Yas süreci 1 yıldan uzun sürerse depresyona dönüşebilir!

Yas tutma süreci kişilere ve toplumların kültürel değerlerine göre değişkenlik gösteriyor. Önce inkar süreci yaşanıyor. Uzamış yasa dikkat edilmeli; ölme isteği ve yalnızlaşmada ruhsal destek şart! Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Emine Yağmur Zorbozan, yas tutan kişilerin birkaç hafta içinde günlük hayatına geri dönmesinin ve birkaç ayda yoğun kederi atlatmasının beklendiğini söyledi.

Yas süreci

Dr. Zorbozan, erişkinlerde 1 yıl, çocuk ve ergenlerde 6 ay süreden sonra yasın hala belirgin olarak kişinin günlük yaşamını ve ilişkilerini etkilemeye devam etmesinin uzamış yasa işaret ettiğini söyledi. Zorbozan, uzamış yasın profesyonel destek alınmaz ise depresyona ya da diğer psikiyatrik hastalıklara dönüşebileceği uyarısında bulundu.

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Emine Yağmur Zorbozan, yas ve yas sürecine ilişkin değerlendirmede bulundu. Yrd. Doç. Dr. Emine Yağmur Zorbozan, yası “kişinin hayatında önemli yer tutan bir kişinin ya da nesnenin kaybı sonrasında gelişen; kişinin günlük yaşamını, hayata bakış açısını, sosyal ilişkilerini etkileyen bir keder süreci” olarak tanımladı.


Önce inkar süreci yaşanıyor

Kayba karşı verilen ilk tepkinin inkar olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Emine Yağmur Zorbozan, “Kişinin ölümü bir süre kabullenilemez ve kaybı ‘her yerde arama’ süreci başlar. Kaybedilen kişi sanki hiç gitmemiş, her zaman olduğu yerde yaşamaya devam ediyormuş gibi algılanır. Zamanla ölen kişi ile karşılaşma ihtimalinin olmadığı fark edilir ve inkâr süreci yerini kedere ve kabullenişe bırakır.” dedi.

Yas süreci ne kadar sürmelidir?

Yas tutma sürecinin kişilere ve toplumların kültürel değerlerine göre değişkenlik gösterdiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Emine Yağmur Zorbozan, “Günümüzde yas tutan kişilerin birkaç hafta içinde günlük hayatına geri dönmesi, birkaç ayda yoğun kederi atlatması, yaklaşık 1 yıl içinde de yeniden sağlıklı ilişkiler kurması ve hayata dair yeni umutlar üretmesi beklenir.” diye konuştu.


Uzamış yasa dikkat edilmeli!

Kimi zaman yas sürecinin uzayabildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Emine Yağmur Zorbozan, “Erişkinlerde 1 yıl, çocuk ve ergenlerde 6 ay süreden sonra yasın hala belirgin olarak kişinin günlük yaşamını ve ilişkilerini etkilemeye devam etmesi, uzamış yası düşündürür. Uzamış yas eğer profesyonel destek alınmaz ise depresyona ya da diğer psikiyatrik hastalıklara dönüşebilir.” uyarısında bulundu.

Ölme isteği ve yalnızlaşmada ruhsal destek şart

Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Emine Yağmur Zorbozan, bazı durumlarda psikolojik desteğin şart olduğunu belirterek “Ölen kişinin ardından ölme isteği, yalnızlaşma, ölen kişi dışında hiçbir insanla ilişki kurmak istememe, kaybedilen kişiye yoğun öfke duyma, kayıptan kendini sorumlu tutma, aylar geçmesine rağmen günlük aktivitelere dönememe gibi durumlarda muhakkak ruhsal destek gerekir. Cinayet ya da intihara bağlı ölümlerde de geride kalanların ruhsal destek alması çok önemlidir.” diye konuştu.

Yas süreci sağlıklı şekilde geçirilebilir

Yrd. Doç. Dr. Emine Yağmur Zorbozan, yas sürecinin en sağlıklı atlatılması için tavsiyelerini şöyle sıraladı:


“Her toplumun yas tutmak için kendi örf ve adetleri bulunur. Cenaze törenleri, dua okutulması, yas evine ziyaretler, düzenli aralıklarda törenler (yedisi, kırkı, elli ikisi gibi..) ölümü kabullenmeyi, duyguyu ifade etmeyi, ölen kişi ile ilgili yarım kalan meseleleri tamamlamaya yardımcı olur. Kayba uğramış kişi en sonunda ölümün gerçekliğini kabullenir ancak yine de içsel olarak kaybedilen kişi ile ilişkisini devam ettirir. Bunun için sembolik yollar mevcuttur: Örneğin mezarlık ziyaretleri, vasiyetleri yerine getirme, ölen kişinin eşyalarını kullanma gibi.  Sağlıklı tutulan bir yas süreci kişinin kaybedilen kişi ile ilişkisinde yeni ve kalıcı bağlar kurması ile tamamlanır.”

Kimler mevsimsel depresyon riski taşıyor? || Bizi takip edin: Facebook, TwitterInstagram


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.