlerine şöyle devam ediyor: “Anestezi süreklilik arz eden bir süreç. Yani ameliyat boyunca ilacın kandaki seviyesini sabit tutmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda her ilaç için belli bir uyanma süreci var. Ve biz ilacı kestikten ne kadar süre sonra hastanın uyanacağını biliyoruz. Dolayısıyla, uyumayacak ya da uyanamayacak hasta yok.”

Ağrı düzeyini gösteren cihazlar kullanılıyor

Anestezi ile ilgili olarak en sık sorulan sorulardan bir diğeri, ‘acaba ağrı duyar mıyım?’ oluyor. Bugün anestezi sırasında farkındalık olarak tanımlanan hastanın duyması, yapılanları hissedebilmesi ve ağrı algısı objektif olarak izlenebiliyor. “Hem hastanın ameliyat sırasındaki farkındalığı, hem de ağrıya yönelik teknolojik gelişmeler bize müthiş bir kolaylık sağladı” diyen Prof. Dr. Fevzi Toraman, sözlerine şöyle devam ediyor:

“Hasta ameliyat sırasında ağrı duymaya başladığında, kalp hızı ve kan basıncı artmakta biz bunu görebiliyoruz. Ancak teknolojideki gelişme sayesinde bu gün daha kalp hızı ve kan basıncı artmadan bu değişikliği ANI monitörü ile tespit edebiliyor ve önlem alabiliyoruz. Hastalarımızla da bunu paylaştığımızda çok rahatlıyorlar.”

Diyabet tedavisinde obezite ameliyatları umut oldu

Solunum cihazları ve koruyucu ventilasyon gelişti

Anestezinin seyri sırasında eskiden bilinmeyen pek çok yeni teknolojilerin yanı sıra yeni bilgiler de kullanılıyor. Gelişen yeni sonulum cihazları sayesinde yaptırılan solunumla birlikte, kalp debisi denilen kalp atımının yeterli olup olmadığı da izlenebiliyor.

Daha önceleri çok kısa süreli anestezi gerektiren işlemlerden sonra akciğer problemleri yaşanma riski daha fazlaydı. Bugün koruyucu ventilasyon olarak tanımlanan akciğeri koruyucu bir strateji uygulanıyor.


Hasta, iyi bir ventilasyon stratejisi ve iyi bir cihazla ventile edildikten sonra akciğerin çalışmayan kapalı alanlarını da açarak performansın da artmasına olanak sağlanıyor. Dolayısıyla sahip olunan bu bilgilerle akciğer konusunda sıkıntı yaşayan hastalar dahi uyandırdıktan sonra çok daha iyi bir akciğer performansına ulaşabiliyor.

Anesteziyoloji nasıl ortaya çıktı?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.