Uzaylıları bu kadar salak mı sandınız?

İnsanoğlunun varlığını binlerce yıl önce keşfetmiş ve onlardan uzak durmaya karar vermiş uzaylıların hikayesi.

Uzaylıları bu kadar salak mı sandınız?
Uzaylıları bu kadar salak mı sandınız?

Işık hızını aşarak yolculuk etmeyi başarmış bir uzaylı düşünün. Evrendeki diğer gezegenlerde hayat var mı, yok mu diye araştırmak için yola koyulan ve her ne hikmetse dünyaya ulaşmış olan bir uzaylı.

İnsanlığın ulaşmış olduğu teknolojinin oldukça ötesinde bir teknolojiyi kullanarak dünyaya gelen ve kendisini gizleyerek gözlem yapan uzaylı, gezegenine döndüğünde ırkına sunmak üzere diğer gezegenlerdeki canlılarla ilgili bir rapor yazmaya başlar.


Raporunda dünyadaki canlıları temel olarak iki gruba ayırır. Uyumlu canlılar ve sıra dışı olanlar. Tahmin edebileceği üzere uyumlu canlılar bitkiler ve hayvanlar; sıra dışı olanlar ise insanlar.

Uzaylı gözlemci, kendi ırkının son derece merak ettiği bir konu olan ‘Diğer gezegenlerdeki canlı türleriyle iletişim’ ile ilgili enteresan notlar tutar:

— Sıra dışı olanlar, gezegenlerine mutlak egemen canlılar. Kendilerine yabancı olan her tür için farklı reaksiyon gösteriyor. Güzel olana tecavüz ediyor. Çirkin bulduğunu lanetliyor. Kendinden zayıf gördüğünü köle hâline getiriyor. Kendinden güçlü olanı ilahlaştırıyor.

— Yemeye kalktıkları ya da işkence ettikleri de var. En karmaşık tavırları ise kendi türleriyle bile kavga etmeleri ve hatta öldürmeleri. İletişim kurmaya kalkarsak ya bu sonlardan biriyle karşılaşırız ya da bizi kendileriyle savaşmaya zorlarlar.


Uzaylı gözlemci gezegenine dönüp raporlarını kendisini merakla bekleyen ırkına sunar. Raporları şaşkınlık ve hayal kırıklığı yaratır. Diğer gezegenlerdeki canlılara karşı ilgileri yavaş yavaş yok olur.

Birkaç bin sene sonra

Aradan birkaç bin sene geçer. İnsanoğlu ulaştığı teknolojiyle evrenin en uzak noktalarına yolculuk edebilecek duruma gelir. Daha önce dünyada gözlem yapmış olan uzaylının gezegenine inen insanlar, hayat izleri aramaya başlar.

Dakikalar içerisinde gezegende canlıların yaşadığına dair somut kanıtlar bulurlar ve fakat hiçbir canlıyla karşılaşmazlar. Gezegenin merkezine yaklaştıkça gelişmiş bir medeniyetin topraklarında olduklarını farkına varırlar. Yine de herhangi bir canlı göremezler.

Önlerine önce geniş bir meydan, ardından da yol boyunca sıralanmış şekilde duran devasa büyüklükte görseller çıkar. Bu görselleri görünce hayat dolu bir gezegende neden bir canlıyla karşılaşmadıklarının farkına varırılar.

Görsellerde insanların doğaya yaptığı tahribat, hayvanları yok edişi ve kendi türüne uygulandığı katliam çarpıcı örneklerle resmedilmektedir. Görseller bittiğinde ise insanları kendi dilleriyle yazılmış olan bir not beklemektedir:


“Varlığınızdan binlerce yıldır haberdarız. O hâlde sizinle neden iletişime geçmediğimizi merak ediyor olmalısınız. Gördüğünüz üzere yaptıklarınızdan da haberdarız. Yoksa siz uzaylıları bu kadar salak mı sandınız?”

Kara Delik yaşadığımız simülasyonun çıkış kapısı mı?


Çağrı Gırlangıç
14.03.1985 tarihinde Kadıköy'de dünyaya geldim. Kadıköy'de doğdum, Kadıköy'de büyüdüm. Yazma sevdası içime düşünce önce 2 roman yazdım, sonra da sinemaya dair yazılar yazmaya başladım. 2011'in başından beri bloğum cagrigirlangic.blogspot.com da 500'ü aşkın filme dair yazdım. Hala da devam ediyorum. Sonra metin yazarlığı yapmaya başladım ve yazarlık mesleğim haline geldi. Yazımına devam ettiğim Türk Sinema Tarihi Ansiklopedisi, emek ve zaman isteyen bir proje. Sabırla yazımına devam ediyorum. Bir sinema yazarı olarak yazmaya başladığım, sonrasında ise deneme, gündem, kritik, yaşam ve kişisel gelişim yazıları yazmaya başladığım İndigo Dergisi ise hem beni geliştiren, hem de bir parçası olmaktan haz aldığım yer.