Meme onarımı ile doğal görünüme yakın sonuçlar: Rekonstrüksiyon

Meme kanseri tedavisi sonrası gündeme gelen meme onarımı (rekonstrüksiyon), hastaların hem fiziksel hem de psikolojik iyileşme sürecinin önemli bir parçasıdır. Acıbadem Ataşehir Hastanesi uzmanlarından Prof. Dr. Bülent Saçak, gelişen cerrahi teknikler sayesinde artık doğal görünüme yakın sonuçlar alınabildiğini belirtiyor.

Meme onarımı ile doğal görünüme yakın sonuçlar: Rekonstrüksiyon

Meme dokusunun alınması (mastektomi) sonrası uygulanan meme onarımı ameliyatlarında, silikon protez veya hastanın kendi dokusu (öz doku) kullanılabiliyor. Meme ucu onarımı ve estetik bütünlüğün sağlanması, hastaların yaşam kalitesini ve özgüvenini olumlu yönde etkiliyor.


📌 Öne çıkanlar: Meme onarımı ameliyatı

  • Meme onarımı (rekonstrüksiyon), kaybedilen meme dokusunun cerrahi yöntemlerle yeniden oluşturulması işlemidir.
  • En ideal zamanlama, mastektomi (memenin alınması) ile aynı anda yapılan “eş zamanlı onarım”dır; bu sayede meme cildi korunabilir.
  • Onarımda temel olarak üç yöntem kullanılır: Hastanın kendi dokusuyla onarım, silikon protez kullanımı veya her ikisinin kombinasyonu.
  • Kendi dokusuyla yapılan onarımlarda (karın, sırt, uyluk dokusu) uzun vadede daha doğal ve sorunsuz sonuçlar hedeflenir.
  • Meme ucu alındıysa, tedaviden 4-6 ay sonra yeni bir meme ucu oluşturulabilir ve dövme (tatuaj) ile renklendirilebilir.
  • Meme onarımının, kanserin tekrarlamasını kolaylaştırdığına veya takibini zorlaştırdığına dair bilimsel bir kanıt yoktur.
  • İyileşme süreci yönteme göre değişmekle birlikte, günlük aktivitelere dönüş genellikle 3-4 haftayı bulur.

⚕️ Meme onarımı: Fiziksel ve ruhsal bir iyileşme

Dünya genelinde her 8 kadından 1’inin yaşamının bir döneminde karşılaştığı meme kanseri, sadece fiziksel değil, psikolojik etkileriyle de zorlu bir süreçtir. Prof. Dr. Bülent Saçak, meme kaybının hastalarda özgüven eksikliği ve derin duygusal travmalara yol açabildiğini belirterek, onarım cerrahisinin önemine dikkat çekiyor.

Meme onarımı, sadece eksilen dokuyu yerine koymak değil, kadının beden bütünlüğünü ve ruhsal dengesini yeniden kazanmasını sağlayan bütüncül bir tedavidir. Prof. Dr. Saçak süreci şöyle özetliyor:

“Meme onarımı yalnızca fiziksel bir yeniden inşa değil, aynı zamanda kadınların kendilerini yeniden bütün, güçlü ve özgüvenli hissetmelerini sağlayan uzun bir iyileşme sürecidir.”

Eş zamanlı onarımın avantajları

Meme onarımı, kanser ameliyatıyla aynı anda (eş zamanlı) veya tedaviler tamamlandıktan sonra (geç onarım) yapılabilir. Ancak uzmanlar, tıbbi bir engel yoksa eş zamanlı onarımı önermektedir. Bu yöntemde meme cildi ve bazen meme ucu korunabildiği için estetik sonuçlar çok daha başarılı olmakta ve hasta “meme kaybı” travmasını hiç yaşamadan süreci atlatabilmektedir.

🧬 Onarım seçenekleri: Protez mi, öz doku mu?

Meme onarımında hangi yöntemin seçileceği; hastanın vücut yapısı, kanserin evresi, radyoterapi ihtiyacı ve kişisel tercihlerine göre belirlenir.

Meme rekonstrüksiyonu seçenekleri: Silikon protez, öz doku kullanımı ve meme ucu onarımı aşamaları.

1. Hastanın kendi dokusuyla onarım (Otojen)

Vücudun karın, sırt veya uyluk bölgesinden alınan dokuların memeye transfer edilmesidir. Bu yöntemde yabancı cisim kullanılmadığı için doku uyumu mükemmeldir ve sonuçlar daha doğaldır. Özellikle karın bölgesinden doku nakli (DIEP Flap gibi), karın germe etkisi de yarattığı için sıkça tercih edilir.

2. Silikon protez ile onarım

Vücudunda ek bir kesi izi istemeyen ve meme cildi yeterli olan hastalar için uygundur. Silikon protezler kas altına veya kas üstüne yerleştirilerek meme formu oluşturulur. İyileşme süresi öz doku onarımlarına göre daha kısadır.

3. Hibrit yöntemler

Hem protezin hem de hastanın kendi dokusunun (genellikle sırt kası) birlikte kullanıldığı yöntemlerdir. Günümüzde daha az tercih edilse de bazı vakalarda kurtarıcı olabilir.

Meme onarımında derinlemesine bakış: Tıbbi ve psikolojik süreçler

Meme kanseri tedavisi gören kadınlar için mastektomi (memenin alınması), sadece fiziksel bir organ kaybı değil, aynı zamanda kadınlık kimliği, beden algısı ve ruhsal bütünlük üzerinde derin izler bırakan travmatik bir süreçtir. Bu noktada devreye giren meme onarımı (rekonstrüksiyon), estetik bir prosedürün çok ötesinde, iyileşme yolculuğunun tamamlayıcı bir adımı olarak kabul edilmektedir. Modern plastik cerrahinin sunduğu imkanlar, artık sadece “meme tepeciği” oluşturmayı değil, dokusu, sıcaklığı, ağırlığı ve hareketliliği ile doğal memeyi birebir taklit eden sonuçlar elde etmeyi mümkün kılmaktadır.

DIEP Flap: Kendi dokunuzla “yaşayan” bir meme

Meme onarımında “Altın Standart” olarak kabul edilen yöntemlerden biri, mikrocerrahi tekniklerinin zirvesi sayılan DIEP (Deep Inferior Epigastric Perforator) Flap yöntemidir. Geleneksel doku nakillerinden (örneğin TRAM Flap) farklı olarak bu teknik, karın kaslarına hiç zarar vermeden uygulanır. Cerrahlar, karın derisi ve yağ dokusunu besleyen milimetrik damarları mikroskop altında ayırarak, bu dokuyu göğüs bölgesine naklederler.

Bu yöntemin en büyük avantajı, hastanın karın kaslarının korunmasıdır. Böylece ameliyat sonrası fıtık riski azalır, karın duvarı zayıflamaz ve hasta günlük hayatına daha güçlü döner. Ayrıca, karın bölgesinden alınan yağ dokusu sayesinde hastalar aynı zamanda bir “karın germe” (abdominoplasti) işlemi de geçirmiş olur. Nakledilen doku hastanın kendi dokusu olduğu için, yeni yapılan meme vücutla birlikte kilo alır, kilo verir ve yaşlanır. Yani silikon protezlerdeki gibi zamanla deformasyon, kapsül oluşumu veya değiştirme ihtiyacı gibi riskler DIEP Flap yönteminde bulunmaz. Oluşturulan meme yumuşaktır, sıcaktır ve dokunulduğunda doğal meme hissi verir.

Nörotizasyon: Kaybedilen hissi geri kazanmak mümkün mü?

Mastektomi ameliyatlarının en üzücü yan etkilerinden biri, meme derisindeki duyu kaybıdır. Geleneksel onarım yöntemleri memenin şeklini geri kazandırsa da, dokunma hissini geri getiremezdi. Ancak son yıllarda geliştirilen “Duyu Siniri Onarımı” (Nörotizasyon) teknikleri bu durumu değiştirmeye başlamıştır.

Bu ileri teknikte, cerrahlar karın bölgesinden alınan dokunun sinirlerini, göğüs bölgesindeki kesilmiş sinir uçlarına mikrocerrahi ile bağlarlar. Sinirlerin iyileşmesi aylar hatta yıllar alabilse de, bu işlem sayesinde hastalar yeni memelerinde sıcaklığı, soğuğu, dokunmayı ve basıncı yeniden hissetmeye başlayabilmektedir. Bu, hastanın yeni memesini “kendi parçası” gibi hissetmesinde (internalizasyon) devrim niteliğinde bir gelişmedir.

Lenfödem riskine karşı önleyici cerrahi

Meme kanseri cerrahisinde koltuk altı lenf bezlerinin alınması, kolda şişlik (lenfödem) riskini doğurur. Bu durum, hastanın yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilen kronik bir sorundur. Modern meme onarımı sırasında artık eş zamanlı olarak Lenfatik Mikrocerrahi de uygulanabilmektedir.

Meme onarımı yapılırken, cerrahlar aynı seansta koltuk altındaki lenf damarlarını toplardamarlara bağlayarak (lenfatik-venöz anastomoz) veya kasık bölgesinden lenf düğümü naklederek lenf sıvısının dolaşımını sağlarlar. Bu “önleyici cerrahi” yaklaşımı, hastanın ileride lenfödem geliştirme riskini minimize eder. Yani onarım cerrahisi sadece estetik değil, fonksiyonel bir koruma da sağlar.

Radyoterapi ve protez ilişkisi: Kapsül kontraktürü riski

Meme onarımında silikon protez seçimi, özellikle radyoterapi (ışın tedavisi) görecek hastalar için dikkatli değerlendirilmelidir. Radyoterapi, kanser hücrelerini öldürürken sağlıklı dokularda da sertleşmeye (fibrozis) neden olabilir.

Vücut, silikon protezi yabancı bir cisim olarak algılar ve etrafında ince bir zar (kapsül) oluşturur. Normalde zararsız olan bu durum, radyoterapinin etkisiyle “Kapsül Kontraktürü” adı verilen, protezin etrafındaki dokunun aşırı sertleşmesi, sıkışması ve memenin şeklinin bozulmasıyla sonuçlanan ağrılı bir komplikasyona dönüşebilir. Bu nedenle ışın tedavisi alacak hastalarda, mümkünse hastanın kendi dokusuyla (otojen) onarım tercih edilir. Eğer protez zorunluysa, son yıllarda geliştirilen “asellüler dermal matriks” (ADM) gibi biyolojik destek dokuları kullanılarak protezin üzerini örtmek ve radyoterapinin olumsuz etkilerini azaltmak mümkündür. Bu biyolojik örtüler, vücudun protezi daha iyi kabul etmesini sağlar ve kapsül riskini düşürür.

Onkoplastik cerrahi: Kanser cerrahisi ile estetiğin birleşimi

Meme koruyucu cerrahi (sadece tümörün alındığı durumlar) uygulanan hastalarda, memede oluşacak çukurlukları veya şekil bozukluklarını önlemek için “Onkoplastik Cerrahi” teknikleri kullanılır. Bu yaklaşımda kanser cerrahı tümörü güvenli sınırlarla çıkarırken, plastik cerrah aynı seansta memeyi toparlar, dikleştirir ve gerekirse diğer memeye de simetri sağlamak için küçültme/dikleştirme uygular. Böylece hasta kanserden kurtulurken, eskisinden daha estetik ve dik göğüslere sahip olarak uyanır.

Psikolojik iyileşme ve “Bütünlük” hissi

Yapılan klinik çalışmalar, meme onarımı yaptıran kadınların, yaptırmayanlara göre anksiyete ve depresyon düzeylerinin daha düşük, sosyal işlevselliklerinin ve cinsel yaşam kalitelerinin ise daha yüksek olduğunu göstermektedir. “Beden algısı” (body image), kişinin kendine güveninin temel taşlarından biridir. Meme onarımı, kadına “kanseri yendim ve bedenimi geri kazandım” mesajını vererek, hastalığın travmatik anılarını silmesine ve hayata kaldığı yerden, daha güçlü bir şekilde devam etmesine olanak tanır. Bu süreç, bir organın tamiri değil, ruhun iyileştirilmesidir.


🔎 En çok merak edilenler

Meme onarımı ne zaman yapılmalı?
En ideal zaman, mastektomi (memenin alınması) ile aynı andadır. Ancak radyoterapi gibi ek tedaviler gerekiyorsa veya hasta o an istemiyorsa, yıllar sonra bile geç onarım yapılabilir.

Radyoterapi (ışın) alanlar onarım yaptırabilir mi?
Evet, yaptırabilir. Ancak radyoterapi, protezli onarımlarda komplikasyon riskini artırabilir (kapsül kontraktürü vb.). Bu nedenle ışın alacak hastalarda genellikle öz doku ile onarım daha güvenli bir seçenek olarak değerlendirilir.

İyileşme süresi ne kadardır?
Yönteme göre değişmekle birlikte, hastalar genellikle 3-4 hafta içinde günlük yaşamlarına dönebilirler. Ağır sporlar için ise 6 hafta beklenmesi önerilir.

Meme onarımı his kaybını düzeltir mi?
Genellikle hayır. Mastektomi sırasında sinirler kesildiği için yeni yapılan memede normal bir deri hissi olmaz. Ancak son yıllarda sinir onarımı (nörotizasyon) teknikleriyle duyuyu kısmen geri kazandırmaya yönelik çalışmalar umut vericidir.


🌐 Bunlar da ilginizi çekebilir:


🔗 Kaynaklar:

  • Prof. Dr. Bülent Saçak – Acıbadem Ataşehir Hastanesi Basın Bülteni
  • Breast Reconstruction Options – American Cancer Society
  • Breast reconstruction with flap surgery – Mayo Clinic

Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 20 yıldır ilkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışan bağımsız bir medya kuruluşudur. Amacımız: Gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonumuz: Okurlarımızda sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerlerimiz: Dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın çevrimiçi yayınlarından biri olarak, iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul eder. Bu doğrultuda Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İndigo Dergisi ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildirgeyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya toplumsal köken, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.